ODTÜ bahçesinden Suriye’yi görmek
Başbakan R. T. Erdoğan, ODTÜ bahçesinden Suriye’yi görebiliyor mu?
Göremiyorsa, görmelidir... Kendisi ve Türk milletinin geleceği adına görmelidir.
Erdoğan, 3 bin polisle girdiği kampüste, “Parasız eğitim, özgür üniversite istiyoruz, onurlu Türkiye istiyoruz!” diye nümayiş yaparak “uzun eşek” oynayan bir avuç öğrenciye tahammül edemiyor. Bastırıyor biber gazını…
Aynı saatlerde uzaya gönderilen Göktürk 2 uydusunu yapan Hocalara demediğini bırakmıyor.
Hocalara zılgıt attıkça atıyor, öğrencilerin refleksini dürttükçe dürtüyor. Kargaşayı tüm üniversitelere yayıyor.
Hem 12 Eylül öncesi gibi Türkiye’yi ayağa kaldırıyor, hem de “bu öğrenciler niye ayakta” diye bağırıp çığırıyor.
Ellerinde defter ve kalemden başka bir şey bulunmayan bir avuç öğrencinin protestosuna tahammül edemeyen Erdoğan, Suriye’de, devleti ve seçilmiş yönetimi silah kullanarak yıkmak isteyen isyancı teröristlere tam destek veriyor.
Suriye’deki eli silahlı terörist oluyor “Özgür Suriye savaşçısı”… Eli kalem tutan ODTÜ’lü öğrencinin adı ise terörist eylemciye çıkıyor.
Dahası var… Kemal Kılıçdaroğlu’nun ifadesiyle “Suriye’deki teröristlerin, eline silah veriyoruz, cebine para koyuyoruz, yanındaki kardeşini vur diyoruz!..”
Bu AKP manzarası, en az darbeciler ve darbe yaygarası basarak devleti dize getirmek isteyenlerin vaziyeti kadar vahim bir tablo ve büyük bir çelişkidir.
Erdoğan, ODTÜ’nün bahçesinden Suriye’deki vaziyetini ve kendini seyretmelidir… İğneyi kendisine, çuvaldızı Esad’a batırmalıdır.
Testi kırılınca yol gösteren çok olur
Erdoğan ve AKP hükümeti, ne zaman darda kalsa, Zaman’dan Hüseyin Gülerce zuhur ediyor. F tipi tespit ve teklifler yapıyor. AKP ile F tipi grup arasında var olduğu yazılıp-çizilen uçurum ve derin rekabeti, fırsattan istifade ederek ranta ve verime dönüştürmeye çabalıyor.
ODTÜ eylemlerinde de kendini gösteriyor Gülerce… Eylemleri Ergenekoncu takım yapıyormuş, öğrenciler darbecilerin tetikçisiymiş! Dolayısıyla Erdoğan’ın “yalnız kalmaması” lazımmış… Lafın tamamı deliye söylenir: Hükümete, F tipi bir kucak gerekiyormuş!
F tipi derin devlet ve darbe tabircisi Gülerce, Suriye’deki vahşi isyan ve terörü tezgahlayanların da Ergenekoncular olup olmadığını açıklasa, yerinde olacaktır.
Bir de 12 Eylül darbecilerini, Sızıntı dergisindeki Son Karakol başlıklı yazısıyla “oynanan oyunun gerçek yüz ve vahşetini ilk sezen, son karakolun kahraman bekçileri”, “gaziler ocağının yiğit eri Mehmetçiğe teşekkürler” ve “ümidimizin tükendiği yerde, Hızır gibi imdadımıza yetişen Mehmetçik” diye yere-göğe sığdıramayan Fetullah efendinin yol evlatlarının, bugün güya darbecilere karşıymış gibi “tu-kaka” vaziyet alarak AKP’yi askerin üstüne doğru kışkışlama pozisyonlarının neye tekabül ettiğini izah etse…! (Bkz. Sızıntı Dergisi, 1 Ekim 1980 tarih, Cilt 2, Sayı 21).
Bir güç, demokratikleşme ve darbe yaygaralarıyla Türk milletini teslim almaya, Türk devletinin bileğini Amerika ve NATO’ya doğru bükmeye çalışıyor.
Bu böcek ne, bu NATO ne!
