logo
29 MART 2024

Genç Üniversite

26.08.2001 00:00:00
Soykırım iddiaları Batı ve Biz

Oğuz KÖRO?LU

YER DE?İŞİMİNE DO?RU

Bir yanda Ermeni isyanları, diğer yanda ise Batılı devletlerin tahrikleri ve müdahaleleri, 19. Yüzyıl sonlarına doğru adeta varlık yokluk mücadelesi veren Osmanlı Devleti'ni tedirgin etmeye yetmişti. Hele, savaş sırasında düşman hükümetlerce, İmparatorluk içersinde başlatılan kanlı ihtilal hareketleri, Osmanlı'yı bu soruna eğilmek zorunda bırakmıştı.

Hatırlanacağı üzere, dışardan Rusya, İngiltere, Fransa ve Amerika'nın tahrik ve teşvikleri, içerden ise Hıristiyan misyoner ve Ermeni din adamlarıın kışkırttıkları Ermenier, ilkin 1890 Erzurum İsyanı olmak üzere, Kumkapı gösterisi, Yozgat-Kayseri-Çorum ve Merzifon olayları, Zeytun ayaklanmaları, Van isyanı, Osmanlı Bankası'nın işgali, II. Abdulhamid Han'a yapılan bombalı suikast ve 1909 Adana isyanlarını çıkarmışlar; estirdikleri terör olayları sonucu yüzbinlerce Türk'ün kanına girmişlerdi.

Birinci Dünya Savaşı'nın başlaması ve Osmanlı Devleti'nin 1 Kasım 1914'te İtilaf Kuvvetlerine karşı Almanya'nın yanında savaşa katılması, Ermeniler tarafından büyük bir fırsat olarak değerlendirildi. Nitekim, Ermeni yazar L.Nalbantyan'ın dediği gibi, "Ermeni komiteleri için, hedeflerini gerçekleştirecek topyekün ayaklanmayı başlatmanın en uygun zamanı, Osmanlılar'ın savaş halinde olduğu zamandı." (1) Ermenilerin düşman devletlerle işbirilği yaptığına dair istihbarat, Bâbıâli'ye intikal ettikçe ve de akabinde Anadolu'da birbiri ardına ayaklanmalar çıktıkça, Osmanlı Hükümeti giderek telaşlanıyor ve fakat hadiselerin durulacağını varsayarak ciddi önlemler de almıyordu. Buna karşın Ermeniler, Rus orduları ile birlikte Türkler'e saldırma hazırlıklarına başlamışlar; Osmanlı'ya, Ermeniler için yapılacak ıslahatları uygulattırma karşılığında Ruslarla anlaşmışlardı. (2) Osmanlı Devleti'nin doğuda Rus kuvvetleri ile amansız bir savaşa tutuştuğu bu yıllarda; seferberlik emri gereği askere alınma çağrısına uymaksızın Rus hesabına casusluk yapan, silah altına alınanları ise silahlarıyla birlikte başlarında Ermeni mebusları olduğu halde gönülle çeteler oluşturarak Rus ordusunun saflarına geçen Ermeniler, Ruslar'a klavuzluk edip, işgallerini kolaylaştırarak açık bir şekilde ihanet etmişler; 1915 Şubat'ındaki ilk Ermeni ayaklanmasında Muş ilindeki bütün Müslümanları öldürerek işe, başlamışlardı. (3) Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kayıtlarına göre bu rakam 20.000'dir. (4) Cephede düşman işgalcileriyle birlikte bize karşı savaşan Ermeniler, cephe gerisinde de Türkler'in yaşadıkları kasaba ve köylere saldırarak çocukları, kadınalrı, savaşa gidememiş ihtiyarları acımasızca katlederek Türk Milleti'nin arkadan hançerlemişlerdir. Bu durumu Rafael de Nogales şu sözlerle itiraf etmektedir: "Çarpışmalar fiilen başlayınca, meclisteki Erzurum mebusu G. Pastırmacıyan, üçüncü ordudaki hemen tüm Ermeni askerler ile öte tarafa, Rusya'ya geçti. Kısa bir süre sonra, onlarla geri dönerek köyleri yakmaya, ellerine geçen bütün Müslümanları insafsızca kılıçtan geçirmeye başladı (5) Yine, Ruslarla hareket eden Ermeni alayları, Batılı bir yazarın ifadesiyle, "Nisan'da Van'ı işgal ederek ele geçirdiler. Aram ve Vandan'ın kumandasınada bir çete teşkil etiler ve 6 Mayıs günü Van'ı Müslümanlardan temizlenmiş olarak Ruslara teslim ettiler" (6) Ermeni semfatizanı bir başka yazar da şunları ifade etmekte: "... Bir gönüllü çeteler, Nisan sonunda Van'ı işgal ettiler ve Türk halkını katliama tabi tuttuktan sonra şehirden geri kalanı Haziran'da Ruslara teslim ettiler" (7)

