Ne hazindir ki istikamet sahibi olmayan insanlar hep zikzak halindedir. Dün söylediklerini bugün inkâr ediyor ya da çeşitli mazeretlerle örtbas etmeye çalışıyorlar. Ya da inanç ve yaşantı tarzlarını menfaat üzere kurmuş olan bu zavallılar imkânları ellerinden alınınca tam zıt olabiliyorlar. Elbette inancı ve iradesi zayıf olan, tabiri caizse karakteri tam oturmamış kişilerde görülen bu haller bizleri şaşırtmamaktadır. Herkes yaptığı amellerden sorumludur. Ancak bu zayıf iradeli insanlar, ülkeyi yöneten ya da yönetmeye çalışan kişiler olursa işte durum burada farlılık arz ediyor. Neden? Çünkü milyonlarca insanın sorumluluğu bu insanlar üzerindedir. Aynı gemide bulunan insanların birbirlerine karşı sorumlulukları vardır. Karşı siyasi görüş ya da fikir farklılıkları bu sorumlulukları azletmez. Ülkemizin şu an yaşadığı kaosun müsebbipleri kimledir, neden bu hale geldik biraz buna bakalım. Ülkemiz şu anda hem terör belası ile hem de ekonomik bir çıkmazın içine sürüklenmektedir. Peki, suçlu kimlerdir?Aslında suçlu bellidir. Fakat biz bu suça ortak olanları analiz etmeye çalışalım. 4-5 yıl öncesine kadar sakin, mütevazı bir hayat süren komşumuz Suriye, şu an yaşadığımız duruma en güzel örnektir bence. Çok kullanılan bir tabir vardır: "Men dakka dukka." Yani çalma kapıyı çalarlar kapını. Biraz açmak istersek, nerdeyse ortak kabine kurma noktasına gelen Esad-Erdoğan dostluğu neden bozulmuştur? Bozulan bu dostluk geçerli mazeretlerden dolayı mıdır, yoksa küresel güçler tarafından oynatılmış bir oyun mudur?Aslında bu soruların cevabını burada bulmak mümkündür. Batılıların oyunlarını görmek için âlim olmaya gerek yoktur. Gereken, iman ve milli şuurdur. Elbette kardeş Esad'ı düşman Esed ilan eden bu batılı güçlerdir. Hem Suriye'deki iç karışıklığı çıkaran terör çetelerini destekleyenler, hem de İslam ülkelerinin başında olan taşeron siyasetçilerle birlikte amaçlarına ulaşmaya çalışmaktadırlar. Bizim ülkemizde de aynı senaryolar oynanmaktadır. Nasıl ki Suriye'deki terör çetelerini batılılar destekliyorsa, ülkemiz sınırları içinde terör faaliyeti gösteren PKK'yı da aynı güçler kullanmaktadır.Ülkemiz sınırları içinde eğit-donat adı altında legal bir ülkenin Müslüman askerlerine saldırmak için eğitilen kişiler ne ise, PKK da aynıdır. Maalesef, Türkiye olarak terörist yetiştiriyoruz anlamı çıkmaktadır.Peki, Müslüman kanı dökmek için terörist yetiştirmek, Müslümanım diyen insanların yapacağı iş midir? Ülke olarak işimize gelmediği zaman IŞİD'e terörist dememek ÖSO'yu açık açık desteklemek, bir ülkenin karanlığa gömülmesine müsebbip olmak, elbette bizlere istemediğimiz sonuçları yaşatacaktır. Korkarım ki yakın bir gelecekte "Türkiye yönetimi halkını öldürüyor" deyip PKK'ya açık açık destek vermeye kalkan ülkeler çıkacak, ülkemizin bölünmesine sebep olacaklardır. Böyle bir durumda sorumlu kim olacaktır?Neticede öyle bir irade tarafından yönetiliyoruz ki, dün dediğini bugün inkâr ediyor. Dün sayıp dökenlerin bu insanlarla kolkola olduğunu görmek açmaz ve çıkmazın göstergesidir. Konuyu en son AKP kongresinden sonra zikzak siyasetinin kilit isimlerinden Bülent Arınç'ın birilerini tanrılaştırmaya kadar giden uyarıları ile bitirmek istiyorum. Konunun tamamını anlatmaya satırlar yetmeyeceği gibi gerek de yoktur.
H. İbrahim TALAY / diğer yazıları
- Kısır politika ve milli siyaset / 31.05.2020
- Asıl zavallı kim? / 22.05.2020
- İstikamet / 08.05.2020
- Sahte kahramanlar / 28.04.2020
- Şehr-i emin ve liyakat / 04.02.2019
- Suç, ceza ve adalet / 20.01.2019
- Çözümün adresi belli / 08.05.2018
- Tren gecikmez raydan çıkar / 05.05.2018
- Kul hakkı ve Milli Ekonomi Modeli / 28.04.2018
- Yağmur duası ve Milli Ekonomi Modeli / 27.02.2018
- Asıl zavallı kim? / 22.05.2020
- İstikamet / 08.05.2020
- Sahte kahramanlar / 28.04.2020
- Şehr-i emin ve liyakat / 04.02.2019
- Suç, ceza ve adalet / 20.01.2019
- Çözümün adresi belli / 08.05.2018
- Tren gecikmez raydan çıkar / 05.05.2018
- Kul hakkı ve Milli Ekonomi Modeli / 28.04.2018
- Yağmur duası ve Milli Ekonomi Modeli / 27.02.2018