Geçtiğimiz günlerde Washington Times gazetesinin yazarlarından Frank J. Gaffney Jr. "İslamcı Türkiye'ye 'Hayır" başlıklı gerçekten ilginç bir yazı kaleme aldı. Yazının içeriğine geçmeden önce Gaffney hakkında birkaç şey söylemekte fayda var. ABD'de faaliyet gösteren Güvenlik Politikası Merkezi'nin başkanlığını yürüten Frank J. Gaffney Jr, Reagan'ın adamlarından ve Yahudi lobisinin önemli isimlerinden bir tanesi. Yani öyle kafasına göre yazı yazacak bir isim değil. İsrail ve ABD'nin önemli isimlerinin onayından geçmeyen yazıları yayınlayamaz anlayacağınız. Bu yüzden son yazısı da gerekli mercilerin onayından geçmiş bir yazıdır.Gelelim makalesine? Gaffney, Başbakan Erdoğan'ın "laik Müslüman bir demokrasi olan Türkiye'yi sistematik bir biçimde, Avrupa değer ve özgürlüklerini lanetleyen bir ideolojiye sahip, 'İslamofaşist' bir devlete dönüştürmekte olduğu"nu iddia ediyor.Türkiye'nin, 'yeşil para' olarak bilinen ve 11 Eylül saldırılarının ardından Suudi Arabistan ile Körfez ülkelerince ABD'den geri çekilen milyarlarca dolar parayla dolu olduğunu öne süren Frank J. Gaffney Jr'a göre, Amerikalı politika belirleyiciler, bu paranın Türkiye'de aklanarak, şirketlerin finanse edilmesi ve 'İslamofaşist' terörizm için yeni gelir kaynakları yaratılmasında kullanıldığını düşündüğünü belirtiyor.Alevilere karşı ayrımcılık yapıldığını öne süren Gaffney, "Yahudiler başta olmak üzere, diğer azınlıklar da sıranın muhtemelen kendilerine gelmekte olduğunu biliyorlar" ifadelerini kullanıyor.AKP programının Türk ekonomisini çökerteceğini belirten Gaffney, bu çökertmenin Erdoğan tarafından "Türkiye'yi AB üyeliği için yetersiz bir hale sokmak" adına bilerek yapıldığını da ifade ediyor. Gaffney'in makalesi gerçekten ilginç ve inanması güç iddialarla dolu. Sondan başlarsak; Başbakan Erdoğan'ın ekonomik programının Türkiye'yi çökerttiğini görmesi önemli ancak bunu Türkiye'yi AB'nin gözünden düşürmek için yaptığı iddiası yersiz. Erdoğan AB için varını yoğunu ortaya koyuyor. Bunun böyle olduğunu Gaffney de biliyor ancak öyle söylemesi gerektiğini için öyle söylüyor. Gaffney'in bu yazısını Başbakan, Dışişleri Bakanı ve bazı köşe yazarları "bilinçli bir provokasyon" olarak değerlendirme eğiliminde. Bu yazının provokasyondan başka birçok eğilim ucu var. AKP hükümetinin İsrail'le ilişkileri en üst düzeye çıkardığı, arabuluculuklar vasıtasıyla (Pakistan örneğinde olduğu gibi) İsrail'e bölgede alan açma vazifesini layıkıyla yerine getirdiği bir ortamda Yahudi lobisinin etkin isimlerinden olan Gaffney'in Türkiye'de Yahudilere karşı bir ayırımcılık olduğunu iddia edip, Yahudilerin diken üstünde olduğunu ifade etmesi pek hayra alamet değil. Özellikle AKP hükümetinin 11 Eylül yüzünden ABD'den ihraç edilen Arap sermayesini aklama görevini ifa ettiğini belirtmesinin üzerinde önemle durmak gerekiyor. Çünkü bu iddianın zamanlaması gerçekten önemli. Çünkü bu yazı kaleme alındığı sırada Başbakan Erdoğan Arap coğrafyasında Türkiye için yatırımcı toplamakla meşguldü. Gittiği her Arap ülkesinde Arap zenginlerini Türkiye'ye davet eden, yapılan özelleştirme ihalelerini adres gösteren Erdoğan, gerçekten de Gaffney'in dediği gibi 11 Eylül sabıkalısı ABD'den kovulmuş Arap sermayesini mi aklıyordu? Yoksa bu görevi birileri ona tevdii mi etti? Çünkü Telekom'un satılmasından sonra Öğer Telekom'la ilgili olarak da benzer iddialar gündeme gelmiş ve Erdoğan ile Arap sermayesi arasında bağlantı kurulmuştu. Erdoğan'ın Ofer ailesiyle olduğu gibi suikaste kurban giden Refik Hariri ve ailesiyle de derin bir muhabbeti olduğu biliniyor. Hariri ailesinin ABD bağlantılı Arap sermayesi denilence akla gelen ilk isim olduğu gerçeğini görmezden gelemeyiz. Ayrıca gazeteci İbrahim Karagül'ün 14, 15 ve 17 Haziran tarihlerinde üç ayrı yazıyla deşifre ettiği Dale Stoffel dosyasındaki Türkiye bağlantılarının, Gaffney'in ortaya attığı iddialardan bağımsız olduğunu düşünemeyiz. ABD'nin sınırötesi en önemli silah tüccarlarından Dale Stoffel de tıpkı Refik Hariri gibi öldürülmüştü. ABD hükümetinin Stoffel'e verdiği görev Saddam sonrasında Irak'ın silahlarını pazarlamaktı. Stoffel bu vazifeyi layıkıyla yerine getirdi. Ancak Irak silahlarının önemli bir kısmının PKK'ya kaydırılması ve diğer bölümünün de Türkiye'den bazı isimlerle bölge ülkelerine pazarlandığıyla ilgili önemli belgeler bulunuyor. Stoffel'in Türkiye'deki ortaklarıyla birlikte yürüttüğü satış işleminden PKK da dahil olmak üzere nemalananların isimlerini bilen biliyor. Burada önemli olan Türkiye'nin ABD tarafından kara para ve silah aklama merkezi olarak kullanılması. Bu bakımdan Gaffney'in Arap sermayesini aklama merkezi Türkiye iddiasının zamanlaması çok ilginç. Tıpkı Başbakan Erdoğan'ın başta Lübnan olmak üzere Arap ülkelerine yaptığı ziyaretlerin zamanlamasının ilginç olduğu gibi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012

































































