Rus Ermenİ İşbİrlİğİ

Sonuç olarakErmeniler, Türk Milleti'nin vatan topraklarını emperyalist devletlerin işgallerinden kurtarmak için Çanakkale'den Irak'a, Suriye'den Hicaz'a, Filistin'den Yemen'e birçok cephede mücadele ettiği bu zor günlerinde Ruslarla işbirilği yaparak bize karşı savaşmışlar, hatta yaptıkları zulüm ve katliamlar nedeniyle, Rus'un düşmanlığını aratacak kadar acımasız olmuşlardı. (8)

ERMENİLERE KARŞI TEDBİR

Bunun üzerine Osmanlı Devleti, Ermenilerle ilgili bazı genel tedbirlere başvurma zorunluluğu ile karşı karşıya kalmış, bu tedbirler çerçevesinde Dahiliye Nezareti, 24 Nisan 1915'te ilgili vilayet ve mutasarrıflıklara birer genelge yollayarak Ermeni komite merkez ve şubelerinin kapatılmasını, evraklarına el konulmasını ve elebaşlarının tutuklanmasını kararlaştırmıştır (9). Komitelerin kapatılmasıyla ilgili tebliğiden iki gün sonra çetebaşı Ermenilerin hemen tevkifi öngürülmüş ,(10) bu karar gereğince İstanbul'da 2345 kişi tutuklanmıştır (11) Suçları sabit görülen bu tutukluların, Osmanlı arşiv belgelerinde mahfuz bulunan mazbatalarında şu gerekçeler yazılıdır: "Ermeni ihtilal fırkası efradından olduğu",(12) "Harekat-ı hainaneye ictisar eyledikleri "(13) "Müstakil ve muhtar bir Ermenistan teşkil maksadıyla tertibat ve istihzaratta bulundukları" (14) "Harekat-ı isyaniye ve ihtilaliyede bulundukları" (15) "Memalik-i Devlet-i Aliye'nin bir kıtasını idare-i hükümetten çıkarmaya tasaddi eylediği" (16) "Tertibat-ı ihtilaliye amillerinden oldukları..." (17)

Ermenilerin, savaş halindeki devletin iç güvenliğini tehdit eden faliyetlerine engel olunması için cephe gerisine veya düşmanla temas kuramayacakları bölgelere sevk edilmesi düşünülmüştü. Askerî nedenle düşünülen bu tedbirle de Ermeni komitecilerin pasivize edilmeleri hedefleniyordu. Nitekim, "ihracın yalnızca komitecilere hasrına imkan yoktu; çünkü başlarında Patrikhane olduğu halde komitecilerin otuzbeş-kırk senelik faaliyetleri neticesinde teşkilat, en ücra köylere varıncaya kadar yayılmış, her köy ve kasabada komite şubeleri tesis edilmiş, çete teşkilatı icra olunmuş idi" (18) Dolaysıyla, aşağı yukarı bir ay bekleyen Türk ordusu, 26 Mayıs 1915'te yeniden Dahiliye Nezareti'ne müracaatla, savaş bölgelerine yakın yerlerde ikamet eden Ermenilerin, Doğu Anadolu vilayetlerinden, Zeytun'dan ve yoğun bulundukları diğer yörelerden İmparatorluk sınırları içerisinde Diyarbakır vilayeti güneyine, Fırat nehri vadisine Urfa-Süleymaniye yakınlarındaki bölgelere sevk ve iskan edilmelerini ve bu yer değiştirme operasyonu sırasında; a)Ermeni nüfsuun gönderilğdi yerlerdeki Müslümanların sayısının % 10 oranını geçmemesine, b)Göç ettirelecek Ermenilerin yerleşecekleri köylerin her birinin elli evden çok olmamasına, c)Göçmen aileleri, seyahat ve nakil suretiyle de olsa yakın yerlere ev değiştirememesine dikkat edilmesini istedi .(19) Kânunun daha fazla uzatılmasında fayda görmeyen Osmanlı Dahiliye Nezareti, 27 Mayıs 1915'te konuya ilişkin geçici bir kanun çıkarmış, 30 Mayıs 1915'te Meclis-i Vükela da (Bakanlar Kurulu) Ermenilerin nakli konusunda aynı kararı almıştır. (20) Meclis-i Mebusan açılır açılmaz geçici yasa, milletvekillerinin de onayından geçirilmiştir (15 Eylül 1915). Talat Paşa'nın karar ile alakalı olarak Ermeniler hakkındaki şu sözleri dikkate şayandır

