Mevlana'dan Turgut'a, ondan da Müslim'e bir yazı serüveni...
İnsan yiğitlikte Zaloğlu Rüstem bile olsa, Hamza'dan bile cesur olsa yine de hükmetme konusunda karısının esiridir.
***
Görünüşte su, ateşten üstündür...
Fakat ikisinin arasına bir tencere (sevgi) girdi mi ateş o suyu kaynatır, buharlaştırır, yok eder.
Görünüşte su, nasıl ateşten üstünse, sen de kadından üstünsün; Fakat hakikatte ona mağlupsun, onu istemektesin.
***
Günlerden bir gün, köylerden birinde, adamın birinin eşeği, kuyunun birine düşmüş. Niye düşer, nasıl düşer sormayın. Eşek bu, düşmüş işte. Belki kör bir kuyuydu, ağzı tahtayla kapatılmıştı belki, üzerine de toprak dökülmüştü. Zamanla tahta çürüdü, zayıfladı, toprakta biten otları yemek isteyen eşeğin ağırlığını çekemedi ve güm! Güm değilse de paldır küldür eşeği yuttu kuyu. Hayvancık saatlerce acı içinde kıvrandı, bağırdı kendi dilinde. Ayıptır söylemesi, anırdı yani. Sesini duyan sahibi gelip baktı ki vaziyet kötü. Zavallı eşeği kuyunun dibinde melül mahzun bakınıyor. Üstelik yaralanmış. Karşılaştığı bu durumda kendini eşeği kadar zavallı hisseden adamcağız köylüleri yardıma çağırdı. Ne yapsak, ne etsek, nasıl çıkarsak soruları havada kaldı.
Sonunda karar verildi ki kurtarmak için çalışmaya değmez. Tek çare, kuyuyu toprakla örtmek. Ellerine aldıkları küreklerle etraftan kuyunun içine toprak attılar. Zavallı hayvan, üzerine gelen toprakları, her seferinde silkinerek dibe döktü. Ayaklarının altına aldığı toprak sayesinde her an biraz daha yükseldi ve sonunda yukarıya kadar çıkmış oldu. Köylüler ağzı açık bakakaldı.
- Hayat, bazen bizim de üzerimize abanır. Toz toprakla örtmeye çalışanlar çok olur. Bunlarla başetmenin tek yolu, yakınıp sızlanmak değil, düşünüp silkinmek ve kurtulmak, aydınlığa adım atmaktır.
Kör kuyuda olsak bile
***
Bir laboratuarda deney yapılıyor. İçinde bir büyük ve çokça küçük balığın olduğu kocaman bir akvaryum konuyor. Haliyle, büyük olan acıktıkça küçükleri yiyor...
Daha sonra akvaryumun ortasına dikey bir cam yerleştiriliyor. Böylece akvaryum ikiye ayrılıyor. Büyük balık bir tarafa, küçük balıklar da diğer tarafa yerleştiriliyor. Büyük balık cam bölmeyi geçmek ve küçük balıkları yemek için defalarca deneme yapıyor.
Bu durum tam 28 saat boyunca sürüyor. 28 saatin sonunda büyük balık artık diğer tarafa geçmek için mücadele etmeyi bırakıyor. Deneyin sonunda cam bölme kaldırılıyor. O da ne!!!
Büyük balık küçükleri yemek için hiçbir hamle yapmıyor. Saatler geçtiği halde onları yemediği görülüyor. Buna psikolojide "Öğrenilmiş Güçsüzlük" deniyor. İstatistiklere göre bir çocuk ergenlik yaşına gelinceye kadar ortalama 148.000 defa anne babasının, "yapma; elleme, dokunma," gibi sözlerini duyuyormuş. Böyle olunca da çocukta büyüyünce "yapamama", "edememe" özellikleri gelişiyor ve özgüvenini yitiriyormuş.
Turgut'un Mevlana kotarması burada bitiyor.
Bu son bölüm bana Süleyman Demirel'in altı gidip yedi gelişini hatırlatmadı değil. Önce bir komünizm belası üretildi. Sonra millete "aman ha" dedirtildi. Demirel kürsüden bağırıyor avazı çıktığı kadar: "Gomonizmin gemesini istoyğuz mu?"
Biçare küçük balıklar:
-Nayiiiir!
Demirel:
-Tagılın beşümeee!
Bu masal tam otuz yıl sürdü.
Sonra cam bölmeyi, koyanlar kaldırdı. Komünizm derdi bitti, yerini ateizm aldı. Aslında en büyük ateizm komünizm. Komünizmin en hareketli yıllarında ateizmden söz eden yoktu. Onun sayesinde belli bir yolu katedenler, son vuruşu ateizm yalanıyla yapmayı hedefiliyor.
Çünkü komünizm de ateizm gibi, kilise kaynaklıdır da ondan.
İlk ateistin Vannini isimli bir kardinalin olması sizce tesadüf mü?
Tesadüf püf püf püf.
Beyin bölgeniz olmuş küf.
Amma da sıktınız ha üffff!
