Günümüzde ekonomi, dinlerden ayrı bir bilim dalı olarak okutulmaktadır. Geçmişte ekonomi dinlerin, etik ve felsefe disiplininin konusuydu. Gerçekten de halen okutulan ekonomi biliminin kaynağı dinlerdir. Ama hangi dinler? Bu dinler, özellikle Yahudilik ve Hıristiyanlıktır. Maalesef, İslâm'ın ekonomi hakkındaki emirleri, Müslümanlarca da göz ardı edilmektedir.
Mevcut ekonomi bilimini, Yahudilik ve Hıristiyanlığın şekillendirdiğini, Batılı din ve bilim adamları da teyit etmektedir. Bunu, Hıristiyan Katoliklerin ruhani lideri Papa'dan ve ekonomist Sedlacek'ten alıntılarla örneklendirelim.
İtalyan eski Senato Başkanı Marcello Perra, "Hıristiyan Olduğumuzu Söylemeliyiz" adlı bir kitap yazdı. Papa 16. Benediktus, bu kitaba yazdığı önsözde şöyle demiştir: "Liberalizm, Hıristiyanlığın Tanrı inancından bağımsız ele alınamaz. Eseriniz liberalizmi temellerinden irdeleyerek, onun köken itibariyle Hıristiyanlıktaki Tanrı anlayışına uzandığının delillerini ortaya koyuyor. Eseriniz liberalizmin bu esası inkârı durumunda kendi temelini kaybettiğini ve kendi kendini ortadan kaldırdığını da gösteriyor."
Tomas Sedlacek de, "İyi, Kötü Ekonomi" adlı kitabında şöyle diyor: "Batı medeniyetinin en yaygın dini olarak Hıristiyanlık, çağdaş ekonominin biçimlenmesinde devasa rol oynamıştır. Bu inancın, özellikle (ne yapılmalı gibi) normatif sorular için vereceği kesin cevaplar vardır. Batılı çağdaş piyasa ekonomisini bu olmadan hayal etmek güçtür? Kutsal kitaplar ile ekonomi arasındaki bağ, çoğumuzun düşündüğünden daha sıkıdır." (s. 140).
Tomas Sedlacek, söz konusu kitabında şu tespitleri de ilâve eder: "Sosyal ve ekonomik düşüncelerimizin çoğu Hıristiyanlıktan gelir veya ondan türetilmiştir? Eski ve Yeni Ahit'in ekonomiye ortaklaşa ne kadar çok yer verdiğini görmek şaşırtıcı." (s. 176). "Doğrusunu söylemek gerekirse Hıristiyanlığın temel kavramları ekonomik terminoloji olmaksızın fazla anlam taşımıyor." (s. 177). "Meta-ekonomi çalışması önemli, ekonominin ötesine geçmeli, 'sahne gerisinde' duran inançları incelemeliyiz." (s. 294).
Tomas Sedlacek'in Müslümanları uyandıracak ve "ekonomide ne yapıyoruz, nereye gidiyoruz?" sorusunu sorduracak en ilginç tespiti şudur: "Ekonomi bilimi aynı zamanda inançtır? Abartılı bir yaklaşımla, ekonominin bir din haline geldiği bile söylenebilir." (s. 325).
Ekonomiye bu açıdan baktığımızda, ülkemizdeki ekonomik tartışmaların, temel gerçeklerden ne kadar uzak ve anlamsız olduğunu hemen görürüz. Başta Türkiye olmak üzere, İslâm ülkelerinin Yahudi ve Hıristiyan kaynaklı ekonomi biliminden, diğer bir deyişle ekonomi modellerinden medet ummaları, ne büyük dini ve tarihi bir yanılgıdır.
İslâm ülkelerini bu yanılgıdan ve aynı zamanda sömürüden kurtaracak olan bir ekonomi modeli yok mu? Elbette vardır. O model, dost ve düşman herkesin bildiği gibi, Milli Ekonomi Modeli'dir.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın, insanlığa en büyük armağanı olan Milli Ekonomi Modeli, sadece İslâm ülkelerinin değil, tüm dünyanın kurtuluş vesilesidir. Bu modelden faydalanma konusunda en şanslı ülke konumunda olan Türkiye, ne yazık ki, en büyük şanssızlığı ve nasipsizliği yaşamaktadır.