KARAR ALINMAMIŞ OLSA

"Karar alınmış olmasa idi, sayıları yüzleri geçip hatta binlerce olan isyancıların veya onlara tedhiş/korku zoru ile uymaktan başka hepsinin birden idama mahkum edilmeleri kaçınılmazdı." (21) "Bu (nakil) yapılmasa idi, vatana fiili ihanetten dolayı bütün Ermenilerin Divan-ı Harp önünde idamına karar verilirdi. Çünkü, vatanını (Osmanlı Devleti'ni) düşmanlarımızla el ele vererek istila ve işgal için ellerinden gelen kötülüğü, hem de vatandaş olmanın hüviyeti içinde irtikap ediyorlardı. Bir kısmı iradesinin dışında yapmış olsa da cürüm cürümdü" (22) Buradan anlaşılan o ki, göç ettirilme kararı esasen Ermeniler için bir lütuf ve ihsan olmuş oluyor... Osmanlılar, Ermenilerin hainane faaliyetlerine meydan verecek sebepleri ortadan kaldırarak, onların ihanetlerine mani olmaya, dolayısyla, idam cezası ile cezalandırılmalarını önlemeye çalışıyordu. Bununla birlikte, Osmanlı Hükümeti, alınan kararların gerekçelerini açıklarken, şu ifadelere de yer vermeyi ihmal etmemişti:

"Ermeniler hıyanet ettiler. Bu pek bedihidir. Hem de bu hıyaneti lisan, dil ve milliyetlerini; sayesinde muhafaza edebildikleri her zaman şefkat ve hürmet gördükleri hükümetin, hayat ve istiklali mevz u bahs olunduğu müthiş bir harp sırasında arkasından vurmak, can alacak noktalarına kastetmek suretiyle ve muntazam tertibatla yaptılar. Hükümet her zaman kendilerinin hukukuna hürmet, hususat-ı milliyelerine büyük müsaadatta bulundu. Mukabilinde hıyanet ve suikast gördü... Harb-i Umûmi'de ise, kendilerinin de; sayesinde temin-i refah ve servet ettikleri memleketin müdafaası yerine, ihanet ve hıyaneti tercih ettiler" (23) "Esasen hayat ve bekasını temin için binlerce evladını harp meydanlarında feda eden, ırk ve mezhep ayırt etmeden bütün ahalisinden vatana karşı her zamandan ziyade bir bağlılık bekleyen bir devletin; kendisini içeride işgale, arkadan vurmaya çalışanlara karşı böyle bir karar alması en doğal ve meşru aynı zamanda istimalini ihmali katiyen caiz olmayacak bir hakkı idi" (24)

Osmanlı Devleti, Ermenilerin yerlerinin değiştirilmesi kararının düzenli ve güvenli bir şekilde uygulanması için gereken önlemleri almıştır: İskan yerlerine gelen Ermeniler, durum ve yere göre, ya mevcut köyler ve kasabalarda inşa edilecek evlere, ya da Hükümetçe belirlenen yerlerde kurulacak köylere yerleştirileceklerdir. İskan yerlerine sevk edilen Ermenilerin can ve malları korunacak (bütün taşınabilir eşyalarını beraberlerinde götürebileceklerdi) beslenme ve istirahatleri sağlanacaktır. Ermenilerin beraberlerinde götüremeycekleri eşyaları, sahipleri adına açık artırma ile satılacak, bedeli hükümetçe ödenecektir. Hükümet, 30 Temmuz 1915'te yayınladığı ek bir karar ile, değerinn altında fiyatlar üzerinden yapılan satışları iptal etmiş, fiyatlrı normal seviyeye yükseltmesini mülki mercilerden talep etmiştir. 28 Ağustos'ta ise diğer hususların yanısıra göç ettirilenlerin sağlık durumlarının kontrol edilmesini, hastalara, hamile kadınlara ve bebeklere ihtimam gösterilmesini emrediyordu. Yine aynı genelge, hasta, kadın, çocuk ve yaşlılıarın demiryoluyla, geri kalanların ise atlarla ve arabalarla sevkedilmelerini; her kafileye yiyecek stoğu sağlanıp muhafız birliklerinin refakat etmesini kayda bağlıyordu. Devamla, Müslüman halkın muhtemel saldırılarına karşı emniyet tedbirlerinin alınması, bu konuda teşebbüsü veya ihtimali görülenlerin Divan-ı harbe verilmesi (25) vurgulanmıştır...

