Dünkü yazımızda toplum olarak sürüklendiğimiz yalnızlığın boyutları üzerine tespitlerde bulunmuştuk. Yazımızın sonunda ise bu hale gelişimizin en temel sebeplerinin kendi değerlerimizden vazgeçmek ve ithal kültür anlayışı olduğunu belirtmiştik. Ve şöyle tamamlamıştık yazımızı:"Batının benmerkezci, kapitalist, vahşi yalnızlığını da ithal ettik maalesef. Sonuç?Sonuç ortada. Artık biz de yalnızlığa sürükleniyoruz. Belki de pek çoğumuz bu batağın içinde.'Ah nerede o eski günler'le başlayan cümlenin tam yeri aslında. Fakat yazımızı daha fazla uzatmanın da alemi yok. Onu da nasipse yarına bırakalım".Evet yazımızı böyle tamamlamıştık.Şimdi verdiğimiz sözü tutalım ve 'o eski günler'e bir uzanalım.Yalnız burada bir hatırlatma yapmamız gerekiyor sanırım. Eski günlerden bahsetmek, beraberinde bazı riskleri de getiriyor. Bazı saplantılı insanların 'gerici' yaftalamasına muhatap olabiliriz. Ya da nostalji peşinde olduğumuz düşünülebilir. Ayrıca 'hatıralarda yaşamakla' da eleştirilebiliriz. Hemen belirtelim ki niyetimiz, nostalji rüzgarı estirmek, hatıralarda yaşamak değil. Şunu çok iyi biliyoruz ki; hatıralarda yaşamak, bir yönüyle mevcut halden ve gelecekten ümitsizliği de içinde barındırır. Bu yönüyle tehlikeli bir haldir. Bunun farkındayız. Bizim eski günlere uzanmamızın sebebi; orada kendi benliğimizi bulmaktan ibarettir. Çünkü bin yıllardır tarih sahnesinde olan ve etkin bir görünüm arzeden bir milletin mensubu olarak; bazı zaman dilimlerinde gösterdiğimiz büyüklüğün temellerini yeniden keşfetmek durumundayız. Orada çok önemli argümanlar gizli çünkü.Neyse, maksadımız anlaşıldı sanırım.Madem yalnızlaşma, kendimize ve değerlerimize yabancılaşma gibi çok önemli bir sorunla boğuşuyoruz, o zaman geçmişte, bahsettiğimiz 'o eski günlerde' bunun tersini bize gösterecek örnekleri gözler önüne sermemiz gerekiyor.Geçen gün gazetemizin değerli yazarlarından Yusuf Kırtorun'la Boğaz'ın en güzel köşelerinden olan Beykoz'da hem yürüyor, hem de sohbet ediyorduk. Konumuz yalnızlaşmaydı.Yolumuz Beykoz'un simgelerinden Onçeşmeler'e düştü. O güzelim çeşmenin serin sularından içtik. Şöyle bir kendimize geldik.Ben dedim ki: "Şu çeşme en az üç asırdır -belki de daha fazla- dimdik ayakta ve suları kesilmeden akıyor. Kimbilir kaç insan bu sudan istifade etti. Ayrıca çeşmenin sanatsal değeri de cabası. Hem göze, hem bedene, hem de ruha hitap eden muhteşem bir eser. Ve bunların sayısı o kadar çok ki. Geçmişte insanları bunları yapmaya iten güç; paylaşma arzusu, başkalarına faydalı olma güdüsü. Çünkü başkalarına faydalı olan insanı makbul kabul eden dinimiz hayatın merkezinde. Ve medeniyeti de bu çerçevede oluşturmuşlar.Peki günümüzde ne var? Tam tersi. Dağdan, ormandan kaynayıp çağıldayan suyu pet şişelere doldurup rant elde etme güdüsü. Menfaat, para, daha çok kazanma. İşte fark bu."Bu ifadelerimizden sanayiye, üretime, ekonomik ilerlemeye karşı olduğumuz anlaşılmasın.Toplumsal çözülme bütün sahalarda karşımıza çıkıyor. Bu global bir problemdir. Hepimizin sorunudur. O açıdan geldiğimiz noktayı belirleme noktasında bu örneklerin sayısı oldukça çoğaltılabilir.Zaman içinde bunları yapacağız. Sizi zaman zaman eskilere götüreceğiz. Bu gidişlerde çok önemli şeyler göreceğiz. Bizi biz yapan değerleri, gücümüzü aldığımız unsurları ve zamanında tüm dünyaya hükmettiğimiz günlerin arka planını görmemizi sağlayan gidişler olacak bunlar.Geleceği şekillendirmekle mükellef olduğumuzu unutmayalım. Geçmişte bu görevi en liyakatli bir şekilde icra edişimiz, bu sorumluluğu yine bize yüklemektedir. Komplekslerden kurtulmak bunun en önemli adımı olacaktır.Detayları yakalamak adına zaman tünelindeki yolculuğumuzu sürdüreceğiz.
Okan Egesel / diğer yazıları
- Hz. İnsan’a… / 20.04.2020
- Koronavirüsten önce, koronavirüsten sonra... / 28.03.2020
- ‘Ben Ali’yim’ / 25.06.2019
- Atatürk keramet sahibi bir veliydi / 10.04.2019
- Çok şükür psikolojimiz yetmiyor! / 13.03.2019
- O günler geliyor, görüyorum / 22.02.2019
- Evet, bu seçim beka seçimidir / 06.02.2019
- Kumpasın arkasındakileri açıklıyorum / 11.01.2019
- Mustafa Kemal’in uçaklarına ne oldu? / 05.01.2019
- Yunan’ın galip gelmesini isteyen hainler / 26.12.2018
- Koronavirüsten önce, koronavirüsten sonra... / 28.03.2020
- ‘Ben Ali’yim’ / 25.06.2019
- Atatürk keramet sahibi bir veliydi / 10.04.2019
- Çok şükür psikolojimiz yetmiyor! / 13.03.2019
- O günler geliyor, görüyorum / 22.02.2019
- Evet, bu seçim beka seçimidir / 06.02.2019
- Kumpasın arkasındakileri açıklıyorum / 11.01.2019
- Mustafa Kemal’in uçaklarına ne oldu? / 05.01.2019
- Yunan’ın galip gelmesini isteyen hainler / 26.12.2018