Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın, "Hz. Fâtıma" eserinde Fedek arazisinin bağış olduğu ile ilgili deliller şöyle sıralanıyor:
"Hz. Peygamber (s.a.v.) Medine'ye dönünce, şu ayet nâzil oldu: "Yakınlara, yoksula ve yolda kalmışa hakkını ver. Gereksiz yere de saçıp savurma." (İsra, 26). Peygamber-i Ekrem (s.a.v.), "zevi'l-kurba'nın" (yakınlarının) kimler olduğunu ve haklarının ne olduğunu düşündüğü bir halde Cebrail yeniden nâzil olarak, "Allah-u Teala buyuruyor ki: 'Fedek'i Fâtıma'ya ver' diye arz etti." Hz. Peygamber (s.a.v.) de, Hz. Fâtıma'yı çağırarak, "Allah-u Teala Fedek'i Sana vermemi emretti" diye buyurdular. Bu yüzden o mecliste Fedek'i Fâtıma (a.s.)'a hediye etti. (Peşaver Geceleri, 8. oturum, s. 434).
Ebu Said-i Hudrî'den şöyle nakledilmiştir: "(Ey Habibim! Seninle) yakınlığı olan kişiye hakkını ver, (anlamındaki ayet) nâzil olunca Resûlullah (s.a.v.) Fâtıma'ya (a.s.), 'Fedek Senin olsun' buyurdu." (Keşfü'l-Gumme, c. 2, s. 102).
Atiyye'den; "Yakınlığı olan kişiye hakkını ver, (anlamındaki ayet) inince Resûlullah (s.a.v.) Fâtıma'yı (a.s.) yanına çağırarak Fedek'i O'na bağışladı." (Keşfü'l-Gumme, c. 2, s. 102).
İmam Seccad (a.s.) buyurdu ki: "Resûlullah (s.a.v.) Fedek'i Fâtıma (a.s.)'a ikta etti." (Keşfü'l-Gumme, c. 2, s. 102).
İmam Sâdık (a.s.) şöyle buyurmaktadır: "Yakınlık sahibine hakkını ver, yoksula da… nâzil olunca Peygamber-i Ekrem (s.a.v.), Cebrail'e, 'Yoksulu biliyorum ama yakınlık sahibi kimdir?' diye sordu. 'Akrabalarındır' diye cevap verdi. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.) İmam Hasan, İmam Hüseyin ve Hz. Fâtıma'yı yanına çağırarak, 'Allah-u Teala, Bana hakkınızı vermemi emretmiştir. Bu yüzden Fedek'i size verdim' buyurdu." (Tefsir-i Ayyaşî, c. 2, s. 287).
Ehl-i Beyt âlimlerinden, Ahmed Salebi Allame Meclisi'nin rivayetinde şöyle deniyor: "Resûlullah (s.a.v.) Fedek bölgesini ele geçirdikten sonra Medine'ye girince, Fâtıma (a.s.)'ın yanına gitti ve şöyle dedi: 'Ey Kızım! Allah, Babana Fedek'i ganimet olarak verdi, bu araziyi O'na özgü kıldı. Başka hiçbir Müslüman için değil, sadece O'na bu arazi üzerinde dilediği gibi tasarrufta bulunma yetkisi verdi. Dolayısıyla bu arazi ile ilgili olarak dilediğimi yapabilirim. Annen Hatice'nin Babanın üzerinde mehir borcu vardı. Bu mehir karşılığında Fedek'i Sana veriyorum. Sana ve Senden sonra da Senin çocuklarına bağışlıyorum bu araziyi.' Peygamberimiz (s.a.v.) bu sözleri söyledikten sonra bir deri parçasının getirilmesini, ardından da Ali b. Ebi Tâlib'in çağrılmasını istedi. Hz. Ali'ye dedi ki: Yaz. Fedek Resûlullah'ın (s.a.v.) Fâtıma'ya bağışıdır. Buna Ali b. Ebi Tâlib, Resûlullah'ın (s.a.v.) azatlısı ve Ümmü Eymen şahittir." (Bihârü'l-Envâr, 17/378).
Bu konuda Ehl-i Beyt âlimlerinin yanında Ehl-i Sünnet âlimlerinin eserlerinde de Fedek'in Hz. Fâtıma'ya hediye edildiği yer almaktadır: Celaluddin Suyûtî, Ebu Said el-Hudrî'nin şöyle dediğini belirtir: "Akraban olan kimseye hakkını ver… ayeti nâzil olunca, Hz. Resûlullah (s.a.v.) Fâtıma (a.s.)'ı çağırdı ve O'na Fedek'i verdi." (Durrü'l-Mensur, c. 4, s.177).
Ebu Said Hudrî'den şöyle rivayet etmişlerdir: "Bu ayet (ve âti ze'l-kurba hakkahu) nâzil olunca, Peygamber-i Ekrem (s.a.v.), Fedek'i Fâtıma (a.s.)'a hediye etti." (İbn-i Ebi'l-Hadid, Nehcü'l-Belağa Şerhi, c. 4). (devam edecek…)