28 senedir Avrupa'da yaşayan bir Müslüman Türk olarak, vatanımdaki din kardeşlerimi uyarıp misyonerlik faaliyetlerinin arkasındaki gerçekleri irdeleme gereği hissettim. Dünya Kiliseler Birliği'nin Türkiyemize dönük misyonerlik çalışmalarına geçmeden önce Avrupa'daki kiliseler hakkında bazı bilgileri sunmakta fayda görüyorum.
Avrupa'da kiliseye vergi ödemeyenler arasında bazıları kiliseden kovularak çıkartılır. Bu şekilde aforoza uğrayan milyonlarca Hıristiyan vardır. Sadece Avusturya'da 2003 yılında 400 bin kişi, 2004'te 500 bini aşkın Hıristiyan, kilisesi ile alakalarını kesmiştir. Buna karşın sözkonusu birlik Türkiyemizde son yıllarda binlerce kilise açmıştır. Dünya Kiliseler Birliği bir Türk'ü Hıristayan yapmanın ne denli zor olduğunu, hatta mümkün olmadığını her fırsatta ikrar eder. Kaldı ki onların asıl gayesi bu kiliselere üye -cemmat- kazandırmak değildir. Bu hakikaten onlara göre de zor bir iştir. Bu eğilimin arkasındaki asıl gerçek; Türkiye'yi bölmek, küçük lokmalar halinde Avrupa Birliği içinde bile olsa yok etmektir. Kilisenin bu politikası AB misyonun da temel esaslarından biridir. "Türkler şeytanın dölleridir" diyen bir zihniyet başka bir hedef ve zorunluluğu yoksa neden bu milleti Hıristiyan yapsın, bu amaç uğruna milyonlarca dolara kıysın ki? (Fundamentalist Hıristiyanlık/ Yedinci Gün Adventizm/ Yrd. Doç. Dr. Ali Rafet Özkan, sy. 110).
Yedi Felaket diye isimlendirilen ve kıyamet alametleri olarak görülen Armagedon inancı, Adventistlerin taşıdığı Türklerin Yıkılması İdeali ile doğrudan alakalı olarak görülmektedir. Kilisenin amacı, Türkiye'de sadece üye kazanmak değil, dünya Hıristiyanlığı muvacehesinde Türkiye'nin parçalanmasını izlettirmektir. Zira Hz. İsa'nın tekrar yeryüzüne inebilmesi için dünyanın Hıristiyanlaştırılması gerektiğine dair inançları Martin Luther'e dayanmaktadır. Martin Luther: "Eğer Türkler düşmeye başlamışsa, kıyamet gelmiş demektir" diyor. (E. G. White-Grosse Konflikt).
Bazılarına göre kıyametin kopmayışı, insanlara dünyada daha fazla yaşama şansı doğuracağı için olumlu karşılanabilir. Halbuki Adventistlerce kıyametin kopmayışı bir zulümdür. Çünkü Türkler onların sabırsızlıkla bekledikleri Mesih'in -bin yıllık saltanatı için- yeniden dünyaya gelmesinin önünde ciddi bir engel teşkil etmektedir. (Alıntılar: Das Bessere Leben, Advent Verlag Christus komnt bald. Ereignisse der Endzeit, Die Gemeinde Jesu Christi Union Verlag Berlin 1957 Der Weg zur Christus, Edelstein Verlag).
Türkleri Hıristiyanlaştırmanın ne kadar zor olduğu, hatta bunun imkansızlığı artık iyiden iyiye bilinmekte, her platformda itiraf edilmektedir. Sadece kültüründen uzaklaşan kişileri ağına düşürebiliyorlar. Peki bununla birlikte hangi amaç ve hedef uğruna ülkemizde yeni kiliseler açmak için uğraşan kitleler sözkonusudur? Bu kiliseler, bulundukları beldelerde birer 'muhtarlık' görevi yapmak için açılmıştır. Bunların tamamı, kurulu oldukları şehirleri, ilçeleri ve hatta kasabaları araştırmakla görevlidir! Bu bölgelerde geçmişte ne kadar Hıristiyan yaşamış, ne gibi faaliyetleri olmuş, buradaki faaliyetleri kimler yönlendirmiş, bugün aynı bölgelerde Hıristiyan kimliği taşıyan ve/veya ona yönelmesi muhtemel olan ne sayıda insan varmış vs...
Hiçbir kilise, kendi misyonuna aykırı bir işle uğraşmamakta, bununla birlikte hiçbiri de boş durmamaktadır. Bunun içindir ki biz Türk milletinin çok uyanık olması zamanıdır. Hıristiyan kulübüne karşı birlik ve beraberlik içinde olmak her zamankinden daha önemlidir. Bu bilgiler ışığında gaye ve misyon aşamalarındaki amaçları da iyi tetkik edilmelidir. Çünkü bir misyonu savunmakta olduğu kadar, ona karşı önlem alabilmekte de toplum bilinci esastır. Bu erdemin temelinde de mutlaka hak ve hakikati, faydalı olanı ve sevgiyi öğütleyen güzel dinimiz olmalıdır. Allah (c.c) yar ve yardımcımız olsun.
