Dünya, terörle mücadele adı altında, teröre teslim edildi. Tarih, böyle bir dönemi kaydetmiyor. Eskiden devletler savaşırdı ve savaşın bir hukuku vardı. Bugün ise devletler savaşmıyor, terör yapıyor. İşin en ilginç yanı, savaş hukukunun ortadan kaldırılmasında, savaşda kural tanımazlığın hakim kılınmasında, başı çeken ülke, dünyada tek süper güç olarak nitelendirilen ABD'dir. ABD'nin bu görüşünü, İkinci Dünya Savaşı'nda tarihçi Ronald Tuhaki şu sözlerle ifade eder: "Bizim için Japonya'da sivil yoktur. Ülkenin bütün halkı düşmandır." Gerçekten de ABD'nin savaşları hep böyle olmuştur.
Bugün ABD ile İsrail'i birbirinden ayrı düşünmek mümkün değil. Bazılarına göre ABD yönetimi, Yahudilerin egemenliği altındadır. Noam Chomsky ise biraz daha ileri gider ve şöyle der: "ABD kültürü terörizm kültürüdür ve bunun kaynağı Yahudi öğretisidir." Yani Yahudiler, ABD'nin hem yönetimine, hem de kültürüne egemendir. Böyle olunca, ister istemez terör bütün dünyaya yayıldı. İsrail'in Filistin'de yaptığı terörü, işte bu çerçevede değerlendirmek gerekiyor. Başka bir deyişle İsrail, Filistin'de bir din savaşı değil, bir din terörü yürütüyor. Çünkü, onun dini ona, Chomsky'nin dediği gibi, terörü emrediyor. Bunu anlamak için muharref Tevrat'a bir göz atmak yeterlidir. Muharref Tevrat, yüzlerce saçmalıklarla ve katliam emirleriyle doludur. Filistin'de katledilenlerin üzerinde yapılan bir inceleme, katliamların muharref Tevrat'ta tarif edildiği şekilde işlendiğini ortaya koymaktadır.
Dünya devletleri, gerçekten terörle mücadele etmek istiyorsa, ilk önce ABD ve İsrail'i, devlet teröründen vazgeçirmek zorundadır. Çünkü bu iki devlet, terörle kurulmuş ve terörle yaşamaktadır. Daha doğrusu terör, her ikisininde hayat tarzı olmuştur.
11 Eylülde ABD'ye yapılan saldırının CIA ve Mossad işbirliği ile gerçekleştirildiğini söyleyenler, komplo teorisi kurmakla suçlandılar. Ama bugün olaylar, bu kişileri doğrulayan yönde gelişmektedir. Hatırlayalım, "Kod Adı Kılıçbalığı" adlı filmde senatör rolünde olan ne diyordu? "Kendi uçaklarımızı düşüreceğiz. Kendi binalarımızı bombalayacağız. Teröristlerin acımasız yüzünü insanlara göstereceğiz. Böylece terörist devletlere saldırmak için kamuoyu desteğini arkamıza alacağız". Bu söylenenler yapılmadı mı? Peki, ABD, ve İsrail'e göre terörist kim? Bu sorunun cevabını Fransız düşünür Baudrillard şöyle veriyor: "Küresel sisteme karşı direnen ve yolunu kesen herkes teröristtir".
11 Eylül saldırısından sonra, ABD Başkanı Bush, 17 Eylül 2001 tarihli basın toplantısında ne diyordu? "Size söyleyeceğim tek şey şu: Usame bin Ladin baş şüphelidir. Bu kişi ölü ve diri mutlaka ele geçirilecektir". Söylenen oldu mu? Hayır. 13 Mart 2002 tarihli basın toplantısında Bush'a Usame bin Ladin'in akibeti soruluyor. Cevap aynen şöyle: "Bu adam beni gerçekten hiç bağlamıyor." İşte böyle, bütün bir insanlık, yalana ve teröre teslim olmuş durumdadır. Bundan kurtulmak için dünya devletlerinin bir araya gelmesi şarttır.
Bugün ABD ile İsrail'i birbirinden ayrı düşünmek mümkün değil. Bazılarına göre ABD yönetimi, Yahudilerin egemenliği altındadır. Noam Chomsky ise biraz daha ileri gider ve şöyle der: "ABD kültürü terörizm kültürüdür ve bunun kaynağı Yahudi öğretisidir." Yani Yahudiler, ABD'nin hem yönetimine, hem de kültürüne egemendir. Böyle olunca, ister istemez terör bütün dünyaya yayıldı. İsrail'in Filistin'de yaptığı terörü, işte bu çerçevede değerlendirmek gerekiyor. Başka bir deyişle İsrail, Filistin'de bir din savaşı değil, bir din terörü yürütüyor. Çünkü, onun dini ona, Chomsky'nin dediği gibi, terörü emrediyor. Bunu anlamak için muharref Tevrat'a bir göz atmak yeterlidir. Muharref Tevrat, yüzlerce saçmalıklarla ve katliam emirleriyle doludur. Filistin'de katledilenlerin üzerinde yapılan bir inceleme, katliamların muharref Tevrat'ta tarif edildiği şekilde işlendiğini ortaya koymaktadır.
Dünya devletleri, gerçekten terörle mücadele etmek istiyorsa, ilk önce ABD ve İsrail'i, devlet teröründen vazgeçirmek zorundadır. Çünkü bu iki devlet, terörle kurulmuş ve terörle yaşamaktadır. Daha doğrusu terör, her ikisininde hayat tarzı olmuştur.
11 Eylülde ABD'ye yapılan saldırının CIA ve Mossad işbirliği ile gerçekleştirildiğini söyleyenler, komplo teorisi kurmakla suçlandılar. Ama bugün olaylar, bu kişileri doğrulayan yönde gelişmektedir. Hatırlayalım, "Kod Adı Kılıçbalığı" adlı filmde senatör rolünde olan ne diyordu? "Kendi uçaklarımızı düşüreceğiz. Kendi binalarımızı bombalayacağız. Teröristlerin acımasız yüzünü insanlara göstereceğiz. Böylece terörist devletlere saldırmak için kamuoyu desteğini arkamıza alacağız". Bu söylenenler yapılmadı mı? Peki, ABD, ve İsrail'e göre terörist kim? Bu sorunun cevabını Fransız düşünür Baudrillard şöyle veriyor: "Küresel sisteme karşı direnen ve yolunu kesen herkes teröristtir".
11 Eylül saldırısından sonra, ABD Başkanı Bush, 17 Eylül 2001 tarihli basın toplantısında ne diyordu? "Size söyleyeceğim tek şey şu: Usame bin Ladin baş şüphelidir. Bu kişi ölü ve diri mutlaka ele geçirilecektir". Söylenen oldu mu? Hayır. 13 Mart 2002 tarihli basın toplantısında Bush'a Usame bin Ladin'in akibeti soruluyor. Cevap aynen şöyle: "Bu adam beni gerçekten hiç bağlamıyor." İşte böyle, bütün bir insanlık, yalana ve teröre teslim olmuş durumdadır. Bundan kurtulmak için dünya devletlerinin bir araya gelmesi şarttır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018