Bu gün öyle şeyler oluyor ki, 10 yıl önce Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızdan aldığımız fikirler ile ortaya koyarken bizim dışımızdaki hiç kimse bunların gerçekleşeceğine ihtimal bile vermiyordu. Zaman içerisinde hepsi bir bir gerçekleşti. Ama ne acıdır ki hükümet destekçileri, dün, “asla kabul etmeyiz” dediklerini bugün savunur oldular. Akil adamlar güruhunun ortaya koyduklarına bakın. Millete neyi anlatıyorlar, neye hazırlıyorlar bizi? Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması, Meclise girmesi, başkanlık sistemi, federasyon vs… Milleti çirkin bir ikilemde bırakıyorlar. Ya kan akacak ya da kanlı terörist örgüt PKK ve terörist başı Abdullah Öcalan, Kürt kardeşlerimizin temsilcisi gibi sürecin yöneticisi olacak. Ya kırk katır, ya kırk satır. Tam şeytana uygun bir ikilem… Ahmet Türk, “PKK savaşta kazandı, siyaset masasında da kazanır” diyor. Bu sözler halkımızdan gizlenen gerçeği ve sürecin aslında ne olduğunu çok net olarak ortaya koyuyor. AKP Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner, “PKK bağımsız bir Kürdistan için silah kullanabilir…” diyor. Bu nasıl bir laf… Bu laf açıkça suç teşkil etmektedir. Ayrıca dinimize de açıkça aykırıdır. Türk Ceza Kanununun 313. maddesi; “Halkı, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetine karşı silahlı bir isyana tahrik eden kimseye on beş yıldan yirmi yıla kadar hapis cezası verilir. İsyan gerçekleştiğinde, tahrik eden kişi hakkında yirmi yıldan yirmi beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur” demektedir. Türkiye’de herkes Anayasa ve kanunlar önünde eşittir. Bir kısım hürriyetler eksik olsa bile bunu elde etmek için adam öldürmek haramdır. Yeni Anayasa çalışmaları da oyun. İçeriğini konuşmadan, genelleyerek sanki yeni bir anayasa yapılması birçok sorunu çözecekmiş gibi bir hava oluşturarak sakıncalı birkaç değişikliği yapmayı düşünüyorlar. Alın bir Anayasa kitapçığı baştan sona okuyun lütfen, nasıl yanıltıldığınızı anlayacaksınız. Okuduğunuzda “mevcut olan sorunlara şu anayasa maddesi neden oluyor” diyemeyeceksiniz. Hiç duydunuz mu; “Şu sorun Anayasa’nın şu hükmünden kaynaklanıyor” dediklerini. Hayır! Sadece bu konuda önce şartlandırma oluşturdular, şimdi de o şartlanmadan yararlanıyorlar. Hatırlarsanız 2010 yılındaki Anayasa referandumunda da bir sürü gerçek dışı iddia ile halkımız yanıltıldı ve sanki halk için çok önemli değişiklikler yapılıyor havası verildi. Ve gerçek amaçlarına ulaştılar: Yüksek yargıyı kontrollerine aldılar, idareyi daha muhtar hale getirdiler ve üst kurulları hükümetin silahına dönüştürdüler. Şimdiki anayasa yapma sürecindeki amaç Anayasanın değiştirilemeyecek hükümlerini değiştirmek, başkanlık sistemine ve federasyona geçişi sağlamaktır. Halbuki bu yürürlükteki Anayasaya göre mümkün değildir, anayasal suç oluşturur. Bu hükümler anayasa yapmak üzere oluşturulmuş bir meclis tarafından konmuş ve halkın oyu ile kabul edilmiştir. Bunları değiştirmek için Anayasa yapmak üzere halk tarafından seçilecek bir meclis tarafından anayasa hazırlanmalı ve tüm toplum kesimlerinin fikirleri alınmalıdır. Şimdiki süreçte ortaya konanlar, PKK ve Abdullah Öcalan ile ilişkiler ve Abdullah Öcalan’ın süreci yönetmesi, aşamaları belirlemesi, akillerin bir kısmını seçmesi vs. suç teşkil etmektedir. Türk Ceza Kanununun 309. maddesi; “Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılırlar” şeklindedir. 302. Maddesi; “Devlet topraklarının tamamını veya bir kısmını yabancı bir devletin egemenliği altına koymaya veya Devletin bağımsızlığını zayıflatmaya veya birliğini bozmaya veya Devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını Devlet idaresinden ayırmaya yönelik bir fiil işleyen kimse, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır” şeklinde hüküm içermektedir. Abdullah Öcalan yakalanmadan önce işlemiş olduğu; soruşturulan ve hakkında dava açılan suçlardan mahkûm olmuştur. Ancak hala terör örgütünü yönettiği anlaşılıyor. 313. maddenin 2. fıkrası; “Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetine karşı silahlı isyanı idare eden kişi, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır. İsyana katılan diğer kişilere altı yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir” demektedir. Bu kanun maddelerini işletecek savcılar bir gün harekete geçecektir elbet.
Oktay Doğan / diğer yazıları
- İnsanın bir felaketi: Ön yargı / 27.03.2021
- Kul hakkı kırmızı çizgimiz olmalı / 17.02.2021
- Mutluluğun ve başarının anahtarı / 10.02.2021
- İyi olmak ve iyi kalmak / 14.01.2021
- Hocam / 07.01.2021
- Atatürk ne yaptı? / 23.10.2017
- Taklit edilen, projeleri izinsiz kullanılan lider: Prof. Dr. Haydar Baş / 19.04.2015
- Bu iktidar neye hizmet etti? / 17.07.2014
- Oyunu halkımız bozmalı / 01.10.2013
- Alçak katiller karşısında ölçü sahibi Müslümanlar olalım / 08.09.2013
- Kul hakkı kırmızı çizgimiz olmalı / 17.02.2021
- Mutluluğun ve başarının anahtarı / 10.02.2021
- İyi olmak ve iyi kalmak / 14.01.2021
- Hocam / 07.01.2021
- Atatürk ne yaptı? / 23.10.2017
- Taklit edilen, projeleri izinsiz kullanılan lider: Prof. Dr. Haydar Baş / 19.04.2015
- Bu iktidar neye hizmet etti? / 17.07.2014
- Oyunu halkımız bozmalı / 01.10.2013
- Alçak katiller karşısında ölçü sahibi Müslümanlar olalım / 08.09.2013