AKP'lilerin büyük bir gururla ve AB serüveninde gelinen noktayı tanımlamak için kullandıkları "Finish'e 5 kala" ifadesinin kapsadığı süreç oldukça çetin geçecek. Daha doğrusu AB'ciler için "Finish'e 5 var" ama AB için koşu daha yeni başladı. Yani henüz "start" (başlangıç noktası) çizgisi üzerindeyiz.
AB'nin Türkiye üzerindeki cenderesi tam gaz sıkıştırmaya -preslemeye- daha yeni başladı. AB'nin bundan önce bize yaptırttıklarını, sonrakileri gördükten sonra mumla arayacağız haberiniz olsun!
6 Ekim, Aralık'taki kırılma noktasının en önemli virajı. 6 Ekim'de yayınlanacak olan İlerleme Raporu'nda Türkiye'ye dair sarfedilecek cümleler, Aralık'taki AB pozisyonunun bahanesini oluşturacak. Türkiye ile ilgili alınacak kararı değerlendirecek tüm AB yetkilileri referans olarak 6 Ekim İlerleme Raporu'nu gösterecekler.
ABD'nin arkadan ittirmesi, içteki AB'ci odakların ve siyasilerimizin de aldıkları gazla ayaklarının yerden kesilmesi sonucu, Türkiye'de "imtiyazlı ortaklığa" razı olmama yönünde ciddi bir hava oluşturulmuştu. AB'nin Türkiye'ye dair kafasında beliren ve "işin içinden çıkmanın" en kestirme yolu olarak gördükleri "imtiyazlı ortaklık"la, hem Türkiye ve ardalanı ABD rotasına terkedilmeyecek, hem de Türkiye birliğe alınmadan "sürekli bekleme odasında" bekletilecekti. Özetle ne şiş yanacaktı ne de kebap!
Ama Türkiye'de oluşan "imtiyazlı ortaklığa" oldukça soğuk havadan dolayı AB, Türkiye'yi bu zorunlu misyonuna alıştırmakta güçlük çekiyorrdu. Son TCK tartışmaları AB'ye beklediği fırsatı verdi ve Türkiye'ye "imtiyazlı ortaklık" misyonunu dikte ettirmeye oldukça müsait bir meşruiyet zemini hazırladı.
Bugüne kadar, Kıbrıs da dahil verilen her emri yerine getiren Türkiye hükümeti, AB'yi şaşırtmanın ötesinde, AB'nin öne süreceği bir bahane de bırakmamıştı. Şimdi oluşturulan "gerilim" ortamında, Türkiye hem "imtiyazlı ortaklığa" behemahal rıza göstermek, hem de yukarıda ifade ettiğimiz cenderenin gittikçe daraldığı yeni sürecin zorlu taleplerini yerine getirmek zorunda bırakıldı.
AB Aralık gelmeden, Rum Kesimi'nin Türkiye'den tüm taleplerini, yerine getirilmek üzere bize aktaracak. Bunlar arasında Rumlarla Gümrük Birliği, Kıbrıs'taki Türk askerinin adadan çekilmesi, uluslararası birliklerde Rumların işini kolaylaştırmak gibi Türk dış politikası açısından "kabul edilemez" başlıklar bulunuyor. Ayrıca Yunanistan için de Ege ve adalar konusunda önemli tavizler vermemiz istenecek. Güneydoğu'da üniter yapıyı dinamitlemeye namzet bir dizi düzenlemeyle, Doğu Anadolu'da Ermenileri memnun edecek tavizler de cabası.
Anlayacağınız Türkiye daha yeni hamamın kapısını gördü. Türkiye'nin nasıl terler dökeceği de hamama girdikten sonra daha net görülecek. Son TCK tartışmalarından oldukça memnun olan tellak Verheugen de ellerini ovuşturarak hamamda bizi bekliyor!
AB'nin Türkiye üzerindeki cenderesi tam gaz sıkıştırmaya -preslemeye- daha yeni başladı. AB'nin bundan önce bize yaptırttıklarını, sonrakileri gördükten sonra mumla arayacağız haberiniz olsun!
6 Ekim, Aralık'taki kırılma noktasının en önemli virajı. 6 Ekim'de yayınlanacak olan İlerleme Raporu'nda Türkiye'ye dair sarfedilecek cümleler, Aralık'taki AB pozisyonunun bahanesini oluşturacak. Türkiye ile ilgili alınacak kararı değerlendirecek tüm AB yetkilileri referans olarak 6 Ekim İlerleme Raporu'nu gösterecekler.
ABD'nin arkadan ittirmesi, içteki AB'ci odakların ve siyasilerimizin de aldıkları gazla ayaklarının yerden kesilmesi sonucu, Türkiye'de "imtiyazlı ortaklığa" razı olmama yönünde ciddi bir hava oluşturulmuştu. AB'nin Türkiye'ye dair kafasında beliren ve "işin içinden çıkmanın" en kestirme yolu olarak gördükleri "imtiyazlı ortaklık"la, hem Türkiye ve ardalanı ABD rotasına terkedilmeyecek, hem de Türkiye birliğe alınmadan "sürekli bekleme odasında" bekletilecekti. Özetle ne şiş yanacaktı ne de kebap!
Ama Türkiye'de oluşan "imtiyazlı ortaklığa" oldukça soğuk havadan dolayı AB, Türkiye'yi bu zorunlu misyonuna alıştırmakta güçlük çekiyorrdu. Son TCK tartışmaları AB'ye beklediği fırsatı verdi ve Türkiye'ye "imtiyazlı ortaklık" misyonunu dikte ettirmeye oldukça müsait bir meşruiyet zemini hazırladı.
Bugüne kadar, Kıbrıs da dahil verilen her emri yerine getiren Türkiye hükümeti, AB'yi şaşırtmanın ötesinde, AB'nin öne süreceği bir bahane de bırakmamıştı. Şimdi oluşturulan "gerilim" ortamında, Türkiye hem "imtiyazlı ortaklığa" behemahal rıza göstermek, hem de yukarıda ifade ettiğimiz cenderenin gittikçe daraldığı yeni sürecin zorlu taleplerini yerine getirmek zorunda bırakıldı.
AB Aralık gelmeden, Rum Kesimi'nin Türkiye'den tüm taleplerini, yerine getirilmek üzere bize aktaracak. Bunlar arasında Rumlarla Gümrük Birliği, Kıbrıs'taki Türk askerinin adadan çekilmesi, uluslararası birliklerde Rumların işini kolaylaştırmak gibi Türk dış politikası açısından "kabul edilemez" başlıklar bulunuyor. Ayrıca Yunanistan için de Ege ve adalar konusunda önemli tavizler vermemiz istenecek. Güneydoğu'da üniter yapıyı dinamitlemeye namzet bir dizi düzenlemeyle, Doğu Anadolu'da Ermenileri memnun edecek tavizler de cabası.
Anlayacağınız Türkiye daha yeni hamamın kapısını gördü. Türkiye'nin nasıl terler dökeceği de hamama girdikten sonra daha net görülecek. Son TCK tartışmalarından oldukça memnun olan tellak Verheugen de ellerini ovuşturarak hamamda bizi bekliyor!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012