Tebbet Suresi:
"Ebu Leheb'in elleri kurusun, (yok olsun) zaten yok oldu da.
Malı da, kazandıkları da kendisine bir yarar sağlamadı.
(O) alevli bir ateşe girecektir.
Odun hamalı karısı da,
Boynunda bükülmüş bir ip olarak..."
"Tebbet" suresi, tamamen Ebu Leheb ve karısının aleyhine indirilen beddua ayetlerini içermektedir.
Abdüluzza bin Abdülmuttalib veya bilinen adıyla Ebû Leheb, Hz. Peygamberin on iki amcasından biridir. Yaşamında İslam dinine ve Hz. Muhammed Mustafa efendimize çok şiddetli muhalif bir tavır almıştır. Kur'an'da, peygamberler dışında adı geçen nadir kişilerden biridir.
Öfkelendiğinde yanakları kızardığı veya ateş gibi parladığı için babası tarafından kendisine Ebû Leheb (ateşin babası) lakabı verilmiştir. Tebbet Suresi, Kur'an'da "yaşayan bir insan" hakkında inmiş tek suredir.
5 ayetlik surede Ebu Leheb'e beddua edilmiş ve karısı Ümmü Cemil ile birlikte cehenneme gideceği söylenmiştir. Sure indiğinde hayatta olan Ebu Leheb'in, bu sözleri duymuş olmasına rağmen ölümüne kadar Hz. Peygamber'e eziyet etmek ve kötü söz söylemekten geri kalmamıştır. Evi Hz. Muhammed efendimizin evine yakın olduğundan, evini sık sık taşa tutar veya başkalarına taşlatır, kapısı önüne her çeşit pisliği atar, karısı Ümmü Cemil ile birlikte onun geçeceği yollara dikenler atarlardı. İmansızlıklarının ve hasetliklerin sonu yoktu... Hasetlik ateşinde her gün yanıp kavrulurlardı...
Tebbet surenin inişiyle ilgili olarak kaynaklarda çok sayıda rivayet yer almaktadır. Ancak bunların en meşhurları şöyledir:
1- Kur'an'da "En yakın akrabanı uyar" ayetinin inmesi üzerine Hz. Muhammed Mustafa Efendimiz, bir sabah vakti Safâ tepesine çıkıp Kureyş mensuplarına ve Mekke halkına seslenmiş, onlar da etrafında toplanınca, "Size şu dağın arkasından bir düşman süvari ordusunun gelmekte olduğunu söylesem bana inanır mısınız?" diye sormuş, onlar da "Daha önce senin herhangi bir yalanını duymadık, inanırız" demiştir. Bunun üzerine Hz. Muhammed efendimiz Mekkelilere kendisinin gönderilmiş bir uyarıcı ve elçi olduğunu bildirmiştir. Dinleyiciler arasında bulunan amcası Ebu Leheb bu nedenle ona taş fırlatmış, azarlamış ve "Kahrolası! Bizi bunun için mi buraya çağırdın?" diyerek uzaklaşmıştır.
2- Bi'setin üçüncü yılında İnzar ayetinin (Şuara Suresi, 214) nazil olmasıyla Allah Resulü (s.a.a) Ali'ye (a.s), yemek hazırlamasını ve sonra da Allah'ın emrini uygulamak ve onları İslam'a davet etmek için Abdulmuttalib oğullarını (yakın akrabalarını) yemeğe davet etmesini emretti. Ebu Talib, Hamza ve Ebu Leheb olmak üzere yaklaşık kırk kişi bu daveti kabul etmiş ve gelmişti. Söylenenlere göre az olan ve bir kişiyi dahi doyurmaya yetmeyecek kadar görünen yemekten, kırk kişinin tümünün yiyip doymasına rağmen hiçbir şey eksilmemişti. Davetliler bu durum karşısında hayrete düşmüştü. Bunun üzerine Ebu Leheb "Muhammed büyü yapmış!" dedi. Ebu Leheb'in bu sözü peygamberin davetini açıklaması için hazırlanan ortamdan çıkarması üzerine Allah Resulü (s.a.a) konuyu açmaktan vazgeçmiş ve davet de böylece sonuçsuz bir şekilde sona ermiştir.
Bu davetten bir sonuç çıkmayınca, Ali (a.s) İslam Peygamberi (s.a.a) tarafından bir önceki davetteki şekliyle yemek hazırlayarak Allah Resulünün (s.a.a) yakın akrabalarını davet etmekle tekrar görevlendirildi. İkinci veya üçüncü davette Peygamber Efendimiz (s.a.a) yemekten sonra şöyle buyurdu:
"Ey Abdulmuttalib Oğulları! Sizi uyarmak ve müjdelemek için Allah tarafından seçildim. Müslüman olun ve bana uyun ki saadete eresiniz. And olsun Ben size dünya ve ahiret hayrını getirdim. Sizi Allah'a davet etmek için Allah tarafından görevlendirildim. İçinizde kim bu işte bana yardım ederek benim sizin aranızdaki kardeşim, vasim ve halifem olmak ister?"
İslam Peygamberinin (s.a.a) bu davetine, yaşça herkesten küçük olan Ali (a.s) dışında kimse olumlu cevap vermedi. Ali (a.s) ayağa kalkarak dedi: "Ey Allah'ın Peygamberi, ben sana yardımcı olacağım." Hz. Muhammed (s.a.a), Ali'yi (a.s) yerine oturttu ve davetini bir kez daha tekrarladı. Yine Ali (a.s) dışında kimse olumlu yanıt vermedi. Bunun üzerine Hz. Muhammed (s.a.a), Ali'ye (a.s) işaret ederek şöyle buyurdu: "Bu, sizin aranızda benim kardeşim, vasim ve halifemdir; onun sözlerini dinleyin ve ona uyun!"
Bunun üzerine gülerek ayağa kalkan davetliler bir yandan da Ebu Talib'e şöyle diyorlardı: "Muhammed oğlunu dinlemeni ve O'na itaat etmeni emrediyor."
Ebu Leheb Bedir savaşı sırasında başından yaralanıp keder ve üzüntü ile ağır bir hastalığa yakalanıp sadece yedi gün yaşadı. Cesedi çok kötü olmuştu ve hastalığının başkalarına bulaşması korkusu ile hiç kimse cesedine yaklaşamadı. Bedbaht ve imansız bir şekilde cehennemi boylayan Ebu Leheb hasedinin kurbanı olmuştu...
- Adil İmam / 25.06.2025
- ‘Ali’nin saçının bir teline değişmem’ / 23.06.2025
- Zilhicce ayındayız / 29.05.2025
- Yüceler yücesidir Fatıma anamız / 19.05.2025
- Na't-ı İmam Hüseyin / 17.05.2025
- Ceylanların sığınağı İmam Rıza / 10.05.2025
- Öz anneden daha aziz annemiz / 09.05.2025
- Azılı müşrik Übeyy b. Halef / 03.05.2025
- İmam Cafer Sadık / 26.04.2025