SOYKIRIM YALANLARININ İÇYÜZÜ

"Tehcir" deyimi ile adlandırılan bu yer değiştirme uygulamasına 1916 yılının Ekim ayı sonlarına kadar devam edilmiş; bu süre içinde toplam 702.900 Ermeni nüfusun göç ettirildiği, resmi belgelerle tesbit edilmiştir (26) Belgelerle sabit olan bu yer değiştirme kararının uygulandığı göç sırasında, Türkiye'ye karşı sürekli bir tehdit unsuru olarak Batılı devletlerce gündeme taşınan, hiçbir belgeye ve kanıta dayanmaksızın günümüze kadar uzanan asılsız Ermeni soykırımı iddiaları, işte bu dönemde ortaya atılmıştır. İddiaları ortaya atanlar ise, şüphesiz daha savaşın başında Ermenileri silahlandırıp Osmanlı İmparatorluğu'nu içerden çökertmeyi hedefleyen İtilaf devletleri ve de onları emrinde faaliyet gösteren Hıristiyan misyoner/Propagandistler idi.1914 yılı verilerine göre Osmanlı topraklarında 1.234.671 Ermeni nüfusu bulunmaktadır. Buna göre 700.000 civarında bir nüfusun göçe tabi tutulduğu bir yer değiştirme olayında, topyekün nüfusu 1.230.000 civarında olan Ermenilerin iddia ettikleri gibi, 2-3 milyon Ermeninin öldürülmesi mümkün değildir. (27) Buna karşın konu, tarafsız ve derinlemesine araştırılıdğında gerçekler apaçık ortaya çıkmakta, aslında öldürüldüğü iddia edilen Ermeni sayısı, yerini Türk'e bırakmaktadır. Örneğin, İngiliz Yüksek Komiseri Sir John de Robeck'in, İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Curzon'a gönderdiği 17 Mart 1920 tarihli raporda, 1.000.000 Türk'ün, Ermenilerce katledildiği bildirilmektedir. (28) Yine doğuda Ermeni mezalimi sonucu barbarca katledilen Müslümanların sayısının 1.500.000'i geçtiğini Cemal Paşa, hatıratında belirtmiştir. (29) Bunun yanında yeni belgelerin ışığındaki istatistiki bilgiler bize Ermenilerin yapmış oldukları katliamlarda ölen Müslümanların sayısının hiç de azımsanmayacak rakamlarda olduğnu göstermektedir. Bunlardan biri de Osmanlı tarihçilerinden Prof. Dr. Justin Mc.Carth'nin, "The Anatolian Armenions, 1912-1922", Armaneians in the Ottoman Empire and Modern Turkey", 1912-1926 (İst. 1983 s. 17-25) adlı eserinde, 1.500.000'den fazla Türkün Ermeniler tarafından katledildiklerini yazmaktadır.

Dipnotlar

1. Louise Nalbandian, The Armenian Revolutionary Movement, Los Angeles, 1963 s.111.

2. Gr. Tchalkouchian, Le Livre Rouge, Paris, 1919. S. 12

3. Felix Valyi, İslamiyet Aleminde Dini ve Siyasi İnkilap, Ayın Tarihi, sayı: 32, Ank. 1926. s.1701.

4. Bkz. Genelkurmay'ın web sitesi, http://www.tsk.mil.tr/web_tr.asp

5. Rafael de Nogales, Four Years Beneath the Crescent, Newyork, 1926, s. 45

6. Felix Valyi, Revoluations in İslam, London, 1925, s. 233-234.

7. Clair Price, The Rebirth of Turkey, Newyork, 1923, s. 86-87.

8. Ahmet Refik, Kafkas Yollarında, İst. 1919, s.7.

9. Kamuran Gürün, Ermeni Dosyası, Ankara, 1985, s. 213 (3.bs)

10. Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüd Başkanlığı, Askeri Tarih Belgeleri Dergisi, C.XXXI, 18 (Aralık 1982), belge no: 1829.

11. Dr. A. İhsan Gencer-Dr. S. Özel, Türk İnkılap Tarihi, İst. 1998, s. 163.

12. BBA, BEO, Karton no:20, Dosya: 7, belge no: 330159/47; zikreden M. Kemal Öke, Ermeni Sorunu, İst. 1996, s. 163.

13. A.g.y. belge no: 330071 /45

14. A.g.y. belge no: 329947 /44

15. A.g.y. belge no: 329868 /43

16. A.g.y. belge no: 329365 / 42

17. A.g.y. belge no: 329311 /42 aynı dosyada 88 parça evrak vardır.

18. Ermeni Komitelerinin Âmal ve Harekat-ı İhtilaliyesi: İlan-ı Meşrutiyet'ten Evvel ve Sonra, İstanbul, Matbaa-i Amire, 1916, s. 287.

19. Y. H. Bayur, Türk İnkılabı Tarihi, c. III/ 3. Ank. 1957, s. 51.

20. Bayur, a.g.e.,s. 40-42.

21. Cemal Kutay, Bir Devir Aydınlanıyor: Şehid Sadrazam Talat Paşa'nın Gurbet Hatıraları, İst. 1972. C. III. s. 1197.

22. A.g.e., s. 1202.

23. Ermeni Komitelerinin..., s. 6

24. Aynı eser, s. 288.

25. M. Kemal Öke, a.g.e., s. 167-168.

26. Bkz. Genelkurmay'ın web sit.

27. Aynı yer

28. Salahi R. Sonyel, "Yeni Belgelerin Işığı Altında Ermeni Tehcirleri, "Belleten, C. XXXVI, sayı. 141 (Ocak 1972) ayrıbasım. s. 33.

