“İyi ahlak, incelik, terbiye manalarıyla” özetleyebileceğimiz, günlük yaşantımızda en fazla muhtaç olduğumuz, toplumsal yansımalarının her fert tarafından mutlaka hissedildiği davranış
biçimine “edep” denir.
Yunus Emre “İlim ilim bilmektir, İlim kendin bilmektir, Sen kendini bilmezsin, Ya nice okumaktır.”beyitlerinde edep konusuna dikkat çekmiştir. Zaten tasavvufun uğraş alanı da kişinin güzel ahlak sahibi olmasıdır.
Konumuzla alakası olduğu için Yunus Emre’nin edeple alakalı güzel bir sözünü daha aktaralım;
“İlim meclislerinde aradım, kıldım talep, İlim geride kaldı ille edeb ille edeb. Edeb bir tâc imiş nur- i Hudâ’dan Giy ol tâcı emin ol her belâdan” (Yunus Emre)
Edep, insanoğlunun bütün bir hayatını kapsadığı için, Allah’a kulluk çerçevesinde ibadetlerin de edep şartları vardır. Gerek ibadet gerek diğer davranışlarda ki edepli davranış muhakkak ki o harekete güzellik kazandıracak, ona göre de değer kazanacaktır.
Edebi; Allah’a karşı edep, Kula karşı edep şeklinde iki kısma ayırabiliriz.
Allah’a karşı edep; emirlerini güzel bir teslimiyetle ve severek yerine getirmek, yasaklarından ateşten kaçar gibi kaçınmaktır.
Kula karşı edep; kişilik hak ve hukukunu gözeterek, onu hiçbir şekilde rahatsız edici davranışlarda bulunmamaktır.
Bu konuda İmam-ı Gazali şöyle buyurur;
“Allah-ü teâlâya karşı edep, O’nun emirlerini yerine getirmekle olur. Avamın, halkın edebi, dinîn emirlerine uymak, havâssın, seçilmişlerin edebi, dinîn emirlerine uymakla beraber kalbi zikir (Allahü teâlâyı anmak) nuru ile aydınlatmak, gönülden Allahü teâlâdan başka her şeyi çıkarmaktır.”
Allah’ın veli kulları söz ya da davranışlarında edebe mutlak manada riayet etmişlerdir. Genel ifadeyle onların bütün hayatını “edep” sözcüğü ile özetleyebiliriz.
Allah’a karşı edebin boyutunu anlamamız açısından İmam-ı Azam efendimiz ile alakalı şu hadiseyi ibretle okuyalım; Davud-i Taî şöyle anlatır: Yirmi yıl Ebu Hanife hazretleri ile birlikte bulundum. Bu zaman zarfında ayaklarını uzattığını hiç görmedin. Kendisine:
- Yalnızken ayağını uzatmanda ne mahzur var? Dedim.
Bana: - Cenab-ı Hak karşısında edepli olmak daha eftaldir, dedi.
Yaşadığımız hayatı içimize zehir eden, insanların Allah’a ve birbirlerinin hak ve hukuklarına karşı takındıkları edepsiz davranışlardır. Bu davranışlar, günlük yaşantıyı oldukça zora sokmuş, ferdi ilişkilerin; komşuluk ilişkilerinden, trafiğin seyrine kadar çekilmez bir hal almasına neden olmuştur. Toplumsal yaşamın zorlukları tamamıyla edeple alakalıdır.
Gündelik hayatın düzenli seyrini sağlamak üzere konulan; kurallara uymak bile kişinin edebi ile alakalıdır. Kendi vücut temizliğimizden, sokak temizliğine varıncaya kadar her davranış edeple alakalıdır.
Toplumsal yaşantının düzene binmesi; fertlerin edepli davranışlar sergilemesine bağlıdır. Ve her ferdin mutlaka edepli davranış sergilemesi için zorunlu eğitim şarttır. Edep kurallarına uyulmaksızın yapılan ibadetlerin bile Allah (cc) katında kabulü tehlikeye girmektedir.
Yazımızı Şemsi Tebrizinin bir sözü ile bitirelim; “Âdemoğlunun edepten nasibi yok ise insan değildir. Âdemoğlu ile hayvan arasındaki fark budur. Gözünü aç ve gör ki bütün Allahü teâlânın kelâmının manası, âyet âyet edebden ibârettir.” (Şems-i Tebrîzî)
biçimine “edep” denir.
Yunus Emre “İlim ilim bilmektir, İlim kendin bilmektir, Sen kendini bilmezsin, Ya nice okumaktır.”beyitlerinde edep konusuna dikkat çekmiştir. Zaten tasavvufun uğraş alanı da kişinin güzel ahlak sahibi olmasıdır.
Konumuzla alakası olduğu için Yunus Emre’nin edeple alakalı güzel bir sözünü daha aktaralım;
“İlim meclislerinde aradım, kıldım talep, İlim geride kaldı ille edeb ille edeb. Edeb bir tâc imiş nur- i Hudâ’dan Giy ol tâcı emin ol her belâdan” (Yunus Emre)
Edep, insanoğlunun bütün bir hayatını kapsadığı için, Allah’a kulluk çerçevesinde ibadetlerin de edep şartları vardır. Gerek ibadet gerek diğer davranışlarda ki edepli davranış muhakkak ki o harekete güzellik kazandıracak, ona göre de değer kazanacaktır.