Erdoğan’ın kafası karışık, vaziyeti çelişkili, ürkütülmüş gibi…
TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komsiyonu, gölge ordu olarak adlandırılan Galdio ve derin devlet örgütlenmelerinin, CIA bünyesinde ve NATO denetiminde olduğunu söylüyor (TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komsiyonu Raporu, c. 1, s 697-698; c. 2, s. 741)
Bir taraftan TBMM bu raporu açıklıyor, aynı günlerde ise Erdoğan, NATO’yu Suriye bahanesiyle adeta ülkemize davet ederek “Türkiye aynı zamanda NATO toprağıdır” diye Cumhuriyet tarihinde görülmemiş şekliyle deklare ediyor.
Bu arada evini altındaki, ofisindeki, etrafındaki “böcekler”den yakınıyor. Yıldırılmış, ürkütülmüş gibi “hiç ülke derin devleti temizleyemez” diyor.
Emniyet güçleri elinin altında, istihbarat kendisine bağlı, ordu kendi emrinde… Şayet Erdoğan, etrafını saran “böcekçi”leri bulamıyor ve bundan yakınıyorsa, zırnık yetkisi ve altyapısı olmayan Türk milleti ne yapsın?! Türk milletine, “ey millet artık teslim ol” mu demek isteniyor?! Yoooo…
Türk milletini bilen bilir, tarih de şahittir k, asla teslim olmaz, Hakk’tan gayrı kimseden korkmaz.
Her insan gibi belki Erdoğan yalnız kalmış, ürkmüş, korkmuş, yılmış olabilir; ama sırtını dayayacağı adres ne ABD, ne NATO ne de onların Türkiye’deki F tipi uzantılarıdır.
Erdoğan da dahil olmak üzere fert ve millet olarak hepmizin, korktuklarımızdan emin olmanın yolu ve adresi; Türk milletine dönmektir, yüce milletimizi tek yürek-tek bilek yapmak için aynen Hacı Betaş Veli gibi Ehl-i Beyt nefesiyle karmaya devam eden ve Milli Ekonomi Modeli ile zengin bir gelecek vadeden BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş’a ve onun sırtını dayadığı Hakk’a dayanmaktır.
Başbakan R. T. Erdoğan, ODTÜ bahçesinden Suriye’yi görebiliyor mu?
Göremiyorsa, görmelidir... Kendisi ve Türk milletinin geleceği adına görmelidir.
Erdoğan, 3 bin polisle girdiği kampüste, “Parasız eğitim, özgür üniversite istiyoruz, onurlu Türkiye istiyoruz!” diye nümayiş yaparak “uzun eşek” oynayan bir avuç öğrenciye tahammül edemiyor. Bastırıyor biber gazını…
Aynı saatlerde uzaya gönderilen Göktürk 2 uydusunu yapan Hocalara demediğini bırakmıyor.
Hocalara zılgıt attıkça atıyor, öğrencilerin refleksini dürttükçe dürtüyor. Kargaşayı tüm üniversitelere yayıyor.
Hem 12 Eylül öncesi gibi Türkiye’yi ayağa kaldırıyor, hem de “bu öğrenciler niye ayakta” diye bağırıp çığırıyor.
Ellerinde defter ve kalemden başka bir şey bulunmayan bir avuç öğrencinin protestosuna tahammül edemeyen Erdoğan, Suriye’de, devleti ve seçilmiş yönetimi silah kullanarak yıkmak isteyen isyancı teröristlere tam destek veriyor.
Suriye’deki eli silahlı terörist oluyor “Özgür Suriye savaşçısı”… Eli kalem tutan ODTÜ’lü öğrencinin adı ise terörist eylemciye çıkıyor.
Dahası var… Kemal Kılıçdaroğlu’nun ifadesiyle “Suriye’deki teröristlerin, eline silah veriyoruz, cebine para koyuyoruz, yanındaki kardeşini vur diyoruz!..”
Bu AKP manzarası, en az darbeciler ve darbe yaygarası basarak devleti dize getirmek isteyenlerin vaziyeti kadar vahim bir tablo ve büyük bir çelişkidir.
Erdoğan, ODTÜ’nün bahçesinden Suriye’deki vaziyetini ve kendini seyretmelidir… İğneyi kendisine, çuvaldızı Esad’a batırmalıdır.