29. M. Kemal Öke. a.g.e, s. 169-170.

Ekonomik krizin faydaları (!)

Emin ÜSTÜN

Evet, yazının başlığından da anlaşılacağı üzere, burada ekonomik krizin pragmatiğinden (!) bahsetmeye çalışacağız. Eee hep zarardan, ziyandan, menfi olaylardan söz edecek değiliz ya, bir de bu buhrana müspet taraflarından (!) bakalım.

Ekonomik kriz sayesinde, istediğimiz zaman nereden borç para alabileceğimizi öğrendik, buna bağlı olarak nelerden ödün verebileceğimizi öğrendik. Vefanın ne demek olduğunu anladık, vefasızlığı da iyice pekiştirdik. Avrupalı tefecilerin ülkemizdeki işbirlikçilerini tanıdık. Daha doğrusu bir ülke, kendi isteğiyle nasıl bataklığa sürüklenir bunu gördük. Rober kolejindeki, Galatasaray Lisesi'ndeki ve buna benzer birçok okulun eğitim kalitesini test ettik. Şimdiye kadar hep rakamlardan şikâyet ederdik, meğer rakamların suçu yokmuş, suç rakamlarla oynayanlardaymış, bunu öğrendik. Bunca zaman boş yere rakamların, artıların, eksilerin, çarpma ve bölme işlemlerinin günahını aldık. Doların bütün dünya da düştüğü bir zamanda Türkiye'de nasıl yükseldiğini gördük. Önceden haberini alıp bir gecede trilyonları götürenlerin haberini aldık. Beni asıl düşündüren o kadar paranın nereye sığacağı. (!) Bu sayede maneviyatın, adaletin, mefkürenin, egemenliğin nasıl yok edilmeye çalışıldığını anladık. Değiştirilmesi teklif dahi edilmemesi gereken, maddelerin nasıl ablukaya alındığını öğrendik. Yapılan bütün hareketlerin kontrol edildiğini öğrendik.

Diğer taraftan şu âna kadar adını bilmediğimiz bir çok bankanın, fonun (IMF, Dünya Bankası) adını, başkanlarını yardımcılarını, merkezlerini öğrendik. Faizli borç para almak için, dışarıdan insan ithal ettiğimize şahid olduk. Bu insanın vatanını, milletini, devletini sevdiği için bu işi kabul ettiğini öğrendik (!). Ayrıca tenis sporunun yararlarını, Hilton otelinin çevresini öğrendik.

Öyle ya şeyi unuttuk, Türkiye'yi el birliğiyle düze çıkaracağını iddia eden bir de düşük voltajlı ampul ortaya çıktı. Bu adam ampulun Türkiye'yi aydınlatacağını ve kendisi de sorunları çözeceğini iddia ediyor. Eminim ki sorunları çözersin (!) hem de öyle bi çözersin ki sonunda elimizde sorun yaratacak ülke de kalmaz. Hep birlikte, Brüksel'e, Las Wegas'a, Dallas'a... taşınırız ve ömrümüzün sonuna kadar rahat yaşarız. (!) Atalarımızın, ninelerimizin, dedelerimizin kanıyla sulanan toprakları bir hiç uğruna terk mi edelim? Hayır. Biz hiçbir yere gitmiyoruz, gitmeyeceğiz. Bu ülkeyi, Hıristiyan merkezlerinden, Yahudi lobilerinden izin alıp gelenler değil, iznini bu vatanın aziz evlatlarından alıp gelenler kurtarabilir. Ve öyle olacak Allah'ın izniyle.

