Eski oyunun yeni sahnesi

İngiliz Sömürgeler Bakanlığı'na mensup ajanlar, hoca kisvesi altında İslâm ülkelerinde yıllarca icra-i faaliyette bulundular. En büyük hedeflerinden biri, Sünni-Şii çatışması çıkarmaktı. Fakat buna muvaffak olamadılar. Ajanların, konu ile ilgili itirafları, tarihi belgelerde mevcut. Aradan asırlar geçmiş olmasına rağmen, bu şer plân hâlâ gündemde. İngilizlerin mirasçısı ABD, aynı amacı gerçekleştirmek için Türkiye ile İran'ı savaştırmak istemiş ve bu uğurda her türlü hile, desise ve entrikaya başvurmuştur.Şimdi ABD, aynı oyunu Irak üzerinden sahneye koymaya çalışıyor. Bu maksatla Irak'taki Sünnileri dışladı, Şiileri öne geçirdi. Bununla da kalmıyor. Şii önderlere suikastlar düzenliyor,  Şiilerin camilerini bombalıyor, suçu Sünnilerin üstüne atıyor. Velhasıl, Irak'ta Sünni- Şii çatışması çıkarmak ve bunu İslâm alemine yaymak için elinden ne geliyorsa yapıyor.Yeni Şafak Gazetesi'nden kovulan Suriyeli gazeteci Hüsnü Mahalli, ODTÜ Mezunları Derneği'nin düzenlediği "Büyük Ortadoğu Projesi (BOB)" adlı programda şöyle dedi: "ABD İran'la el altından flörte başladı. Irak'ta yönetime onları taşıdı.Böylece Şii azınlığı olan ülkelere de sopa gösteriyor. Dünya Bankası'nın başına Paul Wolfovitz'in getirilmesi de boşuna değil. Sopayla terbiye edemediklerini parayla edecekler".Gerçekten, ABD ile İran arasında sıcak mesajlar gidip geliyor. İran Dışişleri Bakanı Kemal Harazi, Irak yönetimini ziyaret ediyor, önde gelen Şii isimlerle toplantılar yapıyor. Harazi, Washington'un iddia ettiği gibi direnişçileri desteklemediklerini söylüyor ve ilave ediyor: "Eğer destekleseydik, Irak'ta durum çok daha kötü olurdu". Ardından, İran'da 17 Haziran'da yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olan eski Cumhurbaşkanı Haşimi Rafsancani, ABD ile ilişkileri düzeltmek istediklerini, ancak 25 yıllık husumeti ortadan kaldırmak için ilk adımı ABD'nin atması gerektiğini söylüyor.Görülen o ki, eski oyun, yeni taktiklerle, yeni tuzaklarla bir kere daha oynanacaktır. İçimizden bazı bilim adamları, ABD'nin bu oyununu, yeni fark etmişler. Hükümeti uyarıyorlar. ABD'yi 'doğal müttefik' kabul eden Hükümet, bu uyarılara kulak verir mi? Biz, tam aksini yapacağından endişeliyiz. Nitekim, bu konuda pek çok emare ve söylentiler var, fakat Hükümetten tatmin edici bir açıklama yok.Olaylar ortaya çıktıktan sonra, onları görmek ve doğru okumak elbette bir marifettir. Zira bunu bile yapamayanlar var. Ama, daha önemlisi, olacakları olmadan önce görmektir. İşte asıl marifet budur. "Böyle birisini tanıyor musunuz?" diye sorarsanız, vereceğim cevap "evet" olacaktır. Çünkü gerçekten tanıyorum. Yıllardır yazan, konuşan, milletimizi ve yetkilileri uyaran bu kişi BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'tır. Sayın Baş, ABD ile İran arasında kılıçların çekildiği, düşmanlığın had safhaya çıktığı, silah skandallarıyla her iki ülkenin çalkandığı bir dönemde ABD'nin, Türkiye'ye karşı Şii kartını oynayacağını söylüyordu. Yıl 1986. Sayın Baş, Öğüt Dergisi'ne verdiği bir mülakatta şunları söylemişti: "Yetkililerce gözardı edilmemesi  gereken en önemli mesele, İran-Irak anlaşmazlığı üzerine sahneye konulan Amerikan oyunlarıdır".Muhabir soruyor: "Amerika'nın İran'a yaptığı silâh satışını mı kastediyorsunuz?". Sayın Baş cevap veriyor: "Evet... Amerika, İran'a yaptığı silâh satışıyla asıl Türkiye'yi hedefliyor... Halkı Müslüman olan Ortadoğu ülkeleri, Türkiye'yi Ortadoğu'da baş olarak görmek istiyorlar. Bu durum süper güçleri (Sovyetler henüz yıkılmamıştı) tedirgin etmekte, yeni entrikalar üretmeye itmektedir. Yıllardan beri İran'ı bütün dünyaya 'istenmeyen ülke' ilân eden Amerika, şimdi ona silâh satıyor, niçin? Çünkü Amerika, İran'ı Türkiye'ye karşı alternatif olarak güçlendirmek istiyor. İran güçlesin ve Ortadoğu'da başa güreşsin. Bu, hiçbir şey ifade etmez. Çünkü İran Şii'dir ve tarih boyunca Şii-Sünni anlaşmazlığı vardır. Ve Şiiler hiçbir zaman Müslümanlara baş olamazlar. Oyun, kavga yeniden gündeme gelecek ve Amerika'nın Ortadoğu'da yıllardan beri uyguladığı politika devam edecektir" (Öğüt Dergisi, yıl 2, sayı 13, Kasım 1986).ABD'nin amacı açık. Ortadoğu'da devlet geleneği olan iki kadim milleti vuruşturmak, güçsüz düşürmek ve İsrail'e yem etmektir. Bu oyun da tutmazsa -ki tutmayacaktır- ABD, Ortadoğu'dan İngilizler gibi çekip gitmek zorunda kalacaktır. "Böyle bir tehlike görmüyorum" diyen varsa, onun sakatlığı gözünde değil, aklındadır.