Çanakkale'de yatan çeyrek milyon şehidimizin kemikleri her yıl Nisan ayında işgal güçleri Anzakların yaptıkları türlü kepazelikler ve diğer işgal güçleri için düzenlenen ayin ve anma törenleriyle sızlatılıyor. Dünyaya Çanakkale'nin geçilmez olduğunu, Türkün vatanını işgal etmenin kolay olmadığını canlarını vererek gösteren şehitlerimize bundan daha büyük saygısızlık yapılabilir mi?
Mehmetçiğe kurşun sıkan, top yağdıran, süngü sallayan, ölüm kusan, ırzımıza, namusumuza, vatanımıza, toprağımıza, kutsalımıza saldıran İngiliz, Avustralyalı, Yeni Zelandalı, Anzak, Fransız işgal güçlerine yapılan anma törenleri o kadar çığırından çıktı ki; olay, Atatürk'ün onlar için sarfettiği "evlatlarınız bağrımızdadır" sözündeki saygı ve itidal tersinden okunarak istismar edilmeye ve şehitlerimizle onlara kurşun sıkanları aynı kefeye koyma gafilliğine kadar vardı.
Anzaklar her yıl Çanakkale'ye aynı bahaneyle gelip, cennet vatanımızda sabahtan akşama kadar içip, zil zurna sarhoş olup her türlü iğrençliğe imza atıyor. Şehitlerimizin yattığı ve her zerresinde şehitlerimizden bir parça, bir damla kan bulunan o mukaddes topraklar üzerinde alem yapan bu rezillerin Çanakkale'de ölen kendi atalarına bile saygıları yok.
Her yıl yapılan bu saygısızlığa bizim medya büyük bir sempati ile yaklaşıyor, Anzakları, İngilizleri, Fransızları? hasılı tüm işgal güçlerini bağırlarına basıyorlar. Onlar için Çanakkale'de şehit düşen çeyrek milyon vatan evladının önemi yok ama işgal güçlerinin her yıl Çanakkale'ye düzenledikleri turistik gezi, bıraktıkları üç beş dolar, haka dansı, magazin sayfalarına çıplak poz veren Anzak kızlarının apayrı bir yeri var. Çanakkale şehitlerimiz için okunan mevlidlerle ilgili tek satır yer ayırmazlar ama işgalcilerin düzenledikleri Şafak ayini manşetlerini süsler!
***
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da Çanakkale'de bu kepazeliğe Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni ortak etmek suretiyle şehitlerimizi incitmiştir. İşgal güçlerinin Türk topraklarını işgal etme girişimlerini kutladıkları, Haçlı şövalyeliğiyle övündükleri Çanakkale'de Başbakan Erdoğan'ın neyi ve niçin kutladığını sormak en doğal hakkımız. Başbakan Erdoğan İngiliz, Fransız, Anzak, Yeni Zelandalı, Avustralyalılar için düzenlenen ayinlere, anma törenlerine katılarak neyi kutluyor? Fransız marşını dinledikten sonra, Fransız askerlerinin yattığı mezarlara çelenk koyarak kime saygı gösteriyor ya da kimlere saygısızlık ederek kimlerin kemiklerini sızlatıyor?
Başbakan Erdoğan Çanakkale Savaşı'nı, "tarihin kaydettiği son şövalye ruhlu savaş" olarak nitelendirirken hangi şövalyelerden bahsediyor dersiniz. Tabii ki "haçlı şövalyelerinden". Çünkü bizde "şövalyelik" diye bir makam, askeri bir sıfat yok.
Şövalyelik; Eski Roma'da üç sınıftan ikincisinin üyesi olan yurttaş, Ortaçağ Avrupa'sında atlı savaşçı, derebeylik rejiminde de soyluluk unvanlarının en alt basamağı için kullanılan, amiyane tabirle "buz gibi" batılı bir kavram. Roma'dan, Ortaçağ Avrupa'sına, oradan da bugünkü batıya tevarüs eden şövalyelik bugün Fransız hükümetinin verdiği şeref belgesinin de ismi.
Başbakan Erdoğan bu ifade ile Haçlı şövalyelerini yad ederken, bu topraklar için gözlerini kırpmadan canlarını feda eden vatan evlatlarını derinden yaralıyor.