Şefik KUM
Avrupa'da kiliseye vergi ödemeyenler arasında bazıları kiliseden kovularak çıkartılır. Bu şekilde aforoza uğrayan milyonlarca Hıristiyan vardır. Sadece Avusturya'da 2003 yılında 400 bin kişi, 2004'te 500 bini aşkın Hıristiyan, kilisesi ile alakalarını kesmiştir. Buna karşın sözkonusu birlik Türkiyemizde son yıllarda binlerce kilise açmıştır. Dünya Kiliseler Birliği bir Türk'ü Hıristayan yapmanın ne denli zor olduğunu, hatta mümkün olmadığını her fırsatta ikrar eder. Kaldı ki onların asıl gayesi bu kiliselere üye -cemmat- kazandırmak değildir. Bu hakikaten onlara göre de zor bir iştir. Bu eğilimin arkasındaki asıl gerçek; Türkiye'yi bölmek, küçük lokmalar halinde Avrupa Birliği içinde bile olsa yok etmektir. Kilisenin bu politikası AB misyonun da temel esaslarından biridir. "Türkler şeytanın dölleridir" diyen bir zihniyet başka bir hedef ve zorunluluğu yoksa neden bu milleti Hıristiyan yapsın, bu amaç uğruna milyonlarca dolara kıysın ki? (Fundamentalist Hıristiyanlık/ Yedinci Gün Adventizm/ Yrd. Doç. Dr. Ali Rafet Özkan, sy. 110).
Yedi Felaket diye isimlendirilen ve kıyamet alametleri olarak görülen Armagedon inancı, Adventistlerin taşıdığı Türklerin Yıkılması İdeali ile doğrudan alakalı olarak görülmektedir. Kilisenin amacı, Türkiye'de sadece üye kazanmak değil, dünya Hıristiyanlığı muvacehesinde Türkiye'nin parçalanmasını izlettirmektir. Zira Hz. İsa'nın tekrar yeryüzüne inebilmesi için dünyanın Hıristiyanlaştırılması gerektiğine dair inançları Martin Luther'e dayanmaktadır. Martin Luther: "Eğer Türkler düşmeye başlamışsa, kıyamet gelmiş demektir" diyor. (E. G. White-Grosse Konflikt).
Bazılarına göre kıyametin kopmayışı, insanlara dünyada daha fazla yaşama şansı doğuracağı için olumlu karşılanabilir. Halbuki Adventistlerce kıyametin kopmayışı bir zulümdür. Çünkü Türkler onların sabırsızlıkla bekledikleri Mesih'in -bin yıllık saltanatı için- yeniden dünyaya gelmesinin önünde ciddi bir engel teşkil etmektedir. (Alıntılar: Das Bessere Leben, Advent Verlag Christus komnt bald. Ereignisse der Endzeit, Die Gemeinde Jesu Christi Union Verlag Berlin 1957 Der Weg zur Christus, Edelstein Verlag).
Türkleri Hıristiyanlaştırmanın ne kadar zor olduğu, hatta bunun imkansızlığı artık iyiden iyiye bilinmekte, her platformda itiraf edilmektedir. Sadece kültüründen uzaklaşan kişileri ağına düşürebiliyorlar. Peki bununla birlikte hangi amaç ve hedef uğruna ülkemizde yeni kiliseler açmak için uğraşan kitleler sözkonusudur? Bu kiliseler, bulundukları beldelerde birer 'muhtarlık' görevi yapmak için açılmıştır. Bunların tamamı, kurulu oldukları şehirleri, ilçeleri ve hatta kasabaları araştırmakla görevlidir! Bu bölgelerde geçmişte ne kadar Hıristiyan yaşamış, ne gibi faaliyetleri olmuş, buradaki faaliyetleri kimler yönlendirmiş, bugün aynı bölgelerde Hıristiyan kimliği taşıyan ve/veya ona yönelmesi muhtemel olan ne sayıda insan varmış vs...
Hiçbir kilise, kendi misyonuna aykırı bir işle uğraşmamakta, bununla birlikte hiçbiri de boş durmamaktadır. Bunun içindir ki biz Türk milletinin çok uyanık olması zamanıdır. Hıristiyan kulübüne karşı birlik ve beraberlik içinde olmak her zamankinden daha önemlidir. Bu bilgiler ışığında gaye ve misyon aşamalarındaki amaçları da iyi tetkik edilmelidir. Çünkü bir misyonu savunmakta olduğu kadar, ona karşı önlem alabilmekte de toplum bilinci esastır. Bu erdemin temelinde de mutlaka hak ve hakikati, faydalı olanı ve sevgiyi öğütleyen güzel dinimiz olmalıdır. Allah (c.c) yar ve yardımcımız olsun.
Şefik KUM
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012