BTP Lideri Hüseyin Baş hemen her ortamda; 'Bu ülkede en çok kandırmaca muhafazakarlık üzerinden yapılıyor' hakikatini dile getirerek insanımızı uyarıyor.
Bence de birinci mevzumuz ekonomi, ikinci mevzumuzda insanımızın milli ve manevi değerleri üzerinden istismarı, kandırılması olmalıdır.
Sayın Baş'ın cümlesindeki 'en çok' tabirine dikkat edelim. Ne demektir bu? Yani insanımız hemen her başlıkta istismar ediliyor, kandırılıyor ama en etkili başlık muhafazakarlık.
Malum son yıllarda en meşhur başlık yürütme. Her alanda yürüten, yürütene. Bizde istismar üzerinden akıl yürütelim.
'Ben, Atatürkçüyüm' diyen bir kişi veya irade AB'ye, serbest piyasaya evet, diyebilir mi? Hayır. Diyorsa bilin ki o Atatürkçü, değildir. Neden? Çünkü Atatürk, 'Avrupalıların peşine takılmayın' diye vasiyeti vardır.
'Ben, milletçiyim' diyen bir kişi veya anlayış Anadolu'nun yeraltı ve yerüstü zenginlikleri yıllardan beri tarumar edilirken sessiz kalabilir mi? Bu milleti, millet yapan Hacı Bektaş-i Veli Hazretlerinden bu kadar uzak olabilir mi?
1998'de fiili olarak milli ve manevi kimliğimize karşı başlatılan dinler arası diyalog kalkışması karşısında er meydanından kaçabilir mi?
Ya andımızı yasaklayan, 'T.C' ibaresine bile tahammül edemeyenlerle yan yana yürüyebilir mi?
BOP ortadayken, Ege'deki 18 yıllık işgal ortadayken, NATO, ABD ve AB'nin duruşu netten milliyetçilik adına hedef olarak CHP ve HDP'yi seçenler acaba kimin adına milliyetçilik yapıyorlardır?
Gelelim muhafazakarlık veya dincilik başlığına. Akıl yürütün.
Her icraatlarına referans olarak dini gösterenler! NAS'a rağmen AB'ye imza atabilir mi? NAS'a rağmen BOP'un içine girebilir mi?
NAS, devlet malından yani hazineden bir iğnenin dahi çalınmasını, zimmete geçirilmesini bugünkü tabirle yolsuzluğu, rüşveti, torpili, usulsüz harcamayı, kamuyu zarara uğratmayı yasaklar, zulüm sayar. Bu işlere karışanların namazı bu dinin peygamberi kılmamıştır
NAS'ın hükmü netten milyonların, milyarları, trilyonların akıbeti gündemden düşmüyorsa demek ki, birileri referansa uymak yerine referansı, kendi çıkarları için kullanıyordur.
LGBT'ler, iktidar partisine ayıp ediyorlar
İktidarda bir başka parti olsaydı sokakta fuhuş, çıplak gezen insanlar, ortaya çıkan sapıklıklar vs. üzerinden yer yerinden oynar, din elden gidiyor naraları ile manevi fay hatları harekete geçirilirdi.
Ama 20 yıldır ülkeyi din, iman, ezan, bayrak söylemlerini dillerinden düşürmeyenler yönetiyor ve her türlü sapıklık aleni olarak gündemde ama yaprak kımıldamıyor.
Günlerdir 4 harflilerin 'onur' yürüyüşü gündemde. Ne onuru, hangi onur, soruları bir başka konu.
Ama bu 4 harfli LGBT'ler iktidar partisine ayıp ediyorlar. Sayın Erdoğan bu güruha daha iktidara gelmeden 'hak' sözü verdi ve sözünü de tuttu.
Ey 4 harfliler! AKP'den önce dernek kurmak hakkınız yoktu bu ülkede. Bu hakkı (!) size resmi olarak AKP verdi.
2007'de LGBT Öğrenci Derneği kurulduğunda iktidar, AKP idi. 2013 yılında da MEŞCİD yani Müslüman Eşcinseller Derneği kurulduğunda da iktidar AKP vardı.
Türkiye'de ilk LGBT oteline ruhsat veren AKP'dir.
2011 yılında ise 6251 sayılı LGBT yasasını çıkaran da AKP idi.
Cumhuriyet tarihinde LGBT'lilere ilk yürüyüş hakkını 2015 yılında veren parti de AKP'dir.
AKP'ye minnet borcunuz var. Haddinizi aşmayın!
Sedat Peker
Geçen yıl Yeni Akit gazetesi, 'Sedat Peker'i titreten görüşme' başlıklı bir haber yaptı. Ne için? Hükümeti koruma ve kollama görevini yapmak için.
Sedat Peker anında Akit gazetesine "Sizinkilerden birinin bir kadınla (…) bir video var. Yayınlamamı ister misiniz' cevabı ile bir daha Peker haberi yapmamaya ant içti.
Ama Türkiye gazetesi yazarı Cem Küçük ya küçüklüğünden ya da dış güçler (!) karşısında iktidarı zor durumda bırakmak (!) için Sedat Peker'e, 'blöf yapıyor. Elinde belge falan yok' dedi.
Peker anında sapıklığı ve sapıkları ortaya koydu. 2015'te Kıbrıs'ta çektirdiğin videonda elimde, mesajını verdi.
Bu sapıklar benim mevzum değil.
Mevzum 2011 seçimlerinde meydan meydan Baykal'ın gizli çekilen özel görüntüleri için 'kendi gözlerimle izledim, ne özeli bunlar genel genel' diyen Sayın Erdoğan'ın gerek Diyarbakır ve gerekse son gelişmeler için sessiz kalmasıdır.
Hele hele o dönem medyadan, CHP ve MHP için din adına demedik laf bırakmayanların, kendi sapıklarını koruma gayretine girmelerini ve buradan siyasi rant devşirme istekleri işlenen o fiillerden daha büyük sapıklıktır.
- Adalet varsa zulüm, zulüm varsa adalet yoktur / 06.06.2025
- Asıl kurban: Nefsin kurbanıdır / 05.06.2025
- İktidarın faizsiz ekonomi özlemi! / 04.06.2025
- Papa, İznik ve Vatikan’ın hedefi / 02.06.2025
- Her şey 31 Mart 2019’da mı başladı? / 01.06.2025
- Kiminin ahtapotu kiminin de turpu / 31.05.2025
- Beytülmal kavramı yine dillerde / 30.05.2025
- Anayasa değişikliği neden isteniyor / 29.05.2025
- Verin yetkiyi ve fazla abartmayın / 28.05.2025