Kimse kusura bakmasın ama bu gelişmelerden sonra, Başbakan Erdoğan'ın bir ay önce Çanakkale'de döktüğü gözyaşlarının samimiyetini sorgulamak zorundayız.
Mehmetçiğe kurşun sıkan, top yağdıran, süngü sallayan, ölüm kusan, ırzımıza, namusumuza, vatanımıza, toprağımıza, kutsalımıza saldıran İngiliz, Avustralyalı, Yeni Zelandalı, Anzak, Fransız işgal güçlerine yapılan anma törenleri o kadar çığırından çıktı ki; olay, Atatürk'ün onlar için sarfettiği "evlatlarınız bağrımızdadır" sözündeki saygı ve itidal tersinden okunarak istismar edilmeye ve şehitlerimizle onlara kurşun sıkanları aynı kefeye koyma gafilliğine kadar vardı.
Anzaklar her yıl Çanakkale'ye aynı bahaneyle gelip, cennet vatanımızda sabahtan akşama kadar içip, zil zurna sarhoş olup her türlü iğrençliğe imza atıyor. Şehitlerimizin yattığı ve her zerresinde şehitlerimizden bir parça, bir damla kan bulunan o mukaddes topraklar üzerinde alem yapan bu rezillerin Çanakkale'de ölen kendi atalarına bile saygıları yok.
Her yıl yapılan bu saygısızlığa bizim medya büyük bir sempati ile yaklaşıyor, Anzakları, İngilizleri, Fransızları? hasılı tüm işgal güçlerini bağırlarına basıyorlar. Onlar için Çanakkale'de şehit düşen çeyrek milyon vatan evladının önemi yok ama işgal güçlerinin her yıl Çanakkale'ye düzenledikleri turistik gezi, bıraktıkları üç beş dolar, haka dansı, magazin sayfalarına çıplak poz veren Anzak kızlarının apayrı bir yeri var. Çanakkale şehitlerimiz için okunan mevlidlerle ilgili tek satır yer ayırmazlar ama işgalcilerin düzenledikleri Şafak ayini manşetlerini süsler!
***
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da Çanakkale'de bu kepazeliğe Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni ortak etmek suretiyle şehitlerimizi incitmiştir. İşgal güçlerinin Türk topraklarını işgal etme girişimlerini kutladıkları, Haçlı şövalyeliğiyle övündükleri Çanakkale'de Başbakan Erdoğan'ın neyi ve niçin kutladığını sormak en doğal hakkımız. Başbakan Erdoğan İngiliz, Fransız, Anzak, Yeni Zelandalı, Avustralyalılar için düzenlenen ayinlere, anma törenlerine katılarak neyi kutluyor? Fransız marşını dinledikten sonra, Fransız askerlerinin yattığı mezarlara çelenk koyarak kime saygı gösteriyor ya da kimlere saygısızlık ederek kimlerin kemiklerini sızlatıyor?
Başbakan Erdoğan Çanakkale Savaşı'nı, "tarihin kaydettiği son şövalye ruhlu savaş" olarak nitelendirirken hangi şövalyelerden bahsediyor dersiniz. Tabii ki "haçlı şövalyelerinden". Çünkü bizde "şövalyelik" diye bir makam, askeri bir sıfat yok.
Şövalyelik; Eski Roma'da üç sınıftan ikincisinin üyesi olan yurttaş, Ortaçağ Avrupa'sında atlı savaşçı, derebeylik rejiminde de soyluluk unvanlarının en alt basamağı için kullanılan, amiyane tabirle "buz gibi" batılı bir kavram. Roma'dan, Ortaçağ Avrupa'sına, oradan da bugünkü batıya tevarüs eden şövalyelik bugün Fransız hükümetinin verdiği şeref belgesinin de ismi.
Başbakan Erdoğan bu ifade ile Haçlı şövalyelerini yad ederken, bu topraklar için gözlerini kırpmadan canlarını feda eden vatan evlatlarını derinden yaralıyor.
Kimse kusura bakmasın ama bu gelişmelerden sonra, Başbakan Erdoğan'ın bir ay önce Çanakkale'de döktüğü gözyaşlarının samimiyetini sorgulamak zorundayız.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012















































































