Milli ürünümüz olan fındık, diğer milli ürün ve kurumlar gibi, küresel güçlere kurban edilmektedir. Bunun dışında ileri sürülen görüşlerin hepsi uydurmadır, hepsi aldatmacadır. Bir başka deyişle, AB, IMF, Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü politikalarına bağlı kalarak fındığı kurtarmak imkânsızdır. Bu politikalara devam edilecekse -ki hükümet devam ettirmekte kararlı- fındık üreticilerinin yapacağı tek iş, fındığa ağıt yakmaktır. Niçin böyle söylüyoruz, izah edelim: 8 Mart 2001'de onaylayıp AB'ye sunulan 'Ulusal Program'da, tarım reformu yapılacağı taahhüt edildi. Bu taahhüt gereği, Şeker Yasası ve Tütün Yasası çıkarıldı. Şeker Yasası'nın gerekçesinde şöyle denilmiştir: "AB Helsinki Zirvesi sonrasında kazanılan aday statüsü yanı sıra, Dünya Ticaret Örgütü çerçevesinde taahhütler ve gelişmeler Şeker Rejimi'nin yeniden düzenlenmesini gerekli kılmıştır". Demek ki, Şeker Yasası'nı gerekli kılan Türkiye'nin şartları değil, uluslararası örgütlere verilen taahhütler idi. Tütün için de aynı durum söz konusudur. IMF'ye sunulan 3 Mayıs 2001 tarihli niyet mektubunun 21. maddesinde tütün hakkında şu ifadelere yer verilmiştir: "Tütün sektörü serbestleştirilecek ve tütün destekleme alımları giderek kaldırılacak ve tekel varlıkları da satışa çıkarılacaktır". Bu sözler de kayıtsız şartsız yerine getirildi. Fındığa gelince... Fındık alanlarını daraltmak için, Dünya Bankası'ndan 'Fındığa Alternatif Ürün Projesi' adı altında kredi alındı. Hükümet, fındık alanlarını daraltmak için çalıştı. Fakat muvaffak olamadı. Tarım ve Köyişleri eski bakanı Sami Güçlü, bu projenin yürümediğini, tam aksine fındık alanlarının genişlediğini itiraf etmek zorunda kaldı. Hükümet, Dünya Bankası'ndan fındık alanlarını daraltılmak amacıyla kredi aldığından, Türkiye'nin de katkıda bulunduğu AB fonlarından, AB ülkelerindeki fındık üreticilerine fındık alanlarını genişletmek için teşvik sağlamasına ses çıkarmadı. "Bizde fındık var, siz niçin fındık üretiminin artırılması için teşvik sağlıyorsunuz?" diyemedi. AB yöneticileri, kendi fındık üreticilerine "fındık alanları genişlet, fındık üretimini artır" diye teşvik sağladı, Türkiye'ye de "fındık alanlarını daralt" dayatmasında bulundu. Hükümet, AB'nin söylediklerini harfiyen yerine getirdiği içindir ki, 'Uluslararası Sert Kabuklu Meyveler Konseyi' Başbakan Erdoğan'a, 'Onursal Altın Fındık Ödülü' vermiştir. Peki, küresel güçler, neden işe şekerpancarı, tütün ve fındıktan başladılar? Sebebi şudur: Türkiye, şekerpancarı ve tütünde rekabet gücü yüksekti, fındıkta ise hâlâ liderdir. Küresel güçler, bunun değişmesini, Türkiye'nin hiçbir alanda söz sahibi olmamasını istiyorlar. İşte, fındıkta yaşananlar, bu politikaların bir sonucudur. Bugün söylendiği gibi, fındıkta arz fazlalığı varsa, bu, sadece Türkiye'nin sorunu değil, tüm fındık üreten ülkelerin sorunudur. Halbuki, fındık üreten diğer ülkelerin hepsi, fındık üretimini artırma peşinde. Kaldı ki, ihracat fiyatını düşürmemek için, arz fazlalığını eritmenin pekçok yolu vardır. Sözün özü, fındıkta duvara dayanıldı. Artık bu politikalar sürdürülemez, sürdürülürse, fındık sorunu her yıl daha kötüye gidecek ve Türkiye, sonunda fındıktaki liderliğini yitirecektir. Liderlik, teknik tarım yapan ve fındığı mamul hale getirip satan ülkelere geçecektir. Fındık üreticileri, hükümete rağmen fındığı kurtarabilirler mi? Bir araya gelip fındığı işleyecek fabrikalar kurarlarsa, şimdilik bir nefes alabilirler. Eğer, genelde tarımı, özelde de fındığı kurtarmak istiyorsak, bunun yolu, küresel politikilara terk edip, 'Milli Ekonomi Modeli'ne dönmektir. Bunu yapmazsak, milli ürünümüzü ve onunla birlikte diğer milli değerlerimizi koruyamayız. Onun için, "fındığı korumak, tarımı, tarımı korumak da ülkeye korumakla eşanlamlıdır" diyoruz.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018