Edebi; Allah’a karşı edep, Kula karşı edep şeklinde iki kısma ayırabiliriz.
Allah’a karşı edep; emirlerini güzel bir teslimiyetle ve severek yerine getirmek, yasaklarından ateşten kaçar gibi kaçınmaktır.
Kula karşı edep; kişilik hak ve hukukunu gözeterek, onu hiçbir şekilde rahatsız edici davranışlarda bulunmamaktır.
Bu konuda İmam-ı Gazali şöyle buyurur;
“Allah-ü teâlâya karşı edep, O’nun emirlerini yerine getirmekle olur. Avamın, halkın edebi, dinîn emirlerine uymak, havâssın, seçilmişlerin edebi, dinîn emirlerine uymakla beraber kalbi zikir (Allahü teâlâyı anmak) nuru ile aydınlatmak, gönülden Allahü teâlâdan başka her şeyi çıkarmaktır.”
Allah’ın veli kulları söz ya da davranışlarında edebe mutlak manada riayet etmişlerdir. Genel ifadeyle onların bütün hayatını “edep” sözcüğü ile özetleyebiliriz.
Allah’a karşı edebin boyutunu anlamamız açısından İmam-ı Azam efendimiz ile alakalı şu hadiseyi ibretle okuyalım; Davud-i Taî şöyle anlatır: Yirmi yıl Ebu Hanife hazretleri ile birlikte bulundum. Bu zaman zarfında ayaklarını uzattığını hiç görmedin. Kendisine:
- Yalnızken ayağını uzatmanda ne mahzur var? Dedim.
Bana: - Cenab-ı Hak karşısında edepli olmak daha eftaldir, dedi.
Yaşadığımız hayatı içimize zehir eden, insanların Allah’a ve birbirlerinin hak ve hukuklarına karşı takındıkları edepsiz davranışlardır. Bu davranışlar, günlük yaşantıyı oldukça zora sokmuş, ferdi ilişkilerin; komşuluk ilişkilerinden, trafiğin seyrine kadar çekilmez bir hal almasına neden olmuştur. Toplumsal yaşamın zorlukları tamamıyla edeple alakalıdır.
Gündelik hayatın düzenli seyrini sağlamak üzere konulan; kurallara uymak bile kişinin edebi ile alakalıdır. Kendi vücut temizliğimizden, sokak temizliğine varıncaya kadar her davranış edeple alakalıdır.
Toplumsal yaşantının düzene binmesi; fertlerin edepli davranışlar sergilemesine bağlıdır. Ve her ferdin mutlaka edepli davranış sergilemesi için zorunlu eğitim şarttır. Edep kurallarına uyulmaksızın yapılan ibadetlerin bile Allah (cc) katında kabulü tehlikeye girmektedir.
Yazımızı Şemsi Tebrizinin bir sözü ile bitirelim; “Âdemoğlunun edepten nasibi yok ise insan değildir. Âdemoğlu ile hayvan arasındaki fark budur. Gözünü aç ve gör ki bütün Allahü teâlânın kelâmının manası, âyet âyet edebden ibârettir.” (Şems-i Tebrîzî)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Kurban ibadeti hakkında bilinmesi gerekenler -1- / 26.05.2025
- ‘Ev Hanımlarına Maaş’ fikri Haydar Baş’a aittir / 25.05.2025
- Kur’an Furkan’dır anlayana! / 24.05.2025
- Gazze’de çocuklar açken tok yatan insanlık / 23.05.2025
- Şüphelilerden kaçınan dinini ve kendini korur / 22.05.2025
- Atatürk’ü anmak ve anlamak hepimizin vazifesi olmalıdır / 21.05.2025
- Yalan yere "Bu helaldir, şu da haramdır" demeyin / 20.05.2025
- Atatürk’ün Samsun’a çıktığı ruha o kadar muhtacız ki… / 19.05.2025
- Kürt kardeşlerim oyuna gelmeyin! / 18.05.2025
- Yalan dünya için değer mi bunlar? / 17.05.2025
- ‘Ev Hanımlarına Maaş’ fikri Haydar Baş’a aittir / 25.05.2025
- Kur’an Furkan’dır anlayana! / 24.05.2025
- Gazze’de çocuklar açken tok yatan insanlık / 23.05.2025
- Şüphelilerden kaçınan dinini ve kendini korur / 22.05.2025
- Atatürk’ü anmak ve anlamak hepimizin vazifesi olmalıdır / 21.05.2025
- Yalan yere "Bu helaldir, şu da haramdır" demeyin / 20.05.2025
- Atatürk’ün Samsun’a çıktığı ruha o kadar muhtacız ki… / 19.05.2025
- Kürt kardeşlerim oyuna gelmeyin! / 18.05.2025
- Yalan dünya için değer mi bunlar? / 17.05.2025