Hacı Bektaş-i Veli eliyle Müslümanlaştırılmış halklara batı tarafından soykırımı yatığımız iddiasına Prof. Dr. Haydar Baş hocamın getirdiği izah manidardır. Müslüman olan o halklar batı gözüyle soykırıma uğramışlardı. Kendi açılarından çok haklılardı. Çünkü o halklara kendi inançlarını empoze ederek onları bir ömür boyu sömüreceklerdi. Müslüman olmalarıyla bu fırsat ellerinden kaçmıştı.
Günlük hayatımız boyunca birçok olumlu ya da olumsuz olaylarla karşılaşıyoruz. Bizi kıran, hayal kırıklığına uğratan, üzen, dedikodumuzu yapan, gıybetimizi yapan birçok insanla karşılıyoruz. İşin enteresan tarafı bu insanlar en yakın çevremizde bulunan insanlar. Zaten "yakından gelen taş göz çıkarır" ata sözünden de anlaşıldığı üzere en büyük sıkıntıları en yakın çevremiz ile yaşadığımız gibi, hayatsal faaliyetlerimizi de en yakın çevremiz sayesinde sürdürmekteyiz. Yani insan olarak birbirimize ihtiyacımız var. En yakın çevremiz; ailemiz, işyerimiz, akrabalarımız, köyümüz, ilçemiz, ilimiz veya yaşadığımız vatanımızdır.
Bize yanlış yaptığını düşündüğümüz insanlara karşı içimizde beliren her türlü olumsuz duyguyu frenlememiz gerekir. İlla da intikam alınması gerekiyorsa o zaman onlara karşı bir bahanesini bulup İYİLİKLE karşılık vermek ve karşı tarafa da bunu açıkça göstermek en doğru ve en etkili yol olacaktır. Göreceksiniz ki hem kendi ve çevre düzeniniz adına faydalı olacaksınız hem de yukarıda belirttiği gibi içimizde beliren nefsani kaynaklı o intikam duyguları da yok olacaktır. Burada bahsettiğimiz durum; yukarıda da belirttiğim gibi hayatımızı beraber ikame ettiğimiz en yakın çevremiz için geçerlidir.
Yapılan bir yanlışa yanlışla cevap vermek herkesin en kolay olarak yapmış olduğu bir davranıştır. Etkisi çok zayıftır. Çünkü karşı taraftan beklenen bir durumdur. Ama yanlışa karşı İYİLİKLE karşılık verilmesi hiç beklenmeyen bir durum olup etkisi çok uzun yıllar sürecek bir davranıştır. Karşı taraf hep tetikte olup yanlışına karşı yanlış göreceği zamanı hep tedirgin olarak bekler dururken, İYİLİKLE muamele yapan taraf ise gayet mutlu ve hayatına devam etme gayreti içindedir ve çok rahattır. Kaldı ki kötülük yapmak maddi bir külfet gerektirirken İYİLİK yapmak herhangi bir maddi külfet te gerektirmemektedir. Yani herkesin en kolay bir şekilde yapabileceği bir davranıştır.
Günlük hayatımızın keşmekeşliğinde içinden çıkamadığımız karmaşık durumlarda; akıntıya kapılan birinin bir odun parçasına tutulduğu gibi bizi zinde tutacağını zannettiğimiz İNTİKAM duygularını sürekli yeşerterek onlara tutunmaya çalışırız. Her boşluğa düştüğümüzde bu duyguya sarılıp silkinmenin hesabını yaparız. Bu tip durumlarda farkında olmadan hem kendimize hem de çevremize zarar veririz.
Dünyamızın etrafını saran manyetik alan uzaydan gelen birçok yabancı etkileri süzüp bize faydalı olanları dünya sahnesine indirir. İnsan kalbi ve zihni de bu şekildedir. Binlerce duyguya maruz kalır. Yetişkin bir birey o binlerce gelip geçen duyguyu iman ve inanç süzgecinde süzerek 5 duyu organ vasıtasıyla dış dünyaya aktarır. İşte yanlışa İYİLKLE muamele yapmak süzülerek dış dünyaya aktarılan davranışlardan bir tanesidir.
Bir akarsu ne kadar şiddetli akarsa aksın, engin denize ulaştığı zaman o şiddetinden eser kalmaz.
Bütün bu anlattıklarımız aslında kendimize fayda sağlayacak davranışlardır.
Onun için EN İYİ İNTİKAM İYİLİKLE MUAMELEDİR…
- Ne yardan, ne serden vazgeçerler… / 04.06.2024
- Google’da en çok aranan ‘Ben neden’ cümleleri / 19.06.2023
- MMSH’den EYYT’ye / 09.12.2022
- Tilkiye cesaretini göster demişler, gitmiş yavrusunu yemiş... / 29.10.2022
- Kuvvetten kazanç varsa yoldan kayıp vardır / 15.10.2022
- Kuvvetten kazanç varsa yoldan kayıp vardır / 15.10.2022
- Körle oturan şaşı kalkar / 23.08.2022
- Bir başarı öyküsü değil, bir başarı yaşantısı / 27.07.2022
- Gündüz varlıkla arkadaş, gece yokluğa kardeş… / 13.06.2022