Mevcut ekonomi bilimini, Yahudilik ve Hıristiyanlığın şekillendirdiğini, Batılı din ve bilim adamları da teyit etmektedir. Bunu, Hıristiyan Katoliklerin ruhani lideri Papa'dan ve ekonomist Sedlacek'ten alıntılarla örneklendirelim.
İtalyan eski Senato Başkanı Marcello Perra, "Hıristiyan Olduğumuzu Söylemeliyiz" adlı bir kitap yazdı. Papa 16. Benediktus, bu kitaba yazdığı önsözde şöyle demiştir: "Liberalizm, Hıristiyanlığın Tanrı inancından bağımsız ele alınamaz. Eseriniz liberalizmi temellerinden irdeleyerek, onun köken itibariyle Hıristiyanlıktaki Tanrı anlayışına uzandığının delillerini ortaya koyuyor. Eseriniz liberalizmin bu esası inkârı durumunda kendi temelini kaybettiğini ve kendi kendini ortadan kaldırdığını da gösteriyor."
Tomas Sedlacek de, "İyi, Kötü Ekonomi" adlı kitabında şöyle diyor: "Batı medeniyetinin en yaygın dini olarak Hıristiyanlık, çağdaş ekonominin biçimlenmesinde devasa rol oynamıştır. Bu inancın, özellikle (ne yapılmalı gibi) normatif sorular için vereceği kesin cevaplar vardır. Batılı çağdaş piyasa ekonomisini bu olmadan hayal etmek güçtür? Kutsal kitaplar ile ekonomi arasındaki bağ, çoğumuzun düşündüğünden daha sıkıdır." (s. 140).
Tomas Sedlacek, söz konusu kitabında şu tespitleri de ilâve eder: "Sosyal ve ekonomik düşüncelerimizin çoğu Hıristiyanlıktan gelir veya ondan türetilmiştir? Eski ve Yeni Ahit'in ekonomiye ortaklaşa ne kadar çok yer verdiğini görmek şaşırtıcı." (s. 176). "Doğrusunu söylemek gerekirse Hıristiyanlığın temel kavramları ekonomik terminoloji olmaksızın fazla anlam taşımıyor." (s. 177). "Meta-ekonomi çalışması önemli, ekonominin ötesine geçmeli, 'sahne gerisinde' duran inançları incelemeliyiz." (s. 294).
Tomas Sedlacek'in Müslümanları uyandıracak ve "ekonomide ne yapıyoruz, nereye gidiyoruz?" sorusunu sorduracak en ilginç tespiti şudur: "Ekonomi bilimi aynı zamanda inançtır? Abartılı bir yaklaşımla, ekonominin bir din haline geldiği bile söylenebilir." (s. 325).
Ekonomiye bu açıdan baktığımızda, ülkemizdeki ekonomik tartışmaların, temel gerçeklerden ne kadar uzak ve anlamsız olduğunu hemen görürüz. Başta Türkiye olmak üzere, İslâm ülkelerinin Yahudi ve Hıristiyan kaynaklı ekonomi biliminden, diğer bir deyişle ekonomi modellerinden medet ummaları, ne büyük dini ve tarihi bir yanılgıdır.
İslâm ülkelerini bu yanılgıdan ve aynı zamanda sömürüden kurtaracak olan bir ekonomi modeli yok mu? Elbette vardır. O model, dost ve düşman herkesin bildiği gibi, Milli Ekonomi Modeli'dir.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın, insanlığa en büyük armağanı olan Milli Ekonomi Modeli, sadece İslâm ülkelerinin değil, tüm dünyanın kurtuluş vesilesidir. Bu modelden faydalanma konusunda en şanslı ülke konumunda olan Türkiye, ne yazık ki, en büyük şanssızlığı ve nasipsizliği yaşamaktadır.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018