İşte, ekonomik kriz ve buna bağlı nedenlerden dolayı ülkemizin içinde bulunduğu durum içler acısı. Çözüm için kimlerden medet umduğumuz da ortada. Halbuki formül milli şahlanıştadır. Tarihinde birçok merhale geçiren bu millet, gerekli kişilerin müdahale etmesiyle bu kara günleri de geride bırakacaktır.
AKP'li başkan 2 bin lira için halkı sıraya dizdi
Paralar seçimden sonra yatacak!
İsrail bu kez Suriye'ye saldırdı
38 kişi hayatını kaybetti
Seçil Erzan davasında önemli gelişme
Belgedeki imza sahte çıktı
Seçim zoruyla çevreci oldu
'Gündemimizde yok'
Atatürk’ün hazırlattığı hutbeler
Namazın hikmeti
2 suç örgütü lideri daha İstanbul'da yakalandı
Kırmızı bültenle aranıyorlardı
Müzakereler katliama zaman kazandırmak için
Takas önerisini Netanyahu reddetti
3 büyük takım taraftarı iftarda buluştu
'Futbol sahada, dostluk her yerde'
Oy sayımı iftar saatine denk geliyor
YSK 'iftar' konusunda karar verdi
'İBB adayını çek' teklifine yanıt verdi
AKP'ye 3 şartını açıkladı
AKP'den bir seçim klasiği
Seçime 3 gün kala gaz bulundu!
İSO'dan tarihi uyarı
'Eğitimli gençlerimizi avlamak için...'
'AJet ile anlaşmamız yok'
THY'den çok garip Ajet kararı!
Almanya'nın öteki yüzü
Avrupa'nın ilk siyonist ülkesi Almanya!
AKP'li başkan 2 bin lira için halkı sıraya dizdi
Paralar seçimden sonra yatacak!
İsrail bu kez Suriye'ye saldırdı
38 kişi hayatını kaybetti
Seçil Erzan davasında önemli gelişme
Belgedeki imza sahte çıktı
Seçim zoruyla çevreci oldu
'Gündemimizde yok'
Atatürk’ün hazırlattığı hutbeler
Namazın hikmeti
2 suç örgütü lideri daha İstanbul'da yakalandı
Kırmızı bültenle aranıyorlardı
Müzakereler katliama zaman kazandırmak için
Takas önerisini Netanyahu reddetti
3 büyük takım taraftarı iftarda buluştu
'Futbol sahada, dostluk her yerde'
Oy sayımı iftar saatine denk geliyor
YSK 'iftar' konusunda karar verdi
'İBB adayını çek' teklifine yanıt verdi
AKP'ye 3 şartını açıkladı
AKP'den bir seçim klasiği
Seçime 3 gün kala gaz bulundu!
İSO'dan tarihi uyarı
'Eğitimli gençlerimizi avlamak için...'
'AJet ile anlaşmamız yok'
THY'den çok garip Ajet kararı!
Almanya'nın öteki yüzü
Avrupa'nın ilk siyonist ülkesi Almanya!

Seçil Erzan davasında mahkemeye sunulan belgedeki imza sahte çıktı

Seçil Erzan tarafından Selçuk İnan'a verilen ve üzerinde Denizbank yetkilisinin imzası olduğu iddia edilen belge sahte çıktı!
29.03.2024 11:14:00
12 Punto
Seçil Erzan davasında mahkemeye sunulan belgedeki imza sahte çıktı
Seçil Erzan davasında mahkemeye sunulan belgedeki imza sahte çıktı
Türkiye'de gündem yaratan olaylardan biri olan Denizbank'ın eski Levent Şube Müdürü Seçil Erzan'ın davasına yeni bir rapor girdi.

8 Mart'ta yapılan ve 13 saat süren son duruşmada bazı kararlar alındı. 24 Mayıs'a ertelenen duruşma için, müştekilerden Selçuk İnan'ın ifadesinin alınması için Gaziantep Ağır Ceza Mahkemesi'ne yazı yazılmasına hükmeden heyet, Fatih Terim'in tanık olarak dinlenmesi talebinin daha sonra değerlendirilmesine hükmedildi.

Alınan kararlar arasında "Müşteki Selçuk İnan vekilinin talep ettiği belgelerde sanıklardan Asiye Öztürk'e ait imzalarının Sanık Asiye 'ye ait olup olmadığı hususunda ATK 'dan ek rapor alınmasına," dair kararda yer aldı.

ADLİ TIP KURUMU "İMZA SAHTE" DEDİ

12 Punto'dan Müslim Sarıyar'ın haberine göre, mahkemeye sunulan Seçil Erzan ve yardımcısı Asiye Öztürk'ün imzası yer aldığı iddia edilen ıslak imzalı antetli Denizbank yazısı Adli Tıp Kurumu'na gönderildi.

Adli Tıp Kurumu belgede iddia edilen banka şube müdür yardımcısı Asiye Öztürk'ün imzası olduğu belirtilen imzayı inceledi. Yapılan incelemede sözde belgede atılan imzanın, Asiye Öztürk'ün imzası olmadığını belirtti.

BU RAPOR DAVA DOSYASINA GİRDİ

Hazırlanan raporda şöyle denildi:

"Fotokopi belgeler, bilgisayar ortamında hazırlanmış belgeler, faks çıktısı ve karbon suret belgelerde bazı tanı unsurları kayba uğrayabileceği gibi bu tür belgelerin sair usullerle elde edilebilme olasılığının da bulunduğu, ayrıca belgeye imza, yazı ya da artefakt gibi harici unsurlar eklenebileceğinden fotokopi belgeler üzerinde inceleme yapılması sakıncalı olup genel olarak belge asılları üzerinde inceleme yapılmasının gerekli olduğu, söz konusu belgelerin orijinal belgelerden elde edilmiş olduğunun kabulü halinde tersim biçimi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir bakımından yapılan incelemede; İnceleme konusu belgelerdeki imzalar ile Asiye Öztürk'ün mevcut mukayese imzaları arasında ilgi ve irtibat tespit edilemediği hususlarını bildirir KANAAT RAPORUDUR."

