Önce Kürt açılımı dediler, olmadı geri adım atıldı.Demokratik açılım, dediler o da olmadı yine geri adım atıldı. Arkasından milletinde kulağına hoş geleceğini sandıkları ancak içi boş olan "Milli Birlik Projesi" dediler ve içini doldurmaya çalışıyorlar.Peki, ne oldu?Taraflardan dinleyelim;İzmir'de DTP genel başkanı Ahmet Türk'ün ziyareti sırasında tahrikler sonucu yapılan saldırı sonrasındaki demeçlere bakalım. Açılımda geldiğimiz noktanın fotoğrafını çekelim.Bu olay sonrasındaki yaptığı değerlendirmede; "Bir partinin konvoyunda terör örgütünün bayrakları olursa buna tabi sıcak bakmak mümkün değildir diyen Başbakan Erdoğan'ı dinleyen sanır ki muhalefet lideri?Ahmet Türk ise; " bugün DTP'ye yapılırsa yarın farklı bir yerde farklı bir şekilde halk tepki gösterir" diyerek çok vahim, bir o kadarda talihsiz bir açıklama yapıyor.Hasip Kaplan ise daha da sert bir şekilde başbakanın açıklamalarına cevap veriyor ve "Başbakan kafayı yemiş. Ya hiç bir şey bilmiyor ya da doğru konuşmasını bilmiyor" diyerek ortamı alabildiğine geriyor.Cemil Çiçek ise kiminle masaya oturduklarını itiraf eder gibi açıklama yapıyor. "DTP'in açılımı sabote ettiğini ifade ederek, DTP bu tavrı ile DTP eşittir PKK mesajını veriyor. Başörtüsü namusumuzdur. Bu sorunu çözeceğiz diyen Bülent Arınç geri durur mu? O da Cemil Çeçek'e fırça atar gibi DTP ile PKK'yı eş tutmanın DTP'nin PKK'nın sözcüsü olduğunu söylemenin siyaseten yanlış olacağını söylüyor.Kısaca ağzı olan konuşuyor.Bu fotoğrafa yukardan baktığımızda ortaya konan projenin bu millete ait olmadığını görememek çok büyük bir ferasetsizlik bir o kadarda millet adına talihsizliktir.Geçenlerde FBI başkanı Türkiye'ye geldi. Emniyet Genel Müdürü, İçişleri Bakanı, Dışişleri Bakanı ve Sayın Başbakan'la görüştü basına yansıdığı kadarıyla demokratik açılım ve PKK'nın dağdan indirilmesi konuşuldu.Madem bu proje devlet projesiydi FBI başkanı ile niye görüştünüz? Bizim iç meselemize yabancıyı niye kattınız? Lozan'ı tanımayan ABD'nin Türkiye için hayırlı bir projesinin olması mümkün mü? Çok güzel bir atasözümüz var. "Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim." Bunu kim ile konuştuğunuza bakarsak projenin kime ait olduğunu görürüz. Sahi, her türlü bedel ödeme adına bu projeyi millete hazmettire hazmettire kabul ettireceğini söyleyenler, kronik hale gelen "Başörtüsü" konusunda niçin bedel ödemeye yanaşmıyorlar. Hiç düşündünüz mü?Sizce garip değil mi?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- RESUL BALCI: Karlar düşerken / 22.02.2025
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012