Fazilet'in kapatılma ihtimali karşısında Ecevit'in dün söylediği söz ve sergilediği yaklaşım, koalisyon hükümetinin içinde bulunduğu ruh halini ve paniği çok güzel aksettiriyor.
Ecevit kısaca dedi ki; "Anayasa Mahkemesi'nde görüşülen Fazilet davası ertelense iyi olur. Erken seçim bu ülke için felâkettir."
Ecevit'in Göteborg AB Zirvesi'nde sergilediği kararsız tavırlar ve her fırsatta Dışişleri Bakanı Cem'in yardımlarına ihtiyaç gösteren ve artık gizlenemeyen rahatsızlığı kameralar aracılığı ile Türkiye'ye yansıdı.
Önce şu iki soruya cevap arayalım; 1. Türkiye Ecevit'e mecbur mudur? 2. Türkiye 57'inci hükümete mecbur mudur?
Katiyen değil... Türkiye Ecevit'in artık rölantide çalışmaya başlayan ufkunun sınırlarına sığmayan; bırakınız Ecevit'in ufkunu, kendi kabına sığmayan bir cevvaliyete sahiptir. Ecevit ve onun damgasını vurduğu bu hükümet modeli Türkiye'ye köstek olmaktadır.
Ecevit tez zamanda evine çekilip Rabindranath Tagore tercümeleri veya ne bileyim Sanskritçe ile uğraşabilir fakat Türkiye'nin problemleri ile asla...
Peki Devlet Bahçeli emaneti devralmaya hazır mıdır?
Biz 18 Nisan seçimlerinin ertesinde MHP iki yol önermiştik; 1. Muhalefette kalmak, 2. Hükümeti bizzat kurmak.
MHP itibar etmedi, stajı tercih etti.
Peki şimdi stajın başarı ile sonuçlandığına mı inanmaktadırlar ki transfer piyasasını açmışlardır?
Hayır MHP iki senelik iktidarın tabanlarını süratle kemirdiğini görmüştür ve onun için bir çıkış yolu aramaktadır.
MHP koalisyonu bozar mı? Dışarıdan bir etki olmazsa çok zor. Dışarıdan etki ise gene iki türlü düşünülebilir. 1. Ecevit'in (Aslında Rahşan Ecevit'in) "Ben artık yoruldum" deyip çekilmesi, 2. Fazilet'in kapatılması veya kapatılmayıp da doğacak siyasi depremde parçalanmasının yaratacağı artçı depremlerle yeni şekillenmelerin doğması.
Derin Devlet faktörünü bir kenara bırakın, fakat kamuoyu MHP iktidarına, iki yıldır sergilediği performansı nazarı dikkate alınırsa ancak geçici bir süre, seçime kadar vize verebilir.
MHP'nin de telaşı işte bu yüzdendir.
Erken seçim... Ecevit, Fazilet'in kapatılması meselesine sadece demokratik endişeler yüzünden itiraz etmiyor. Önce artık alışageldiği yargının işine müdahale ediyor, sonra kapatılmanın ülkeyi seçime götüreceği endişesini taşıyor.
Seçim 57'inci hükümetin kâbusudur. Çünkü ülkeyi perişan etmiştir.
Fakat tam bu noktada ben, diğer bütün demokratik ülkelerde siyasi bunalımdan çıkış yolu olarak görülen seçimin bizim ülkemiz için neden felâket olduğunu anlamakta güçlük çekiyorum.
İsrail bile iki ay önce, hem de savaş halinde iken seçim yapmamış mıydı? Batmış mıydı İsrail?
Seçimin felaket olması, idarecilerin kendilerini seçim ekonomisi uygulamak zorunda hissetmelerinin sonucudur.
Seçim ekonomisi uygulamazsınız, olur biter. Fakat zaten bitmiş olan çiftçi, memur,işçi, küçük esnaf ta sizi bitirir. İşte bu kısır döngü 57'inci hükümeti perişan etmektedir.
