Milli mücadelenin kadın kahramanları arasında yerini alan, eşiyle beraber cepheden cepheye koşan, cesareti ve yaptığı fedakârlıklar ile ön plana çıkan Kara Fatma'yı yakından tanıyalım.
Asıl adı Fatma Seher Erden, 1888 yılında Erzurum'da dünyaya geldi. Subay olan Suat Derviş Bey ile evlenmiş ve Balkan Savaşı'na katılmıştı. Bu savaşta eşiyle Edirne'de Yanık Kışla'da bulundu. Rusların Doğu Anadolu'ya saldırmasının ardından Sarıkamış'a gönderilen eşi ile Doğu Cephesi'nde çeşitli görevleri üstlendi.
Eşinin şehit düşmesinden sonra Erzurum'a döndü. Bir süre Erzurum'da bulunduktan sonra Sivas'ta yapılacak olan kongrenin haberini aldı. Vakit kaybetmeden Sivas'ın yolunu tutmuştu. Kongre sırasında Mustafa Kemal Paşa ile görüşerek savaşa katılmak için izin istemiştir.
Necip Günaydın, Fatma Seher Erden'in Mustafa Kemal Atatürk ile olan diyaloğunu şöyle aktarıyor: "Sivas'a geldiğini duyunca İstanbul'dan Gülcemal vapuru ile Samsun'a, oradan da yaylı arabayla Sivas'a geldi. Bugün bizim belediyenin olduğu bölgede Mustafa Kemal'i 3 gün bekliyor. Bir yemeğe giderken önüne çıkıyor ve 'Paşam sizinle görüşmek istiyorum' diyor. Mustafa Kemal, 'Sen kimsin kadın?' diyor. Suikast olabilir, her şey olabilir. O da 'benim sizden tek isteğim başlattığınız istiklal savaşında fiilen görev almak. Bir yetki belgesi istiyorum' diyor. Mustafa Kemal, 'bu erkek işi, toptan tüfekten korkmaz mısın?' diyor. O da 'hayır Paşam toptan da tüfekten de korkmam' diye karşılık veriyor."
"Kara Fatma" lakabını ve üsteğmen rütbesini cesareti ve gözü karalığı dolayısıyla merhum Mustafa Kemal'den almıştır. Kara Fatma, aşçılık, hasta bakıcılık, hemşirelik gibi pek çok görevin yanında İstiklal Harbi'nde 300 kişilik birliği de komuta etti.
Türk ve Müslüman kadınları gönülden temsil eden, vatanın bağımsızlığı için savaşan Kara Fatma, Büyük Taarruz'un ilk günlerinde General Trikupis'in birliğine esir düşse bile kaçarak tekrardan ordusunun başına geçti ve Bursa'nın Yunan işgalinden kurtuluşunda büyük rol oynadı.
Savaşın sona ermesinin ardından İstanbul'a yerleşen Fatma Seher, çavuş rütbesiyle başladığı askerliğini üsteğmen rütbesiyle tamamladı ve emekli oldu. Devletin kendisine bağladığı maaşın bir kuruşuna bile dokunmadan Kızılay'a bağışladı. Fatma Seher, 2 Temmuz 1955'te İstanbul Darülaceze'de 67 yaşında hayata gözlerini yumdu. Fatma Seher'in romanlara konu olan bu hayatı, bizlere Türk-Müslüman kadınının değerini ve neleri başarabileceğini göstermiştir.
"Milletimiz güçlü bir millet olmaya azmetmiştir. Bunun gereklerinden biri de kadınlarımızın her konuda yükselmelerini sağlamaktır. Bundan dolayı kadınlarımız ilim ve fen sahibi olacaklar ve erkeklerin geçtikleri bütün öğretim basamaklarından geçeceklerdir." (Mustafa Kemal Atatürk).
- FATIMA MELEK ÖZYER: Haydar Baş: Bir davanın adı / 15.04.2025
- ÇİĞDEM PALA: Açık mektup / 14.04.2025
- SEÇİL DAMLA KAYAALP - Öğrenme / 08.03.2025
- BURHAN BORAN: Deprem / 27.02.2025
- FATİH HAYDAR GÜNER - Maarif yüzyılı mı, masallar yüzyılı mı? / 20.02.2025
- FATİH HAYDAR GÜNER - Parayı kim basarsa düzeni o kurar / 19.02.2025
- FATİH HAYDAR GÜNER - Petro-Dolar Tuzağından Kurtuluş: Haydar Baş’ın Milli Ekonomi Vizyonu / 18.02.2025
- AYŞE ZIVALI: Hoca Atatürk / 08.02.2025
- OZANCAN DERNEK /Efendi kim, köle kim? / 17.01.2025