IMF politikalarını uygulayan ülkelerde, hep böyle olur. Döner dolaşır, sonunda fatura yine halka kesilir. Vurgunu vuran kaçar gider. AKP iktidarında da, durum aynı şekilde tecelli etti. Böyle olacağı tecrübe ile sabitti. Ancak AKP'liler, buna inanmak istemiyorlardı. Onlar, IMF'nin bir dediğini iki etmedikleri halde, seleflerinden farklı bir sonuç alabileceklerini ümit ediyorlardı. Ama olmadı, olmazdı da. Çünkü IMF politikları, hem ülkemizde, hem de başka ülkelerde çok kere denenmiş ve sonuç hiç değişmemiştir. Bu politikalar, bazı ekonomik göstergelerde sahte iyileşmeler ortaya çıkarabilir. Bunlar geçicidir, asla kalıcı olmazlar. Onlara aldanmamak, ekonominin esasına ve özüne bakmak gerekir. Maalesef, AKP hükümeti, bunu yapmadı. O, sahte iyiliklere güvendi, övündü. AKP'liler, "enflasyonu düşürdük, döviz kurunu sabit tuttuk, fert başına düşen milli geliri arttırdık, borç stoğunun GSMH'ya oranını azalttık" diyerek, tabiri caizse, hava attılar. Halbuki bu göstergeler sahte idi ve ufak bir dalgalanmayla hepsi birden değişti. Şimdi, "enflasyonu düşürdük, düşüyoruz" diyebilirler mi? Faiz oranları yüzde 1.75 oranında arttırıldı. Haliyle bu, maliyetlere yansıyacak ve maliyet enflasyonuna sebep olacaktır. Zaten ülkemizde yıllardır talep enflasyonu değil, maliyet enflasyonu vardır. BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, bunu anlata anlata dilinde tüy bitti. Diğer göstergelerde de durum aynı. Mesela, fert başına düşen milli gelir azaldı, borçlar arttı. Çünkü, paramız yüzde 20 oranında değer kaybetti. Hükümet, istediği kadar "dalgalı kur rejiminde devalüasyon olmaz, dalgalanma olur" desin dursun. Gerçek değişmez. Bir başka deyişle, AKP hükümetinin "iyi" dediği göstergeler, yerle bir oldu.Merkez Bankası Başkanı, iş olup bittikten sonra tedbir alıyor. Ne yapıyor? Kaçan parayı tutmak için faiz oranlarını yükseltiyor. FED Başkanı Bernanke, "biz 8-9 ay sonra meydana gelecek olayları önlemek için bugünden tedbir alırız" diyor. İşte, tedbir ona derler. Bizim Merkez Bankası Başkanının yaptığı, düğün geçtikten sonra kına yakmaya benziyor. Diyelim ki, faizleri arttırarak sıcak parayı tuttuk, hatta daha çok gelmesini sağladık, sonuç ne olacak? Bu, kaçınılmaz faciayı ertelemekten ve büyütmekten başka bir işe yarar mı? Nitekim Devlet Bakanı Ali Babacan, bu yönde konuşarak, halka umut vermeye çalışıyor. Diyor ki: "Dünya devleri Türkiye'de... Dünyanın her yerinden akın akın Türkiye'ye yatırımcı geliyor, inceliyorlar, soruyorlar. Bazen randevu konusunda bile güçlükler çektiğimiz oluyor". Bu politikayı sürdürmek, "benden sonrası tufan" anlamına gelmiyor mu? Hani, AKP ülkeyi kurtarmaya talipti. Böyle kurtuluş düşman başına. Gerçekten kurtuluş aranıyorsa, BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'a kulak vermek şarttır. Hükümet, faiz oranlarını arttırarak ekonomiyi düzeltmeye çalışıyor. Prof. Dr. Haydar Baş ise, "Milli Ekonomi Modeli" kitabında, tam tersini şöyle ifade ediyor: "Faiz, ekonomilerin dengesini bozan ve sermayenin belli ellerde tekelleşmesine yol açmak sureti ile sosyal adaletin gerçekleşmesine mani olan bir yaradır. Ayrıca günümüzde ortaya çıkan resesyon, stagflasyon, deflesyon, enflasyon, işsizlik gibi bir çok hastalığın ana kaynağı yine faizdir" (s.199). Bu gerçeği, herkes kabul ettiği halde, Sayın Başbakan Erdoğan, aksini düşünüyor ve söylüyor. 13-14 Mayıs 2006 tarihlerinde Endonezya'nın Bali adasında düzenlenen D-8 zirvesinde yaptığı konuşmada, Müslüman ülkelerin liderlerine şu nasihatta bulundu: "Faiz meselesiyle kendimizi sınırlamayalım. Uluslararası kurallara göre oynayalım. Dolayısıyla faizin niteliğinin, ne olacağına bakalım. Faizi yeniden tanımlayalım". Tanımlayalım, Sayın Başbakan, isterseniz sizin iktidarınızda yüksek faizle ülkemize çektiğimiz 25 milyar doların, 65 milyar dolara nasıl çıktığını tanımlayalım, anlatalım. Ondan sonra, eğer yüreğimiz yetiyorsa, halkımızın alınterini yabancılara peşkeş çekmediğimizi ve ülkemizi soydurmadığımızı söyleyelim. Tabii, utanmadan söyleyebilir ve birini inandırabilirsek...
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018