Bugün 5 Aralık… Dünya Kadın Hakları Günü… Bu önemli günde, eğitilişte ve bilimde Türk kadının yerini yoklamak istiyoruz.
Devrimler sırasında Mustafa Kemal Atatürk Türk kadınına geniş haklar tanıdı, kadın haklarını "insan hakları" çerçevesinde düşündü. Bu konuda dünya ülkelerine de öncülük etti. Nitekim bu sayede kadınlarımız, tanınan imkânlar ve verilen fırsat eşitliği ile toplumdaki yerini almada ilk olumlu atılımı yapabilmişti. Ne var ki, o tarihlerde kadınlarımızın lehinde dönmeye başlayan çarklar, acaba bugün de aynı hızla dönmekte midir? Yazık ki hayır… Önce şunu belirtelim: Günümüzde özellikle kırsal kesimlerde kızlarımız hâlâ eğitim imkânlarından yoksun. Öyle ki, okuma-yazma çağındaki nüfusumuzun yüzde 19'u okuma-yazma bilmemektedir ve bu grubun içinde kadınlarımızın oranı yüzde 71'dir.
Okullarda da durum farklı değildir.
Örneğin, zorunlu olan ilköğretimde 100 erkek öğrenciye karşılık 86 kız öğrenci var, orta öğretimde 100 erkeğe karşılık 57 kız öğrenci bulunuyor. Yükseköğretimde ise, 100 erkek öğrenciye karşılık 37 kız öğrenci eğitimde.
İşte kadınlarımızın çeşitli eğitim aşamalarındaki bu ikincil konumu onların iş hayatında, politikada ve sosyal yaşamlarında layık oldukları düzeye gelmelerini engelliyor.
Diğer yandan eğitimin ve öğretimin ülke kalkınmasındaki büyük önemine karşılık, yurdumuzda eğitime ve eğitici kadrolara duyulan saygınlık giderek azalmış durumdadır.
Batı ülkelerinde öğrenci başına yılda ortalama 10 bin dolardan fazlası harcanırken ülkemizde sadece bunun yarısı harcanmaktadır. Son yıllarda gayrı safi milli hasılamızdan eğitim için ayrılan miktar sadece yüzde 3.5 (bazı kaynaklara göre yüzde 5.4) gibi çok düşük bir miktardadır.
Eğitimcilerimizin gelirleri çok düşük ve geçim sıkıntısı içindeler. Ayrıca hanidir toplumumuzda esefle izlediğimiz "ekonomik güce bağımlı sosyal kıstaslar" ve "değer yargıları" ile itilip kakılıyorlar.
İşte sadece eğitimcilerimiz değil tüm yurttaşlarımızın insan onuruna yakışır bir hayat sürmesi için "herkese vatandaşlık maaşı", "ev hanımlarına maaş" ve asgari ücretin adaletli ücret dağıtım ilkelerine dayalı çözümün sahibi, bilge lider Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli, çare arayışlarının adresidir. Bu uyarıyı yapmak bilim namusumuzun gereğidir.
Sorunları yoklamaya devam edelim;
Akademik kariyer mensuplarına gelince, üniversitelerimizde akademik özgürlüğün yaralı olması ve mali sıkıntılar, kariyere olan talepleri olumsuz yönde etkiliyor.
Kadınlarımız, yükseköğrenim ve akademik kariyerde eskiye göre sayıca daha iyi bir görüntü veriyorlarsa da üst düzey yönetimde ve yönetici kadrolar içinde aynı oranda temsil edilmiyorlar.
O halde kadınlarımızın yükseköğretim ve akademik kariyerdeki sayısal gelişmelerine karşın, üst düzey yönetime katılma ve karar mekanizmalarında söz sahibi olma konularında durumlarının henüz yeterli bir düzeye gelmemiş olması, kanaatimizce dikkate alınması gerekli önemli bir konudur.
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023