Adli Tıp Kurumu tarafından mahkemeye gönderilen bu rapor dava dosyasına konuldu.

Küçükçekmece'de faciadan dönüldü

Küçükçekmece'de halı fabrikasında yangın çıktı
29.03.2024 10:32:00
İhlas Haber Ajansı
Küçükçekmece'de faciadan dönüldü
Küçükçekmece'de faciadan dönüldü
Küçükçekmece'de halı fabrikasında yangın çıktı. Fabrikadan alevler yükselirken, yangına müdahale etmeye çalışan bir işçinin yaralandığı öğrenildi. Büyük çapta hasar gören fabrika dron ile görüntülendi.

Küçükçekmece, Mehmet Akif Mahallesi Bahariye Caddesi'nde üzerinde bulunan 2 katlı halı fabrikasının 2. katında bulunan depo bölümünde saat 06.00 sıralarında bilinmeyen bir nedenle yangın çıktı. Yangın kısa sürede büyürken, olay yerine çok sayıda itfaiye ekibi sevk edildi.

Fabrikadan işçiler hemen tahliye edildi. Fabrika alev alev yanarken bölgeye gelen itfaiye ekipleri yangını söndürmek için çalışma başlattı. Yaklaşık 2.5 saatlik çalışmanın ardından yangın söndürüldü. Fabrikada işçilerden birinin yangına müdahale ederken yaralandığı öğrenildi. Yaralı işçi hastaneye kaldırılırken, itfaiye ekipleri içeride kimsenin olup olmadığına yönelik arama çalışması yaptı. Öte yandan büyük çapta hasar gören fabrika havadan görüntülendi.

Yangınla ilgili konuşan gece bekçisi, 'Fabrikanın yukarı bölümü yandı. Fabrikada mahsur kalan yok. Fabrikanın itfaiye ekibinden bir arkadaş müdahale ederken dumandan etkilenmiş, şuan hastanede. Gece çalışanlar aşağı taraftaydı, yangın yukarıda çıktı. Malzeme ambarı denilen bir yer var orada çıktı' dedi.

Utanmadan bir de paylaşım yapıyorlar

 
İnsanlıktan zerre kadar nasibini almamış çeteciler olarak da bilinen Yahudi askerler, Gazze'de yaptıklarıyla ahlaksızlıkta da zirveyi kimseye bırakmıyor.
28.03.2024 17:50:00 / Güncelleme: 28.03.2024 17:54:49
HASAN PARLAK
 Utanmadan bir de paylaşım yapıyorlar
 Utanmadan bir de paylaşım yapıyorlar

İnsanlıktan zerre kadar nasibini almamış çeteciler güruhu olarak da bilinen Yahudi askerler, Gazze'de yaptıklarıyla ahlaksızlıkta da zirveyi kimseye bırakmıyor. Nitekim Gazze'de soykırım yapan Yahudi askerleri, işgal ettikleri bölgede her türlü rezalete imza atıyor. Hatta rezaletlerini sosyal medyada paylaşmaktan da geri durmuyor. Reuters ajansında yer alan görüntüler de Yahudi askerlerinin ne kadar 'insanlık sınıfı'nın dışında olduğunu ortaya koyuyor. Nitekim İsrail askerleri, Filistinlilerin evlerinde bulunan iç çamaşırlarıyla oynadıklarını gösteren fotoğraf ve videoları yayınlamaktan geri durmadı. Videolardan birinde Gazze'deki bir odada bir koltukta oturan İsrailli bir asker sırıtıyor, bir elinde silah, diğer elinde beyaz saten iç çamaşırını kanepede yatan bir yoldaşın açık ağzının üzerine sallıyor. Böylece Yahudi askerlerin insan olmadığını, başka tür bir mahluk olduğunu tüm dünyaya haykırıyorlar. 

Özgür Özel hakkında 'zibidi' benzetmesi nedeniyle suç duyurusu

Kahramankazan 15 Temmuz Gaziler ve Şehit Aileleri Derneği, CHP Genel Başkanı Özgür Özel hakkında "Kot üstüne perdelik kumaştan kefen çeken zibidiler' sözleri nedeniyle suç duyurusunda bulundu.
28.03.2024 16:32:00
İhlas Haber Ajansı
Özgür Özel hakkında 'zibidi' benzetmesi nedeniyle suç duyurusu
Özgür Özel hakkında 'zibidi' benzetmesi nedeniyle suç duyurusu
Kahramankazan 15 Temmuz Gaziler ve Şehit Aileleri Derneği, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel'in bir mitingde 'Tayyip Bey çağırınca oraya dizilen kot üstüne perdelik kumaştan kefen çeken zibidiler değil, dedesi Çanakkale'de kefensiz yatanlar kurtarır bu memleketi" ifadelerini kullanması üzerine hakkında suç duyurusunda bulundu.

