Birkaç günden beri mortgage sisteminin problemlerinden bahsediyorum. Yaptığımız uyarılarla, yanlış bir adım atılmaması gerektiği, atıldığı takdirde sonuçta nelerle karşılaşılacağı konusunda üzerimize düşeni yaptığımız kanaatindeyim.Bundan sonra hala yanlış adım atan varsa, o kimselere "Kendi düşen ağlamaz" atasözünü hatırlatmamız gerekecektir.Peki, yıllarca bir eve sahip olmanın hasretiyle yanıp tutuşan vatandaşımız ne yapacak? Hiç ev sahibi olamayacak mı? Ne yapılması gerekiyor?Hatırlarsanız mortgage sistemini değerlendirirken zaman zaman vatandaşın gelirinin sürekli düştüğünü ve faizlerle birlikte evin maliyetinin çok yüksek olduğunu ifade etmiştik. Buna ekonomideki yabancı kontrolü ve kriz riskleri, ülkemizin üzerindeki iç ve dış tehditler eklendiğinde ilginç bir manzara ortaya çıkıyor.Birçok olumsuzdan bir olumlu elde etmek mümkün değil. Olumsuzluklar bir bir ortadan kalkarsa sıhhatli bir netice elde edilir. Temeller çatlamış, yıkılmak üzere, siz üzerine sağlam bina inşa edeceğinizi söylüyorsunuz, mümkün mü?Dilerseniz hep olumsuzu tasvir etmek yerine biraz da çözüme girelim.Çözüm için öncelikle vatandaşın gelirini yükseltmek mecburiyetindeyiz. Vatandaş asli ihtiyaçlarını karşılayabilecek ki, bunun üzerine para ayırabilsin ve taksitlerini düzenli olarak ödeyebilsin.Ayrıca ev maliyetlerinin uygun hale gelmesi gerekmektedir. Bir vatandaş 150 bin YTL'lik bir eve 30 yıllık vade ile toplamda 700 bin YTL, aylık olarak ise bin 943 YTL ödemek zorunda kalacaksa, bu iş pek makul değildir. Sadece ödeyeceği faiz 550 bin YTL tutar ki, bu astarın fiyatı, kumaşınkini geçmiş anlamını taşır. Bir diğer önemli husus ise ekonomik ve siyasi istikrardır. Ekonomimiz yabancıların -özellikle de ülkemiz üzerinde hesabı olan ve dün önümüze Sevr'i koyan, topraklarımızdan şehitler vererek zor kovduğumuz yabancıların- kontrolündeyse ülkemizde kalıcı bir istikrardan bahsetmek mümkün değildir. Suni istikrar tiyatrolarına da asla kanmayın. Verilen siyasi ve ekonomik tavizler neticesinde istikrarımız yabancıların parmak hareketine bağımlı hale gelmiştir.Düğmeye bastıklarında para kaçıyor, ekonomimiz dibe vuruyor; yine bastıklarında ülkemizden bir anda aykırı sesler yükseliveriyor.Böyle gelgitlerin yaşandığı ve kontrolün bizde olmadığı bir arenada, vatandaşın 20 yıl vadeli taksitlerini ödemesi mümkün olabilecek mi? Buna kim garanti verebilir?İşte bu sebeple, vatandaşın alım gücünü arttıracak, ev maliyetlerini en uygun hale getirecek, ekonomik ve siyasi istikrarı sağlayacak bir çözüm gerekmektedir. Görünen o ki bu çözüm sadece ve sadece Bağımsız Türkiye Partisi(BTP) Lideri Prof. Dr. Haydar Baş tarafından sunulmaktadır.Sayın Baş, yerli ve yabancı yüzlerce bilimadamı tarafından takdir edilen ve Nobel'e aday gösterilen modelinde ekonomik ve siyasi bütün problemlerin çözümlerinin parametrelerini ortaya koymuştur. Modeli havada bırakmamış, yeni ortaya koyduğu "Sosyal Devlet-Milli Devlet" kitabıyla da modelin nasıl pratik olarak uygulanacağını satır satır ifade etmiştir.Sayın Baş'ın modelinde ekonominin en temel unsuru olan para, yerli yerine oturmuş; bir amaç değil, ekonominin sıhhatli işlemesini sağlayan bir araç olarak asli görevine kavuşmuştur. Milli kaynakların ve emeğin de devreye girmesiyle ekonomi dışa bağımlı olmayan sıhhatli bir temel üzerine oturtulmuştur.Bu genel değerlendirmeden sonra vatandaşın ev sahibi olma meselesine gelirsek, Milli Ekonomi Modeli'nde,Vatandaşlık maaşı, doğum parası, çocuk parası, annelere emekli maaşı?gibi sosyal devlet projeleri ile vatandaşın alım gücü, ihtiyaçlarını rahatlıkla karşılayabilecek düzeye getirilmektedir;Devlet tarafından temin edilen evler oldukça uygun fiyata arz edilmekte, uzun vadeli verilen krediler sıfır faizle vatandaşa takdim edilmektedir (Yani 150 bin YTL olarak satılan ev, aşağı yukarı 100 bin YTL'ye mal edilmekte, ayrıca 550 bin YTL gibi faiz yükü sıfıra inmektedir. 30 yıl vadeden hesaplarsanız, vatandaşın aylık ödeyeceği rakam 278 YTL'ye gelmektedir. Yukarıdaki sosyal yardımları da alan vatandaşın ev sahibi olmaması mümkün değildir);Tamamen kendi kaynaklarımızla, kendi paramızla ve kendi emeğimizle kalkınma hamlesi yapılacağından, ekonomik bağımsızlığımız gerçekten temin edilmiş olacak, bu da doğal olarak ekonomik ve siyasi istikrarı getirecektir. Bunun anlamı güçlü devlet, güçlü asker ve güçlü millet demektir.İşte bu sebeple diyoruz ki, ev sahibi olmak için BTP'yi ve Prof. Dr. Haydar Baş'ı bekleyin.Fazla beklememek ve daha fazla hayal kırıklığına uğramamak için de lütfen önümüzdeki seçimi iyi değerlendirin.
Murat Çabas / diğer yazıları
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 29.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 27.03.2024
- Seçimde tiyatrolara aldanmayın! / 26.03.2024
- Oylar bölünmezse hizmet gelmez! / 23.03.2024
- Oyları bölün ki, demokrasi açığa çıksın! / 22.03.2024
- 52’ye 48 düzeni Türkiye’ye zarar veriyor / 20.03.2024
- Churchill: Sadece Mustafa Kemal’i hesaba katmamışız / 19.03.2024
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 27.03.2024
- Seçimde tiyatrolara aldanmayın! / 26.03.2024
- Oylar bölünmezse hizmet gelmez! / 23.03.2024
- Oyları bölün ki, demokrasi açığa çıksın! / 22.03.2024
- 52’ye 48 düzeni Türkiye’ye zarar veriyor / 20.03.2024
- Churchill: Sadece Mustafa Kemal’i hesaba katmamışız / 19.03.2024
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024