Ele verir talkını...

Sayın Başbakan R. Tayyip Erdoğan "Siz ülkenizi, Avrupalıya şikayet ettiniz" diye basın mensuplarını adeta azarlamışlar. Basın mensupları, yedikleri fırça karşısında, süklüm püklüm, biz acaba ne yaptık ki diye düşünür olmuşlar. Öyle ya! Bugüne kadar hükümetin yaptığı ya da yapamadığı her karayı ak olarak lanse etmenin bedeli bu olmamalıydı diye düşünmekte haklılar. Üstelik fırçayı yiyen bu "Matbuat-ı Bab-ı Ali" mensupları, Sn. Başbakanın; marjinallikle suçlayıp küçümsediği, vatan, millet, bağımsızlık, egemenlik, ortak tarih birliği, kültür birlikteliği gibi "küresel yeni dünya düzeni" taraftarlarınca hoşnutsuzlukla karşılanan ifade ve beyan sahipleri, yeniden "Kuva-yı Milliye"ci kesime mensup da değiller. Başbakanın azarından nasiplenenler; globalizmin, IMF ve AB politikaların yılmaz savunucusu olan, Belçika pasaportu taşıma ayrıcalığına sahip, ikinci cumhuriyetçilerle, Helsinki yurttaşları olmakla övünen zevat-ı kebir.

Neydi Sn. Başbakanı bu kadar kızdıran sebep? Eğer Avrupalılara devletimizin şikayet edilmesi olsa; R. Tayip bey neden kızsınlar ki? Kendileri ve AKP mensuplarının bazıları zaten ülkelerini AİHM'e şikayet etmemişler miydi? Sn. Başbakan R. T. Erdoğan; bizzat Yunanistan eski dışişleri bakanı Yorgo Papandreu'ya "Sizin Milli Güvenlik Kurulunuz var mı" diye sorarken, kendisinin de mensubu olduğu devletin saygın bir kurumunu şikayet etmiyorlar mıydı?

Etmeyin Sn. Başbakanım, yazık bu basın mensuplarına. Bugüne kadar yaptıkları hizmetlerinin karşılığı doğrusu bu olmamalıydı.

-İkiyüz milyar dolar seviyesinde devraldığınız borcu, üçyüzelli milyar dolar seviyelerine yükseltmenizi "ekonomik başarı" diye sunmadılar mı?

-34.8 milyar dolar olan cari açığı; (2005 yılının Ocak ayında da %72 artış trendinde olmasına rağmen) iflasa giden yol olduğunu gizleyerek, "ihracattaki başarı" diye sunmadılar mı?

-Türk tarımı yok olurken, köylünün hazin durumunu gözler önüne sererek sizi hiç eleştirdiler mi?

-Irak'ta, Kıbrıs'ta, Ege'de, Kafkaslarda, Batı Trakya'da, Birleşmiş Milletlerde, uluslararası platformlarda kırmızı çizgilerimiz ortadan kaldırılırken, yerlerde sürünen dış politikamızın içler acısı durumundan ötürü bu medya mensuplarından herhangi bir tenkit ya da uyarı aldınız mı? Yoksa meth-ü senaları size az mı geldi?

-Eşkıyalık, mafya, kanunsuzluk, kapkaç büyük şehirlerimizi teslim alırken, olaylar karşısında elini kolunu bağladığınız kolluk kuvvetlerimiz çaresiz kalırken, hadiseleri tırmandıran yeni yasal düzenlemeleriniz hiç eleştirildi mi?

-17 Aralıkta vukua gelen "büyük Brüksel bozgunu" bu medya mensupları tarafından hezimet olmaktan çıkarılıp zafer olarak kamuoyuna takdim edilmedi mi?

-Hint Fakirlerinin, çivili yatağına mahkum ettiğiniz; işçi, memur, emekli, dul ve yetim, kısaca halkımızın ceremeyi ödeyen çoğunluğuna, şahsınızı "eşi menendi bulunmaz delikanlı Başbakan" olarak lanse etmediler mi?

-G. W. Bush, Werhaugen, Rice, Edelman, Chirak (Diyarbakır'ı Kürdistan'ın başkenti olarak tarif eden) AP Başkanı ve diğerleri ile sizi yan yana, kolkola çekilmiş resimlerle geleceğin karizmatik lideri konumunda alkış yağmuruna tutmadılar mı?

-Mahdumunuzun; G. W. Bush ve Tony Blair tarafından en az sizin kadar yakışıklı olduğunu anlatan Sn. Egemen Bağış'ın sözleri manşetten haber yapılmadı mı?

-Fakr-u zarurete düşürdüğünüz Türk halkının aslında durumundan memnun olduğu aldatmacasını bu basın mensupları sağlayıp sizi eleştiriden uzak tutmadılar mı?

-Türkiye kuşatılmışlık, açlık, işsizlik, borç batağında kan ağlarken, her gün ekranlarında, arz-ı endam eden hanımefendiler, üstelik ülkenin gidişatından duyulan neşve-i göbek atıp bel gerdan kırarak terennüm etmelerini organize ederek ortamın "güllük-gülistanlık" olduğunu göstermeye çalışmadılar mı?

-Ustaca bir hokus pokusla Türk Lirasının üzerinden altı sıfırı yok edip bastığınız 50 ve 100 milyonluk banknotları 50 YTL ve 100 YTL diye Türk halkına yedirmediler mi?

-Sn Sebahattin Önkibar'ın sunduğu bir TV programında; sizin Atatürk'ten sonra gelen en büyük Türk olduğunuz Nil Demirkazık Hanımefendinin de katıldığı oturumda tartışılmadı mı? Gerçi siz; Türk yerine, "Türkiyeli" tanımına meyil verdiniz ama olsun, yine de çocukların bir kabahatini göremedik, görevlerini eksiksiz yapıyorlar işte.

Sn. Başbakanım, çok iyi çocuklar bunlar. Hizmette kusurları varsa affediniz, siz bize bakmayınız canım, bizler zaten az önce de dediğim gibi "marjinal"iz, gelişmelere ayak uyduramıyoruz. Öyle dinler bahçesi, ruhban okulu, diyalog, derogasyon, alt kimlik, ekümeniklik, topraklarımızın satılarak çöken ekonomimizin bir nebze de olsa ayakta tutulması, borç alınıp faizin faizinin ödenmesini anlamakta cahil kaldık ama o çocuklar iyi çocuklar, onları bu seferlik affediniz.

Hem dedik ya! Siz de Avrupa'ya ülkemizi şikayet etmediniz mi? Şimdi ele veriyorsunuz talkını, yutturmazlar size salkımı.

MUSTAFA BEKARO?LU