Mevlid yazarı, ceddimiz Süleyman Çelebi'nin bu şaheserinin yazılış sebebi olarak şu mesele anlatılır:
Bursa Ulu Cami'de vaiz kürsüde sohbet etmektedir. Camiyi dolduran müminlerin arasında Süleyman Çelebi de vardır. Bir rivayete göre de Süleyman Çelebi caminin imamıdır. Kürsüdeki vaiz, risalet, nübüvvet konularını işlerken son peygamber Hz. Muhammed aleyhisselamın üstünlüğüne, derecesine, faziletine gereğince, yeterince vurgu yapmamıştır. Süleyman Çelebi'ye göre konunun hakkını vermemiştir ve bu durum kendisini son derece rahatsız etmiştir. İşte yüzyıllardır hiç eskimeyen, her satırından, her bölümünden peygamber aşkı, Muhammed Mustafa sevdası fışkıran Mevlid'in yazılış sebebi budur, yazılış kararı orada verilmiştir. Her devirde nice peygamber aşıkları nice naatlar, nice mevlidler yazmışlar ama hepsi de Çelebi'nin mevlidinin gerisinde kalmış, onu aşan olmamış. Arif Nihat Asya'nın "Naatını Galip yazsın, Mevlidini Süleymanlar" demesi de bundandır.
Mirac bölümünde yer alan şu mısralar yüzyıllardır okuyanı da, dinleyeni de mest eder ve ne kadar gönülden, ne kadar içten söylediğini de ispat eder:
"Hep gök ehli cümle karşı geldiler
Mustafa'ya izzet ikram kıldılar
Merhaban bik ya Muhammed dediler
Ey şefaat kânı Ahmed dediler
Her biri kutladı miracını
Dediler, giydin saadet tacını
Yürü ki, meydan senindir bu gece
Sohbeti sultan senindir bu gece
Ermedi evvel gelen bu devlete
Kimse layık olmadı bu rifate
***
Bi hurufi lafzı savt ol padişah
Mustafa'ya söyledi bi iştibah
Dedi ki mahbubu matlubun benem
Sevdiğin can ile mabudum benem
Gece gündüz durmayıp istediğin
Nola ki görsem cemalin dediğin
Gel Habibim Sana aşık olmuşam
Cümle halkı Sana bende kılmışam
Ne muradın var ise kılam reva
Eyleyem bir derde bin türlü deva".
1425 hicri yılının Rabiü'l evvel ayının onikinci gecesini idrak ediyoruz ve Süleyman Çelebi'nin Mevlid'i yepyeni, taptaze ama, Süleyman Çelebi'yi Mevlid yazmaya mecbur eden sebepler o kadar çok ki, merhum Çelebi'nin torunları, yani Hz. Muhammed aşıkları, sevdalıları, bağlıları, bendeleri aşk ile kaleme sarılmalı, yeni şaheserler ortaya koymalıdırlar. "Ey Muhammed Mustafa'nın mübarek cemalinin nuruna müştak olanlar! Tam bir teslimiyetle O'na salat ve selam okuyun".
Bursa Ulu Cami'de vaiz kürsüde sohbet etmektedir. Camiyi dolduran müminlerin arasında Süleyman Çelebi de vardır. Bir rivayete göre de Süleyman Çelebi caminin imamıdır. Kürsüdeki vaiz, risalet, nübüvvet konularını işlerken son peygamber Hz. Muhammed aleyhisselamın üstünlüğüne, derecesine, faziletine gereğince, yeterince vurgu yapmamıştır. Süleyman Çelebi'ye göre konunun hakkını vermemiştir ve bu durum kendisini son derece rahatsız etmiştir. İşte yüzyıllardır hiç eskimeyen, her satırından, her bölümünden peygamber aşkı, Muhammed Mustafa sevdası fışkıran Mevlid'in yazılış sebebi budur, yazılış kararı orada verilmiştir. Her devirde nice peygamber aşıkları nice naatlar, nice mevlidler yazmışlar ama hepsi de Çelebi'nin mevlidinin gerisinde kalmış, onu aşan olmamış. Arif Nihat Asya'nın "Naatını Galip yazsın, Mevlidini Süleymanlar" demesi de bundandır.
Mirac bölümünde yer alan şu mısralar yüzyıllardır okuyanı da, dinleyeni de mest eder ve ne kadar gönülden, ne kadar içten söylediğini de ispat eder:
"Hep gök ehli cümle karşı geldiler
Mustafa'ya izzet ikram kıldılar
Merhaban bik ya Muhammed dediler
Ey şefaat kânı Ahmed dediler
Her biri kutladı miracını
Dediler, giydin saadet tacını
Yürü ki, meydan senindir bu gece
Sohbeti sultan senindir bu gece
Ermedi evvel gelen bu devlete
Kimse layık olmadı bu rifate
***
Bi hurufi lafzı savt ol padişah
Mustafa'ya söyledi bi iştibah
Dedi ki mahbubu matlubun benem
Sevdiğin can ile mabudum benem
Gece gündüz durmayıp istediğin
Nola ki görsem cemalin dediğin
Gel Habibim Sana aşık olmuşam
Cümle halkı Sana bende kılmışam
Ne muradın var ise kılam reva
Eyleyem bir derde bin türlü deva".
1425 hicri yılının Rabiü'l evvel ayının onikinci gecesini idrak ediyoruz ve Süleyman Çelebi'nin Mevlid'i yepyeni, taptaze ama, Süleyman Çelebi'yi Mevlid yazmaya mecbur eden sebepler o kadar çok ki, merhum Çelebi'nin torunları, yani Hz. Muhammed aşıkları, sevdalıları, bağlıları, bendeleri aşk ile kaleme sarılmalı, yeni şaheserler ortaya koymalıdırlar. "Ey Muhammed Mustafa'nın mübarek cemalinin nuruna müştak olanlar! Tam bir teslimiyetle O'na salat ve selam okuyun".
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Önünde ardında ve kolunda servet… / 24.04.2024
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024