İnsan yiğitlikte Zaloğlu Rüstem bile olsa, Hamza'dan bile cesur olsa yine de hükmetme konusunda karısının esiridir.
***
Görünüşte su, ateşten üstündür...
Fakat ikisinin arasına bir tencere (sevgi) girdi mi ateş o suyu kaynatır, buharlaştırır, yok eder.
Görünüşte su, nasıl ateşten üstünse, sen de kadından üstünsün; Fakat hakikatte ona mağlupsun, onu istemektesin.
***
Günlerden bir gün, köylerden birinde, adamın birinin eşeği, kuyunun birine düşmüş. Niye düşer, nasıl düşer sormayın. Eşek bu, düşmüş işte. Belki kör bir kuyuydu, ağzı tahtayla kapatılmıştı belki, üzerine de toprak dökülmüştü. Zamanla tahta çürüdü, zayıfladı, toprakta biten otları yemek isteyen eşeğin ağırlığını çekemedi ve güm! Güm değilse de paldır küldür eşeği yuttu kuyu. Hayvancık saatlerce acı içinde kıvrandı, bağırdı kendi dilinde. Ayıptır söylemesi, anırdı yani. Sesini duyan sahibi gelip baktı ki vaziyet kötü. Zavallı eşeği kuyunun dibinde melül mahzun bakınıyor. Üstelik yaralanmış. Karşılaştığı bu durumda kendini eşeği kadar zavallı hisseden adamcağız köylüleri yardıma çağırdı. Ne yapsak, ne etsek, nasıl çıkarsak soruları havada kaldı.
Sonunda karar verildi ki kurtarmak için çalışmaya değmez. Tek çare, kuyuyu toprakla örtmek. Ellerine aldıkları küreklerle etraftan kuyunun içine toprak attılar. Zavallı hayvan, üzerine gelen toprakları, her seferinde silkinerek dibe döktü. Ayaklarının altına aldığı toprak sayesinde her an biraz daha yükseldi ve sonunda yukarıya kadar çıkmış oldu. Köylüler ağzı açık bakakaldı.
- Hayat, bazen bizim de üzerimize abanır. Toz toprakla örtmeye çalışanlar çok olur. Bunlarla başetmenin tek yolu, yakınıp sızlanmak değil, düşünüp silkinmek ve kurtulmak, aydınlığa adım atmaktır.
Kör kuyuda olsak bile
***
Bir laboratuarda deney yapılıyor. İçinde bir büyük ve çokça küçük balığın olduğu kocaman bir akvaryum konuyor. Haliyle, büyük olan acıktıkça küçükleri yiyor...
Daha sonra akvaryumun ortasına dikey bir cam yerleştiriliyor. Böylece akvaryum ikiye ayrılıyor. Büyük balık bir tarafa, küçük balıklar da diğer tarafa yerleştiriliyor. Büyük balık cam bölmeyi geçmek ve küçük balıkları yemek için defalarca deneme yapıyor.
Bu durum tam 28 saat boyunca sürüyor. 28 saatin sonunda büyük balık artık diğer tarafa geçmek için mücadele etmeyi bırakıyor. Deneyin sonunda cam bölme kaldırılıyor. O da ne!!!
Büyük balık küçükleri yemek için hiçbir hamle yapmıyor. Saatler geçtiği halde onları yemediği görülüyor. Buna psikolojide "Öğrenilmiş Güçsüzlük" deniyor. İstatistiklere göre bir çocuk ergenlik yaşına gelinceye kadar ortalama 148.000 defa anne babasının, "yapma; elleme, dokunma," gibi sözlerini duyuyormuş. Böyle olunca da çocukta büyüyünce "yapamama", "edememe" özellikleri gelişiyor ve özgüvenini yitiriyormuş.
Turgut'un Mevlana kotarması burada bitiyor.
Bu son bölüm bana Süleyman Demirel'in altı gidip yedi gelişini hatırlatmadı değil. Önce bir komünizm belası üretildi. Sonra millete "aman ha" dedirtildi. Demirel kürsüden bağırıyor avazı çıktığı kadar: "Gomonizmin gemesini istoyğuz mu?"
Biçare küçük balıklar:
-Nayiiiir!
Demirel:
-Tagılın beşümeee!
Bu masal tam otuz yıl sürdü.
Sonra cam bölmeyi, koyanlar kaldırdı. Komünizm derdi bitti, yerini ateizm aldı. Aslında en büyük ateizm komünizm. Komünizmin en hareketli yıllarında ateizmden söz eden yoktu. Onun sayesinde belli bir yolu katedenler, son vuruşu ateizm yalanıyla yapmayı hedefiliyor.
Çünkü komünizm de ateizm gibi, kilise kaynaklıdır da ondan.
İlk ateistin Vannini isimli bir kardinalin olması sizce tesadüf mü?
Tesadüf püf püf püf.
Beyin bölgeniz olmuş küf.
Amma da sıktınız ha üffff!
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Hz. Muhammed'den (saa) kim niye rahatsız olur? / 17.03.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024