57'inci hükümet geçen Kasım krizinden beri uzatmaları oynamaktadır. Deniz artık bitmiş kara görünmüştür. Yaklaşmakta olan kâbus, Eylül ayıdır.
Eylül hasat zamanıdır. Ürünler kaldırılacaktır. Çiftçi ürününün para etmediğini, uygulanmakta olan IMF destekli programların kendisini daha da fakirleştirdiğini görecektir. Okullar açılacaktır. Ama kimse masraf yapamayacaktır. Küçük esnafın rahatsızlığı artacaktır.
İşte onun için MHP kendince bir çıkış yolu aramaktadır.
MHP; kamuoyunun ve kendi zihnindeki "Derin Devlet'in", Ecevitsiz bir politik ortamda kendisine ancak geçici bir süre, ülkeyi erken seçime götürecek bir seçim hükümeti için yeşil ışık yakabileceğinin bilincine varmış görünmektedir. Transfer piyasasını açmasının asıl amacı budur.
Bu halde bile MHP'nin önünde iki-üç çıkış yolu vardır: 1. Siyasi Partiler Yasası ve Seçim yasasını değiştirmek. 2. Öcalan'ı asmak. 3. Seçim ekonomisi uygulamamak...
Başarabilirse bu üç hayatî konuda göstereceği radikal kararlılık erken seçimde MHP'ye umulmadık prim sağlayabilir.
Kendisine ancak bu şekilde katlanılacağını bilmelidir MHP...
Ecevit kısaca dedi ki; "Anayasa Mahkemesi'nde görüşülen Fazilet davası ertelense iyi olur. Erken seçim bu ülke için felâkettir."
Ecevit'in Göteborg AB Zirvesi'nde sergilediği kararsız tavırlar ve her fırsatta Dışişleri Bakanı Cem'in yardımlarına ihtiyaç gösteren ve artık gizlenemeyen rahatsızlığı kameralar aracılığı ile Türkiye'ye yansıdı.
Önce şu iki soruya cevap arayalım; 1. Türkiye Ecevit'e mecbur mudur? 2. Türkiye 57'inci hükümete mecbur mudur?
Katiyen değil... Türkiye Ecevit'in artık rölantide çalışmaya başlayan ufkunun sınırlarına sığmayan; bırakınız Ecevit'in ufkunu, kendi kabına sığmayan bir cevvaliyete sahiptir. Ecevit ve onun damgasını vurduğu bu hükümet modeli Türkiye'ye köstek olmaktadır.
Ecevit tez zamanda evine çekilip Rabindranath Tagore tercümeleri veya ne bileyim Sanskritçe ile uğraşabilir fakat Türkiye'nin problemleri ile asla...
Peki Devlet Bahçeli emaneti devralmaya hazır mıdır?
Biz 18 Nisan seçimlerinin ertesinde MHP iki yol önermiştik; 1. Muhalefette kalmak, 2. Hükümeti bizzat kurmak.
MHP itibar etmedi, stajı tercih etti.
Peki şimdi stajın başarı ile sonuçlandığına mı inanmaktadırlar ki transfer piyasasını açmışlardır?
Hayır MHP iki senelik iktidarın tabanlarını süratle kemirdiğini görmüştür ve onun için bir çıkış yolu aramaktadır.
MHP koalisyonu bozar mı? Dışarıdan bir etki olmazsa çok zor. Dışarıdan etki ise gene iki türlü düşünülebilir. 1. Ecevit'in (Aslında Rahşan Ecevit'in) "Ben artık yoruldum" deyip çekilmesi, 2. Fazilet'in kapatılması veya kapatılmayıp da doğacak siyasi depremde parçalanmasının yaratacağı artçı depremlerle yeni şekillenmelerin doğması.
Derin Devlet faktörünü bir kenara bırakın, fakat kamuoyu MHP iktidarına, iki yıldır sergilediği performansı nazarı dikkate alınırsa ancak geçici bir süre, seçime kadar vize verebilir.
