Flaş gelişme! ABD'ye karşı '3'lü' ittifak sinyali
Türkiye'ye karşı müttefikliği kenara bırakıp açıkça düşmanlık yapan ABD, Rusya ve İran'a da cephe açmış durumda.
11.08.2018 00:00:00
Sözde 'stratejik müttefik' ABD, Türkiye'yi tam anlamıyla düşman bellemiş durumda. FETÖ elebaşı Gülen'i Türkiye'ye iade etmeyen, Türkiye'yi hedef alan PKK bağlantılı terör örgütleriyle işbirliği yapan ve bu kanlı örgütlere silah desteği veren ABD, şimdi de Türkiye ekonomisine darbe vurmak için her türlü yolu deniyor.
FETÖ örgütüyle bağlantıları nedeniyle ABD'li Pastör Brunson'un Türkiye'de yargılanması gerekçesiyle ABD Başkanı Donald Trump'ın Türk çeliğine ek gümrük vergisi uygulanacağını attığı bir tweetle açıkladığı 10 Ağustos Cuma günü Türk lirası karşısında yüzde 23 değer kaybına uğradı ve dolar kuru 6.83 TL'yi gördü.
Trump'ın çıkışının ardından ABD'nin saygın gazetelerinden New York Times için bir makale kaleme alan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, iki ülke ilişkileri hususunda kritik mesajlar verdi.
Makalede iki ülke arasında son dönemde yaşanan gerginliğe değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Uzun zamandır müttefikimiz olan ABD'nin Türkiye'ye karşı attığı tek taraflı adımlar sadece ABD'nin çıkarlarına ve güvenliğine zarar verir. Çok geç olmadan, Washington ilişkilerimizin asimetrik olabileceği yanlış düşüncesini bir kenara bırakmalı ve Türkiye'nin alternatiflere sahip olduğunu kabul etmelidir. Bu tek taraflılık ve saygısızlık trendini tersine çeviremezlerse yeni dost ve müttefikler aramaya başlayacağız" ifadelerini kullandı.
"ABD, Türkiye'nin egemenliğine saygı duymaya başlayıp, milletimizin karşı karşıya olduğu tehlikeleri anladığını ispatlayamazsa ortaklığımız riske girebilir" ifadelerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye zaman belirledi ve ABD dinlemezse bir kez daha kendi göbeğini kendi kesecek" değerlendirmesinde bulundu.
Yeni bir pakt gündeme gelebilir
Türkiye'ye düşmanlığını adımlarıyla ortaya koyan ABD Başkanı Trump'ın Türk çeliğine ek vergi kararından sonra, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'yeni dost ve müttefikler aramaya başlayacağız' çıkışı, Türkiye, İran, Irak ve Afganistan arasında 1937 yılında imzalanan Sadabat Paktı'nı akla getirdi. Bilindiği gibi Sadabat Paktı, 4 ülke arasında, 8 Temmuz 1937 tarihinde Tahran'daki Sadabat Sarayı'nda imzalanmıştı.
Anlaşmaya imza atan devletler, 'birbirlerinin çıkarlarının zedelenmemesi ve korunması suretiyle ortak ve birlikte hareket etme' ve 'birbirlerine saldırmama' sözü verdiler.
Aradan 81 yıl geçti. Bugün bu ülkeler arasında bir savaş çıkma olasılığı çok az, ancak artık ekonomik gücün ve de paranın özellikle ABD tarafından bir silah gibi kullanıldığı günümüzde, ekonomi alanında Sadabat Paktı benzeri bölgesel bir yapılanmanın faydalı olabilir.
Hedefteki 3 ülke buluşabilir
Türkiye'yi hedef tahtasına yerleştiren başta ABD olmak üzere Batılı devletler, Rusya ve İran'da da darbe vuran adımlar attılar ve de atmaya devam ediyorlar. Bu bağlamda ilk planda bu üç ülke, yapılan saldırıları savuşturmak için bir araya gelebilir.
Bu bağlamda bazı işaretler de geliyor. 10 Ağustos Cuma günü Trump'ın Türkiye'ye karşı radikal çıkışının üzerinden daha birkaç saat bile geçmemişken Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Rusya lideri Vladimir Putin'le bir telefon görüşmesi yapması çok dikkat çekiciydi.
Görüşmeden sonra Erdoğan'ın 'Rusya ve Türkiye arasındaki ilişkiler ve bu irtibatlar bizleri daha güçlü hale getiriyor' ifadeleri ise çok daha da önemliydi. Bu açıklamaların yanına TBMM Başkanı Binali Yıldırım'ın dün yaptığı bir konuşmadaki sözleri de eklenebilir.
ABD'nin başlattığı birtakım yaptırım kararlarının şimdilerde küresel bir ekonomik savaşa dönüşmekte olduğunu söyleyen Yıldırım, "Her gün gelişen ve umut vadeden Avrasya coğrafyasında İran, Rusya ve şimdi de Türkiye'yi hedef alan bu hasmane tutum ülkelerimizin yakın işbirliği ve dayanışması karşısında işe yaramayacaktır" ifadelerini kullandı.
Doğal müttefikler
Aynı düşman saldırılar ve benzer tehditlerin hedefindeki Türkiye, Rusya ve İran aslında doğal bir müttefik durumunda. Zaten 1937 yılında Sadabat Paktı'na imza atan iki ülke olan Türkiye ve İran ile Rusya ABD'nin başını çektiği küresel ticaret savaşını en az zayiatla atlatmak istiyorlarsa, özellikle ekonomi konusunda olmak üzere bölgesel bir işbirliğine gitmek zorundalar.
