1877-78 Rus savaşında Osmanlı İmparatorluğu, binlerce kilometre uzunluğundaki Batı ve Doğu cephelerinde savaşmış ve bu yüzden büyük masraflara girişmişti. Savaşta yenilince de, Osmanlı Devleti toprak kaybetmekle kalmamış, aynı zamanda tazminat vermek durumunda bırakılmıştır. Bu da ödemeleri doğal olarak etkileyecekti. Bu nedenle yapılan Berlin Kongresi görüşmeleri sonucunda Osmanlı devleti, borçlarının bir kısmını Bulgaristan, Karadağ ve Sırbistan'ın ödemesi şartını kabul etti. Ayrıca kongre, Osmanlı Devleti'nin mali kontrolü için uluslararası bir kontrol komisyonu kurulmasını tavsiyeye karar verdi. Berlin Kongresi'nde İngiltere'nin katkıları (!) nedeniyle, Kıbrıs Adası da İngiltere'ye devredilmişti.
Devlet, daha önce bahsettiğimiz gibi, Mahmut Nedim Paşa'nın Osmanlı tahvilleri sahiplerine oynadığı oyun sebebiyle, Avrupa mali çevrelerinin itibarını ve desteğini de yitirmişti. Ruslar Ayastefanos'a kadar gelince muhacirler ve kaçak askerler İstanbul'u doldurmuş, yağma ve hırsızlıklar almış yürümüştü.
Asker uzun zamandan beri verilmeyen tayın bedellerini talep ediyor, memurlar bir türlü tam olarak ödenmeyen maaşları yüzünden olacak, rüşvet almadan hiçbir muameleyi sona erdirmiyordu. İşte bu sıkıntılı ortamda Galata Bankerleri bir kez daha ortaya çıkıyorlardı. Neticede borçlanmalar da başka tavizleri ve ayrıcalıkları getiriyordu. Rüsum-u Sitte de böyle bir "borçlanma ayrıcalığı"dır.
22 Kasım 1879 tarihinde yapılan Rüsum-u Sitte Anlaşması'na göre tütün, tuz, pul, alkollü içkiler, balık avı vergisi ve ipek vergisi olmak üzere altı adet vergiden oluşan vergileri yönetme yetkisi, Galata Bankerlerine verilmişti. Ayrıca 13. maddesi gereğince, bankerlerin alacağı öncelikli olmak özelliğini kazanmıştır.
Bu durumda, altı verginin hasılatını, bunların alacakları ödenmeden başka alacaklılara devredilmesi mümkün değildi. Bu idarede 5714 görevli çalışmaktaydı. Bunların sadece 130'u Müslüman Türk'tü. Bunlara verilen ücretler, Osmanlı Devlet teşkilatının üst kademe ortalamasından daha yüksekti.
Bankerlerin oluşturduğu sendika, başta Avrupalılarda tedirginlik yaratmıştır. Fakat çok da iyi bir yönetimle, vergilerden gayet güzel gelirler elde etmeye başlayınca, Avrupalılar büyük bir fırsatı kaçırmış olmanın paniğine kapılmışlardır.
Ayrıca Rüsum-u Sitte yönetimi bir başka şeyi ortaya koymuştu. İyi idare edildiğinde Osmanlı Devleti'nin gelirleri inanılmayacak şekilde artabilirdi. Kısa zamanda elde edilen sonuçlar, Galata Bankerlerinin bütün çevrelerde saygınlık kazanmasına sebep olmuştu. Üreticiler yeni idareden gayet memnun hale gelmişlerdi. Bir bakıma tefecilerin ve mültezimlerin zorbalığından kurtulmuşlardı. O kadar ki bu altı rüsuma (vergiye) tabi olan ürünlerin piyasası canlanmış, üreticileri yeni tarım alanları açmaya teşvik eder hale gelmişti.
Diğer taraftan, 1855 yılından beri Avrupa borsalarına sunulan Osmanlı tahvillerinin Avrupa'daki ödemelerini, doğrudan İngiltere ve Fransa hükümetleri üzerine almışlardı. Yani İngiltere ve Fransa, hükümet olarak, Osmanlı Devleti'nden doğrudan doğruya alacaklı duruma girmişlerdi. Hatta 1875 iflasından sonra dahi ödemelerine devam etmişlerdi.
Bu sebeple Galata Bankerlerine tanınan öncelik hakkının, daha önce kendilerine tanınmış olduğunu hatırlatarak müzakereye oturmak istiyorlardı. Durum siyasal bir boyut kazanmıştı. Bu aksaklığın giderilmesi amacıyla bir proje hazırlandı ve hazırlanan bu proje nota şeklinde 23 Ekim 1880'de yabancı ülke elçiliklerine tebliğ edildi. Uzun süren görüşme ve çalışmalar sonucunda Muharrem Kararnamesi ortaya çıktı.
- ‘Masa da masaymış ha!’ / 11.03.2023
- Reddiye-III / 29.12.2020
- Reddiye-II / 28.12.2020
- ABDAL MUSA SULTAN PEND-NAMESİ / 26.12.2020
- Reddiye-I / 25.12.2020
- Peygamberimiz (s.a.v) okuma yazma biliyordu! / 23.12.2020
- ‘Sınavsız üniversite’ ontolojisi / 18.12.2020
- Haydar Haydar… / 24.04.2020
- Sonuç ve Milli Ekonomi Modeli / 21.04.2020