MHP'nin de telaşı işte bu yüzdendir.
Erken seçim... Ecevit, Fazilet'in kapatılması meselesine sadece demokratik endişeler yüzünden itiraz etmiyor. Önce artık alışageldiği yargının işine müdahale ediyor, sonra kapatılmanın ülkeyi seçime götüreceği endişesini taşıyor.
Seçim 57'inci hükümetin kâbusudur. Çünkü ülkeyi perişan etmiştir.
Fakat tam bu noktada ben, diğer bütün demokratik ülkelerde siyasi bunalımdan çıkış yolu olarak görülen seçimin bizim ülkemiz için neden felâket olduğunu anlamakta güçlük çekiyorum.
İsrail bile iki ay önce, hem de savaş halinde iken seçim yapmamış mıydı? Batmış mıydı İsrail?
Seçimin felaket olması, idarecilerin kendilerini seçim ekonomisi uygulamak zorunda hissetmelerinin sonucudur.
Seçim ekonomisi uygulamazsınız, olur biter. Fakat zaten bitmiş olan çiftçi, memur,işçi, küçük esnaf ta sizi bitirir. İşte bu kısır döngü 57'inci hükümeti perişan etmektedir.
57'inci hükümet geçen Kasım krizinden beri uzatmaları oynamaktadır. Deniz artık bitmiş kara görünmüştür. Yaklaşmakta olan kâbus, Eylül ayıdır.
Eylül hasat zamanıdır. Ürünler kaldırılacaktır. Çiftçi ürününün para etmediğini, uygulanmakta olan IMF destekli programların kendisini daha da fakirleştirdiğini görecektir. Okullar açılacaktır. Ama kimse masraf yapamayacaktır. Küçük esnafın rahatsızlığı artacaktır.
İşte onun için MHP kendince bir çıkış yolu aramaktadır.
MHP; kamuoyunun ve kendi zihnindeki "Derin Devlet'in", Ecevitsiz bir politik ortamda kendisine ancak geçici bir süre, ülkeyi erken seçime götürecek bir seçim hükümeti için yeşil ışık yakabileceğinin bilincine varmış görünmektedir. Transfer piyasasını açmasının asıl amacı budur.
Bu halde bile MHP'nin önünde iki-üç çıkış yolu vardır: 1. Siyasi Partiler Yasası ve Seçim yasasını değiştirmek. 2. Öcalan'ı asmak. 3. Seçim ekonomisi uygulamamak...
Başarabilirse bu üç hayatî konuda göstereceği radikal kararlılık erken seçimde MHP'ye umulmadık prim sağlayabilir.
Kendisine ancak bu şekilde katlanılacağını bilmelidir MHP...
Hüseyin Mümtaz / diğer yazıları
- Ekonomi, İslam ve Rusya / 01.04.2006
- Küresel aktörler, bölgesel piyonlar / 20.12.2005
- 'Namkör' kedi / 16.07.2002
- Cılkı çıkan siyaset / 15.07.2002
- İsmail Cem'in sakladıkları / 14.07.2002
- Cem fotoğrafları / 13.07.2002
- Vitesten atan siyaset / 12.07.2002
- Freni patlayan siyaset / 11.07.2002
- "Nankör kedi" / 10.07.2002
- "Bindir bir alamete" politikası / 09.07.2002
- Küresel aktörler, bölgesel piyonlar / 20.12.2005
- 'Namkör' kedi / 16.07.2002
- Cılkı çıkan siyaset / 15.07.2002
- İsmail Cem'in sakladıkları / 14.07.2002
- Cem fotoğrafları / 13.07.2002
- Vitesten atan siyaset / 12.07.2002
- Freni patlayan siyaset / 11.07.2002
- "Nankör kedi" / 10.07.2002
- "Bindir bir alamete" politikası / 09.07.2002