Ekonomide kriz var mı, yok mu?

Ekonomide kriz var mı, yok mu?

Bu soruya herkes kendi açısından bakarak değerlendiriyor.

Parayla para kazananlar için ve özellikle de spekülatif amaçlı yatırım yapan yabancı sermaye için Türkiye güllük gülistanlık, sanki bir yalancı cennet. Yılda yüzde 36 oranında para kazanabiliyor, 304 milyar TL'lik faiz gelirine kadar 1 kuruş vergi ödemiyor.

Borsada, faizde yüksek miktarda parası olan olanların beyanatlarına bakılırsa herhangi bir kriz yok, neden? Çünkü onlara göre kriz dövizin artması, piyasadan sıcak para çekilmesi, borsanın alt üst olması vs.

Reel sektör çalışanları, memurlar, emekliler ise krizi bütün hücrelerinde hissediyor ve yaşıyor, ama feryadını duyan yok.

Şimdi son bir haftadaki raporlardan ve beyanatlardan yola çıkarak bir değerlendirme yapalım:

·Ocak ve Şubat 2005 cari işlemler açığı geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 20,3 oranında artarak 3,8 milyar dolar oldu. Dış ticaret açığı ise yüzde 18,5 oranında artarak 4,9 milyar dolara ulaştı. Bu artışa göre yılsonu cari işlemler açığının 19 milyar dolar olması bekleniyor. Yani makasın ağzı giderek açılıyor.

·Dünya Bankası'nın verilerine göre Türkiye 2004 yılında 15,4 milyar dolar cari işlemler açığıyla gelişmekte olan ülkeler arasında en yüksek cari açık veren ülke oldu. Dünyadaki tüm ülkeler arasında yapılan sıralamada ise üst sıralarda yer aldı.

·ASO Başkanı Zafer çağlayan işsizlik sorununun hızla büyüdüğünü anlatırken, şunları kaydetti: "Mesela ben akşama iş bulma kurumu gibi çalışıyorum. Bir sürü insan (Bunun içinde siyasiler var, bunun içinde bakanlar var)? Çok net söylüyorum bunu bugün iktidarda olan partinin, hükümetin bakanı yeğenini, kendi yakınını, işe girmesi için bana gönderiyor. Benden medet bekliyor. Ama bu konuda tabii çok fazla bir şey yaptığımı da söylemem mümkün değil. Çünkü dediğim gibi bir dengesizlik var".

·Müstakil Sanayici İşadamları Derneği(Müsiad) "Bölgesel ve Sektörel Kalkınma Raporu"nda, dış rekabet ve kur kıskacı altında olan KOBİ'lerin işçi çıkarma noktasına geldiğini belirtildi. Raporda, cari açık ve döviz gereksiminin, Türkiye ekonomisinin temel kırılganlık alanını oluşturduğu kaydedildi.

·Tekstil ve hazır giyimciler "istihdam manifestosu" hazırladılar. Bu manifesto da "Bazen koskoca bir ülkeye yön verenler, yanı başlarında atılmakta olan çok büyük bir çığlığı duymaz hale gelirler. Bugün 2,5 milyon kişiyi istihdam eden, 18,2 milyar dolar ihracat yapan, 10 milyar dolara yakın iç pazar büyüklüğüne sahip olan muazzam bir sanayi devletin istihdam üzerindeki vergileri nedeniyle rekabet gücünü kaybetmekte ve kararsızlaştırılmaktadır. Kendimizi anlatma konusunda aklımız karışmış durumda. Kurduğumuz her farklı cümle ve ta dipten gelen feryadımız ya duyulmuyor, ya da duyulsa da yeterince kavranılmıyor. Türkiye'nin son 25 yıldır ekmek yediği, en büyük istihdamı yarattığı ve böylelikle sosyal barışa müthiş bir katkıda bulunduğu tekstil ve hazır giyim sektörümüz istihdam manifestosu veriyor.''

·Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun, 2002 yılı Kasım ayı ile 2004 yılı Mayıs ayı itibarıyla 48 bin 973 esnaf ve sanatkârın iflas ettiğini açıkladı. Gerçek rakamın ise çok daha yüksek olduğu belirtiliyor.

·Merkez Bankası tarafından bankalara duyurulan toplam karşılıksız çek sayısı, Mart ayında bir önceki aya göre yüzde 36,3 oranında artarak 115 bin 147'ye çıktı.

·Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Bircan Akyıldız, kamu çalışanlarının en önemli sorununun "düşük ücret olduğunu ifade ederek, "Memurlar ekonomik baskı altında, bir ekonomik soykırımla karşı karşıya" dedi. Akyıldız devamında "AB ile imzaladığı her türlü mutabakatı yerine getirmekten geri durmayan hükümet, vatandaşıyla imzaladığı mutabakat metnini nasıl göz ardı ediyor. Bizi yok mu sayıyor" dedi.

·Bağımsız Kamu Görevlileri Sendikaları Başkanı Resul Akay, "Kamu görevlilerinin kalbini kıran iktidarların şansı yoktur" dedi.

·Eskişehir, Mersin, Çorum ve Ankara'nın Gölbaşı ilçesindeki büro memurları, Gelir İdaresinin Yeniden Yapılandırılması Yasa Tasarısı'nı protesto amacıyla iş bırakma eylemi yaptı. Bu uyarı eylemlerinden sonuç alınamazsa memurlar bu kez işi bırakacaklar.

·Kırıkkale'de afet ve kuraklık nedeniyle Tarım Kredi Kooperatifi'ne olan borçlarını ödeyemeyen 200 çiftçi hakkında icra işlemi başlatıldı. Çiftçiler, borçların ertelemesi konusunda hükümetin çalışması olduğu halde icralık olmalarına anlam veremediler.

·Pancar ve pamuk para etmiyor diyerek, çiftçimiz pancar ve pamuk yerine mısır ekmeye başladı. Ama bu defa da Toprak Mahsulleri Ofisi'nin depoları mısır ile doldu. Ofisten mısır alan yok. Ucuz ithal mısır yerli mısırın yerini doldurdu.

·Antakya Ziraat Odası'nca düzenlenen "Çiftçilerin sorunları" konulu toplantıda, milletvekilleriyle çiftçiler arasında tartışma yaşandı. Milletvekilleri konuşma yaparken, hükümetin çiftçi sorunlarına eğilmediğini gerekçe göstererek tartışma çıkaran çiftçiler, ziraat odası başkanının uyarılarına rağmen tepkilerini sürdürdüler.

Ekonomide büyümeden bahsedenler, ekonominin iyiye gittiğini iddia edenler hadi toplum arasında bir nebze de olsa dolaşmıyorlar, milletin halini hatırını sormuyorlar da, son bir hafta içinde çıkan bu gazete haberlerini de mi hiç okumuyorlar?

"Körler sağırlar birbirini ağırlar" mantığıyla bir devlet yönetilmez, hele şehit kanlarıyla büyük mücadeleler sonucu bize emanet edilen aziz Türkiye Cumhuriyeti hiç yönetilmez.

Artık bu ülkenin vatanını ve milletini gönülden seven, bu ülkeyi dışarıdan ithal modellerle değil, milli bir ekonomi modelle kalkındıracak proje sahibi, daha önce denenmemiş liderlere ihtiyacı var.