Testi kırılınca yol gösteren çok olur
Erdoğan ve AKP hükümeti, ne zaman darda kalsa, Zaman’dan Hüseyin Gülerce zuhur ediyor. F tipi tespit ve teklifler yapıyor. AKP ile F tipi grup arasında var olduğu yazılıp-çizilen uçurum ve derin rekabeti, fırsattan istifade ederek ranta ve verime dönüştürmeye çabalıyor.
ODTÜ eylemlerinde de kendini gösteriyor Gülerce… Eylemleri Ergenekoncu takım yapıyormuş, öğrenciler darbecilerin tetikçisiymiş! Dolayısıyla Erdoğan’ın “yalnız kalmaması” lazımmış… Lafın tamamı deliye söylenir: Hükümete, F tipi bir kucak gerekiyormuş!
F tipi derin devlet ve darbe tabircisi Gülerce, Suriye’deki vahşi isyan ve terörü tezgahlayanların da Ergenekoncular olup olmadığını açıklasa, yerinde olacaktır.
Bir de 12 Eylül darbecilerini, Sızıntı dergisindeki Son Karakol başlıklı yazısıyla “oynanan oyunun gerçek yüz ve vahşetini ilk sezen, son karakolun kahraman bekçileri”, “gaziler ocağının yiğit eri Mehmetçiğe teşekkürler” ve “ümidimizin tükendiği yerde, Hızır gibi imdadımıza yetişen Mehmetçik” diye yere-göğe sığdıramayan Fetullah efendinin yol evlatlarının, bugün güya darbecilere karşıymış gibi “tu-kaka” vaziyet alarak AKP’yi askerin üstüne doğru kışkışlama pozisyonlarının neye tekabül ettiğini izah etse…! (Bkz. Sızıntı Dergisi, 1 Ekim 1980 tarih, Cilt 2, Sayı 21).
Bir güç, demokratikleşme ve darbe yaygaralarıyla Türk milletini teslim almaya, Türk devletinin bileğini Amerika ve NATO’ya doğru bükmeye çalışıyor.
Bu böcek ne, bu NATO ne!
Erdoğan’ın kafası karışık, vaziyeti çelişkili, ürkütülmüş gibi…
TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komsiyonu, gölge ordu olarak adlandırılan Galdio ve derin devlet örgütlenmelerinin, CIA bünyesinde ve NATO denetiminde olduğunu söylüyor (TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komsiyonu Raporu, c. 1, s 697-698; c. 2, s. 741)
Bir taraftan TBMM bu raporu açıklıyor, aynı günlerde ise Erdoğan, NATO’yu Suriye bahanesiyle adeta ülkemize davet ederek “Türkiye aynı zamanda NATO toprağıdır” diye Cumhuriyet tarihinde görülmemiş şekliyle deklare ediyor.
Bu arada evini altındaki, ofisindeki, etrafındaki “böcekler”den yakınıyor. Yıldırılmış, ürkütülmüş gibi “hiç ülke derin devleti temizleyemez” diyor.
Emniyet güçleri elinin altında, istihbarat kendisine bağlı, ordu kendi emrinde… Şayet Erdoğan, etrafını saran “böcekçi”leri bulamıyor ve bundan yakınıyorsa, zırnık yetkisi ve altyapısı olmayan Türk milleti ne yapsın?! Türk milletine, “ey millet artık teslim ol” mu demek isteniyor?! Yoooo…
Türk milletini bilen bilir, tarih de şahittir k, asla teslim olmaz, Hakk’tan gayrı kimseden korkmaz.
Her insan gibi belki Erdoğan yalnız kalmış, ürkmüş, korkmuş, yılmış olabilir; ama sırtını dayayacağı adres ne ABD, ne NATO ne de onların Türkiye’deki F tipi uzantılarıdır.
Erdoğan da dahil olmak üzere fert ve millet olarak hepmizin, korktuklarımızdan emin olmanın yolu ve adresi; Türk milletine dönmektir, yüce milletimizi tek yürek-tek bilek yapmak için aynen Hacı Betaş Veli gibi Ehl-i Beyt nefesiyle karmaya devam eden ve Milli Ekonomi Modeli ile zengin bir gelecek vadeden BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş’a ve onun sırtını dayadığı Hakk’a dayanmaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019