Konuya ilişkin açıklamada bulunan Kahramankazan 15 Temmuz Gaziler ve Şehit Aileleri Derneği Başkanı Cafer Akın, 'CHP Genel Başkanı Özgür Özel haddini aşan açıklamalarda bulunmuştur. Bunun üzerine Kahramankazan 15 Temmuz Şehit Aileleri ve Gaziler Derneği olarak suç duyurusunda bulunacağız. CHP Genel Başkanı hadsiz Özgür Özel, 15 Temmuz darbe girişimine karşı koyan vatandaşlarımıza utanmadan, sıkılmadan 'zibidi' dedi. 'Tayyip Bey'in çağrısına oraya dizilen kot üstüne perdelik kumaştan kefen çeken zibidiler değil, dedesi Çanakkale'de kefensiz yatanlar kurtarır bu memleketi' ifadesini kullandı. CHP, Mustafa Kemal Atatürk'ün kemiklerini sızlatmaya devam ediyor. Özgür Özel'i kınıyoruz. 15 Temmuz şehit ve gazilerine zibidi diyemezsin, haddini bil' diye konuştu.

'Fetullahçı teröristlere inanç grubu güzellemesi yapan CHP Genel Başkanı Özgür Özel'i kınıyoruz'

Özel'den özür beklediklerini söyleyen Akın, 'Aziz Türk milleti evlatları, söz konusu vatan olduğunda canlarından geçerek darbecileri ve darbeciliğe alkış tutanları durdurmuşlardır. 15 Temmuz'da devletinin çağrısıyla milletle kol kola şehadete yürüyerek tanklara siper olan aziz şehitlerimizin aileleriyle birlikte şehitlere 'zibidi' deme hadsizliğini gösteren Fetullahçı teröristlere inanç grubu güzellemesi yapan CHP Genel Başkanı Özgür Özel'i kınıyoruz. Her halükarda ülkeyi sizin kurtarmayacağınız kesin. Tankların arasından sıvışıp giderken, televizyon karşısında kahvenizi yudumlayarak izlediğiniz 15 Temmuz'da meydanlarda can veren, kan veren o 'zibidi' dediğiniz korkusuz kahramanlardan öğrenecek çok şeyiniz var. Asıl zibidi kim biliyor musunuz' O gece darbe oluyor diye alkış tutanlar, o gece kadeh kaldıranlar, o gece tankların arasından sıvışanlar, o geceden sonra darbecileri savunanlar, kahpe teröristlerle iş birliği içerisinde olanlar; millet siz siyasi malzeme yapın diye kurtarmadı bu vatanı. Ne Çanakkale'de kefensiz yatan atalarımız ne de 15 Temmuz'da karşı koyarken şehit olan yiğitlerimiz. Kahraman gazilerimiz, bu ülke için zerre faydası olmayanlar, ülke yönetimine talip olmaktan utanmıyorlar. CHP Genel Başkanı Özgür Özel'den şehit ailelerimiz ve gazilerimizden acilen özür dilemesini bekliyor ve şiddetle kınıyoruz' dedi.

'Atatürk'ün kurduğu bir partide gazilere ve şehitlere bu söylem kabul edilemez niteliktedir'

Özel'in sözlerinin kabul edilemez olduğunu söyleyen Avukat Burakhan Çınar ise, 'Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve aziz milleti için bir an olsun gözünü kırpmadan şehit olan ve yine bu uğurda gazi olanlara CHP Genel Başkanı'nın TV kanallarında da görüleceği üzere açık bir şekilde 'zibidi' şeklindeki hakaretini derin bir üzüntü ile hep beraber izledik, takip ettik. DEM Parti ile kent uzantısı neticesinde PKK'lı kişileri ilçe yönetimlerine sokan bir partinin genel başkanının her mitingde, hatta kendi partisinin genel başkanlık seçimlerinde dahi Selahattin Demirtaş'a, Osman Kavala'ya selam gönderirken, gazi veya şehit gibi kelimelerin nasıl bir maneviyat oluşturduğunu anlaması bizler tarafından beklenemez. Türk Ceza Kanunu'nun belirli maddelerini ihlal etmesi ve gazilerimiz ile şehit ailelerimiz üzerinde nasıl bir etki uyandırdığı kamuoyunun takdirindedir. Bu nedenle Kahramankazan Cumhuriyet Başsavcılığımıza şikayetçi olmak için burada bulunuyoruz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu bir partide gazilere ve şehitlere bu söylem kabul edilemez niteliktedir. Bu nedenle de Özgür Özel'i kınıyoruz ve kendisinden şikayetçiyiz. Yüce Türk adaleti gereğini yapacaktır' ifadelerini kullandı.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.