Dünya kurulduğundan beri kural değişmemiş. Elinde büyük imkanlar bulunduğunu ve kendilerini büyük zanneden insanların, sırça köşklerinde oturup; onlara göre insanları küçük görüp yardıma veya iyiliğe ihtiyacı olduğunu görememek gibi bir zenginlikleri olmuş.
Görmedikleri için inanmadıkları tanrının onları iğne deliğinden bile izlediğinin farkında değiller. Karşılığını alamayacaklarını düşündükleri iyilik ve yardım işlerine pek önem vermiyorlar. Kendi zenginliklerine yeni zenginlikler katmakla uğraştıkları bir gerçek…
Evine ekmek götürecek parası olmayan insanların maaşlarını gaspedenler; paralarını repoya koyup kazanılmış ve başkalarının hakkı olan paradan menfaat sağlayanlar; gömleğinin rengine uygun araba ile gezenler, henüz yaşamın gerçeğini akletmeyenler; ortalıkta gezenler, bir yetimi babasının değil; kendi emeği ile kazandığı para ile bugüne kadar bir yetimin karnını doyurmayanlar ne yazık ki revaçta.
Bazı insanların ibret olmak, bazı insanların ise ibret alınmak için yaşadıkları bu dünyanın farkına varmak; kendisi için sürelenmiş olan yaşamda saçlarının beyazladığını, gençlik yaşlarının sona erdiğini fark etmemek ne büyük gaflet. Ekip sulamadıkları, ancak arabasını gölgesine park ettiği bir ağacı kesecek kadar gaddar davranmak ne büyük bir kadersizliktir. Tüm bunların farkına vardıklarında her şey geç olacak ve zamanı geri alamadıkları gibi, özür dilemeleri de mümkün olmayacak…
Çok şükür kendisi gecekonduda oturan; yemek vakti kapısını çalan yabancıyı bile "karnın aç mı?" diyerek sofrasına davet eden gönül ehlinin devri hiçbir dönemde sona ermedi. Çok kısa olan bu dünya hayatının farkına vararak, mala-mülke değil, insan gönlüne itibar edenler; uğradıkları haksızlıklar karşısında "Allahualem" diyerek yaradana sığınanlar; dün elini sıktığı, dostunu-arkadaşını-akrabasını bugün toprak anaya saklayanlar, bir Fatiha ile uğurlayanlar; arkalarından yaptığı iyi işleri ananlar günümüzde de öyle az-buz değiller…
İnsanoğlunu yaşamak ve kontrol altında tutmak için çok katlı binalara tıkanlar; bir karış bahçeyi, bir tutam çiçeği yaşarken ona çok görenler, bahçeli evini yıkıp, yerine apartman dikenler; meyve veren ağacı kesip; altındaki cevhere göz dikenler; dağda bayırda kendi halinde akan derelere, pınarlara engel olup; doğayı kurutanlar, suyunu satanlar, arazi açmak veya otel yapmak için deniz kenarlarındaki ağaçları yakanlar ne zavallı insanlardır.
Ben yürüyemeyen ağaçları, fidanları nöbet tutan askerlere benzetirim. Toprağı korumak için yerleşik düzene geçmiş, çoğunun yaşı ömrümüze sığmayan doğallığa saygı duyarım. Onlara kötülük yapanlara ağacın lanetinden korunmak gerektiğini anlatırım. Bir ağacı kesmek, bir ormanın yanmasına sebep olmak insanın yedi ceddine yetecek kadar büyük bir günah olup, sonuçları karşımıza çıkar.
Tabiat ile dost olmak, yaradanla dost olmakla eştir. Ağacı, sadece meyvesi için severseniz bu çıkarcılık olur. Oysa ağacın meyvesi varlığının ikramıdır. Yaşlı bir ağaca sarıldığımda, onun dibine ihtiyacı olmasa da bir bardak su döktüğümde onun sevindiğini, beni de seveceğini düşünürüm.
Yaş ağaca balta vurup da abat olmuş kimseyi görmedim. Ancak helak olduğunu çok gördüm.
Kirlettiğimiz denizler, akarsular, göller kendilerini koruyamazlar. Ancak o sessiz dalgalar, akarken çıkardıkları çığlıklar, çırpınan balıklar ve canlılar kendilerine yapılan kötülüğü yaratana şikâyet ederler. Yaptığınız her kötülük size geri döner.
O küçük gördüğünüz nice insanlar, büyük iyiliklerin peşinde koşarlar. En büyük iyilik doğayı korumaktır. Bu kurala dikkat edenler hiç aç kalmazlar, açıkta uyumazlar.
Aksine; üzerlerindeki koruyucu perde hiç eksilmez.
Karar sizin.
Sırça köşkte oturup, Kendinizi mi düşüneceksiniz? Yoksa bir dilim ekmeğe muhtaç ettiğiniz insanlardan aldığınız beddualar ile mi yaşayacaksınız?
- İzciliğin görevi… / 22.06.2025
- Gençlik ve milli demokrasi… / 19.06.2025
- Savaş tamtamları… / 18.06.2025
- Ölenlerin yaşamı… / 06.06.2025
- Söz veren mi, sözünü tutan mı değerli? / 31.05.2025
- Arifler ve âlimler… / 20.05.2025
- Bir öğün, üç tabak yemek… / 13.05.2025
- Zirvede olmak… / 09.05.2025
- Bir saldırının düşündürdükleri… / 06.05.2025