Gelinen konjonktürün doğal müttefik haline getirdiği 3 ülke olan Türkiye, Rusya ve İran işbirliği yapmaya yanaşmazlarsa sözde müttefikleri tarafından en büyük darbelere maruz kalmaya devam edecekler.
FETÖ örgütüyle bağlantıları nedeniyle ABD'li Pastör Brunson'un Türkiye'de yargılanması gerekçesiyle ABD Başkanı Donald Trump'ın Türk çeliğine ek gümrük vergisi uygulanacağını attığı bir tweetle açıkladığı 10 Ağustos Cuma günü Türk lirası karşısında yüzde 23 değer kaybına uğradı ve dolar kuru 6.83 TL'yi gördü.
Trump'ın çıkışının ardından ABD'nin saygın gazetelerinden New York Times için bir makale kaleme alan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, iki ülke ilişkileri hususunda kritik mesajlar verdi.
Makalede iki ülke arasında son dönemde yaşanan gerginliğe değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Uzun zamandır müttefikimiz olan ABD'nin Türkiye'ye karşı attığı tek taraflı adımlar sadece ABD'nin çıkarlarına ve güvenliğine zarar verir. Çok geç olmadan, Washington ilişkilerimizin asimetrik olabileceği yanlış düşüncesini bir kenara bırakmalı ve Türkiye'nin alternatiflere sahip olduğunu kabul etmelidir. Bu tek taraflılık ve saygısızlık trendini tersine çeviremezlerse yeni dost ve müttefikler aramaya başlayacağız" ifadelerini kullandı.
"ABD, Türkiye'nin egemenliğine saygı duymaya başlayıp, milletimizin karşı karşıya olduğu tehlikeleri anladığını ispatlayamazsa ortaklığımız riske girebilir" ifadelerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye zaman belirledi ve ABD dinlemezse bir kez daha kendi göbeğini kendi kesecek" değerlendirmesinde bulundu.
Yeni bir pakt gündeme gelebilir
Türkiye'ye düşmanlığını adımlarıyla ortaya koyan ABD Başkanı Trump'ın Türk çeliğine ek vergi kararından sonra, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'yeni dost ve müttefikler aramaya başlayacağız' çıkışı, Türkiye, İran, Irak ve Afganistan arasında 1937 yılında imzalanan Sadabat Paktı'nı akla getirdi. Bilindiği gibi Sadabat Paktı, 4 ülke arasında, 8 Temmuz 1937 tarihinde Tahran'daki Sadabat Sarayı'nda imzalanmıştı.
Anlaşmaya imza atan devletler, 'birbirlerinin çıkarlarının zedelenmemesi ve korunması suretiyle ortak ve birlikte hareket etme' ve 'birbirlerine saldırmama' sözü verdiler.
Aradan 81 yıl geçti. Bugün bu ülkeler arasında bir savaş çıkma olasılığı çok az, ancak artık ekonomik gücün ve de paranın özellikle ABD tarafından bir silah gibi kullanıldığı günümüzde, ekonomi alanında Sadabat Paktı benzeri bölgesel bir yapılanmanın faydalı olabilir.
Hedefteki 3 ülke buluşabilir
Türkiye'yi hedef tahtasına yerleştiren başta ABD olmak üzere Batılı devletler, Rusya ve İran'da da darbe vuran adımlar attılar ve de atmaya devam ediyorlar. Bu bağlamda ilk planda bu üç ülke, yapılan saldırıları savuşturmak için bir araya gelebilir.
Bu bağlamda bazı işaretler de geliyor. 10 Ağustos Cuma günü Trump'ın Türkiye'ye karşı radikal çıkışının üzerinden daha birkaç saat bile geçmemişken Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Rusya lideri Vladimir Putin'le bir telefon görüşmesi yapması çok dikkat çekiciydi.
Görüşmeden sonra Erdoğan'ın 'Rusya ve Türkiye arasındaki ilişkiler ve bu irtibatlar bizleri daha güçlü hale getiriyor' ifadeleri ise çok daha da önemliydi. Bu açıklamaların yanına TBMM Başkanı Binali Yıldırım'ın dün yaptığı bir konuşmadaki sözleri de eklenebilir.
ABD'nin başlattığı birtakım yaptırım kararlarının şimdilerde küresel bir ekonomik savaşa dönüşmekte olduğunu söyleyen Yıldırım, "Her gün gelişen ve umut vadeden Avrasya coğrafyasında İran, Rusya ve şimdi de Türkiye'yi hedef alan bu hasmane tutum ülkelerimizin yakın işbirliği ve dayanışması karşısında işe yaramayacaktır" ifadelerini kullandı.
Doğal müttefikler
Aynı düşman saldırılar ve benzer tehditlerin hedefindeki Türkiye, Rusya ve İran aslında doğal bir müttefik durumunda. Zaten 1937 yılında Sadabat Paktı'na imza atan iki ülke olan Türkiye ve İran ile Rusya ABD'nin başını çektiği küresel ticaret savaşını en az zayiatla atlatmak istiyorlarsa, özellikle ekonomi konusunda olmak üzere bölgesel bir işbirliğine gitmek zorundalar.
Gelinen konjonktürün doğal müttefik haline getirdiği 3 ülke olan Türkiye, Rusya ve İran işbirliği yapmaya yanaşmazlarsa sözde müttefikleri tarafından en büyük darbelere maruz kalmaya devam edecekler.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.