Diyalogcuların maskesi düşüyor

1998 Şubat ayında Fetullah Gülen tarafından yapılan Vatikan ziyareti ve Papa'ya sunulan mektupla başlayan ve gündemdeki yerini korumaya devam eden, dinlerarası diyalog faaliyetlerinin, gün geçtikçe sır perdeleri ortadan kalkmaktadır. Senelerdir milletimizin dini ve milli bütünlüğüne kast eden bu faaliyeti anlamak istemeyenlere, bazı hatırlatmalara devam etmek istiyorum. Bu faaliyetin başladığı günden bu yana, bu hareketin organizatörlerinin; niyetinden zerre kadar sapma olmamasına rağmen, dönem dönem kılık değiştirerek farklı isimler kullanmaktadırlar. Buradaki asıl gaye; milletimizin hafızasını yanıltmaktır.***Tarihte hiçbir zaman ideallerinden vazgeçmeyen haçlı batı, her fırsatta topraklarımız üzerindeki emellerini gerçekleştirmek için mücadeleler ortaya koymuştur. Tarihteki haçlı seferleri buna delildir. Türk milletini savaş meydanlarında alt edemeyen haçlı batı; soğuk savaş yöntemlerine başvurarak dinlerarası diyalog denilen bir organizasyon oluşturmuştur. Esas itibarıyla bu işten niyetleri; Katolik Hıristiyan inancını farklı yollarla Müslüman Türk halkına kabul ettirerek mili ve dini direnci ortadan kaldırmak, neticesinde de vatanımızı elimizden almaktır. ***Seneler süren çalışmalar neticesinde maalesef misyonlarına hizmet edecek; "papalık misyonunun bir parçası olacak" birilerini bulmuş, "hoşgörü" adı altında hazırlanan zehirli ilacı alıştıra alıştıra milletimizin inanç damarlarına zerk etmişlerdir. Öğle ki; Allah'ın "dost edinmeyin" diye uyarıda bulunduğu Hıristiyan ve Yahudileri bile dost edinmekten çekinilmemiş, açılan kiliselere, bırakın itiraz etmeyi; "biz dışarıda cami açmıyor muyuz. Ne var bunda?" diyecek kadar acziyete düşülmüştür. Böylece; Müslüman Türk milletinin evlatları misyoner tuzağına düşürülmüştür. ***Prof. Dr. Haydar Baş'ın ortaya koyduğu yılmaz bir mücadele sonucunda; Dinlerarası diyalogun maskeleri halk nazarında düşmeye başlayınca, isim değişikliğine gidilmiş; "medeniyetler arası ittifak" adı altında yollarına ve tahribata devam etmişlerdir. Bu arada, Vatikan'ın ortaya attığı misyon; AKP iktidarında hükümet tarafından üslenilmiş, uluslar arası etkinliklere ev sahipliği yapılmış, bu konuda çok yol alınmıştır. Son zamanlarda "ılımlı İslam" terimi kullanılmaya başlanılmıştır. Önce dinlerarası diyalog, sonra medeniyetlerarası ittifak, son olarak da; "ılımlı İslam" adı altında yapılan tahribatlarında foyası meydana çıkmaya başlanması sonucunda, diyalogcular zor bir dönem yaşamaktadırlar. ***Burada önemli bir tespite değinmeden geçemeyeceğim. Ilımlı İslam teriminin içerdiği maksadı anlamaktaki yanlışlık yüzünden, diyalogcuların ve taşeronların ekmeğine bazen yağ sürülmektedir. Ilımlı İslam'ın bir adım ötesinin İslam devletine giden yol olduğu yolunda tespit yapılmaktadır. Bu tespit asla mantıklı değildir. Sebeplerini sıralayalım;İslam sade ve yalın bir dindir. Kuralları Allah tarafından konmuş, kaynak olarak da Kur'an ve Peygamberle insanlığa duyurulmuştur. Eğmeye bükmeye hacet yoktur. Adı İslam olan bu dinde asla zorlama yoktur, isteyen kurallara uyar mükafat alır, isteyende uymaz ahirette cezaya çarptırılır. Onun için İslam'ın ılımlısı ılımsızı olmaz. Bu terimin ne adı ne de tarzı İslam değildir.Ilımlı İslam haçlı batının ortaya attığı bir proje olduğu için bir adım ötesi Hıristiyanlıktır. Haçlı batının emelleri vatan topraklarımız olduğuna göre; yapılan iş; "milli ve dini bütünlüğümüzü tahrip ederek, vatanımızı parçalamaktır".Prof. Dr. Haydar Baş; "milli bütünlüğümüz dini bütünlüğümüzdür, dini bütünlüğümüz milli bütünlüğümüzdür" tesbitini yapmakla bir milleti millet yapan unsurların temelini tarif etmiştir. Olaylara bu açıdan bakınca; gerçekler görülmüş, vatanımız üzerinde oynanan oyunları ve taşeronlarını da anlamış oluruz.