Müslümanların en büyük sorunlarından biri fikir üretememektir. İslâm dünyasında, Tanzimat'tan beri fikir üretme konusunda tam bir kısırlık hali yaşanmaktadır. Müslümanlar, Batılıların sadece ürettikleri malların değil, ürettikleri fikirlerin de maalesef tüketicisi konumundadırlar. Fikirleri tüketmekle de kalmıyor, o fikirler yüzünden birbirlerini boğazlıyorlar. Ne gariptir ki, Batılılar, Müslümanları demokrasi, insan hakları ve özgürlük kavramlarıyla teslim almış durumdalar. Öyle ki, Müslüman halklar, demokrasi için ayaklanıyor, insan hakları diyerek insanlara zulmediyor, özgürlük naraları atarak köleleşmeye koşuyorlar.Fikir üretmek derken, kastettiğimiz İslâmi fikirdir. Gerçekten de İslâmi anlamda fikir, yorum, tarih ve eylem ortaya koymaya ve birlik oluşturmaya çok muhtacız. Bunu gerçekleştiremediğimiz içindir ki, üretilen her fikirden insanlarımız etkileniyor. Hâlbuki Müslümanlar, iletişim ve ulaşımın bu kadar yaygın olmadığı dönemlerde, tüm dünyayı etkilemeyi başarmışlardı. En bariz örnek, Müslümanların Endülüs'te kurdukları medeniyettir. O medeniyet, Avrupa'yı etkilemiş ve Avrupa'da Rönesans ve Reform hareketlerinin doğmasına sebep olmuştur. Endülüs medeniyetinin etkileri, Avrupa'da hâlâ sürmektedir. Günümüzde fikir üretemeyişimizin asıl nedenini, aydın yetiştirememekte aramalıyız. Evet, gerçekten aydın yetiştiremiyoruz. Aydınların aidiyet duygusu son derece yüksek olduğu için, milletleriyle birlikte anılırlar. Dahası aydınlar, dünyaya milletinin gözüyle bakarlar. Ne yazık ki, İslâm ülkelerinde ve özellikle de ülkemizde, durum tam tersidir. Aydın diye adlandırılan insanlarımız, milletten kopuktur, milletin derdiyle dertlenmezler. Bu aydın tipleri, milletini tanımaz, millet de onları anlamaz. Elbette istisnalar mevcuttur. Ama onlar, bu genel kaideyi bozmamaktadır. Bazıları söylediklerimizi şöyle itiraz edebilirler: Baksanıza, ülkemizin her ilinde üniversite kurulmuş, o kurumlarda görev yapan öğretim üyelerimiz vardır. Onların içerisinden birçokları yurtdışında başarılı olmuş ve ödüller almışlardır. Bunlar doğrudur. Ancak, üniversitelerdeki öğretim üyeleri, aydın değil, alanlarında uzman kişilerdir. Elbette bunların arasından da aydın çıkabilir, nitekim de çıkmaktadır. Ama hepsini aydın sınıfına koymak yanlıştır. Kendi aydınımızı yetiştiremediğimiz, dolayısıyla fikir üretemediğimiz için, ülkemizde gerçek anlamda fikir mücadelesi de yapılmamaktadır. Ekranlarda her akşam seyrettiğimiz ve gazetelerde her gün okuduğumuz tartışmalar, fikir mücadelesi değil, propaganda mücadelesidir. Sakın bunlara aldanmayalım. O kişilere dikkatlice bakınız, kaçta kaçına Türk aydını diyebilirsiniz. Söylediklerine azıcık kulak kabartın, Amerikan ağzıyla konuştuğunu hemen anlarsınız. Wiliam H. McNeill, "Dünya Tarihi" adlı kitabında, "Tanzimat'tan beri Müslümanların dünyaca ünlü bir kişi yetiştiremediğini" söyler. McNeill'in bu tespitinde tek istisna Prof. Dr. Haydar Baş ve onun 'Milli Ekonomi Modeli'dir. Milli Ekonomi Modeli, dünyayı etkiledi. Yapılan 'Uluslararası Milli Ekonomi Kongreleri'nde Batılı bilim adamları bile Milli Ekonomi Modeli'nin yepyeni ve orijinal bir tez olduğunu ifade etmişlerdir. Batılı bilim adamları için bunu söylemek gerçekten çok zordu. Çünkü yıllarca ekonomi bilimi okuyacak ve okutacaksın, sonra da bunları çöpe atan bir tezi kabul edip öveceksin. Batı'da bilim haysiyetine değer veren bilim adamları bunu yapabildi. Onların bunu yaptığı yerde, Türk bilim adamları ve aydınları ne yapmalıydı? "Allah'a şükür, yüzümüzü ağartan birisi içimizden çıktı" diyerek sevinç çığlıkları atmaları gerekmez miydi? "Batılılar taassup ehlidir" derler. Doğrudur, geneli böyledir. Ama ne hazindir ki, Batılılardan daha taassup ehli olanlar, milletimizin içinde ve köşe başlarında mevzilenmişler, dünyanın gördüğü gerçeği milletimizden saklıyorlar.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018