Milletlerin tarihinde az veya çok yalan-yanlış ve çarpıtma olabilir. Ancak Müslüman Türk tarihi gibi tamamıyla tersyüz edilmiş bir tarih gösterilemez. Buna rağmen yine de tarihi gerçekler zaman zaman gün yüzüne çıkmaktadır. Hiçbir gerçek, ilânihaye gizlenemez. Çünkü tarih belgeye dayanır. Gerçekler ne kadar gizlenirse gizlensin, ortaya çıkan bir tarihi belge, bütün yalanları silip süpürür. Daha doğrusu tarihi bir belgenin olduğu yerde her türlü iddia geçersiz kalır. Tarihi belgeler kadar tarihi yorumlar da önemlidir. Çünkü yorumdan bütünüyle bağımsız bir tarih yazılamaz. Ancak yorumun da belgeye dayanması gerekir. Belgesiz yorum, yorum olmaz, yalan olur. Tarihi yorumlar, tarihi olayların yaşandığı zamanı, şartları ve zihniyeti dikkate alarak yapılmalıdır. Alman tarihçi Leopold von Ranke, bu gerçeği şöyle ifade eder: "Tarihçi kendini araştırdığı döneme götürebilmeli, olayları o zamanda yaşıyormuş gibi görüp anlamaya çalışmalıdır."Batılılar, gerçek tarihin yazılması için şart olan bu kuralların hepsini bir kenara iterek, asırlarca Müslüman Türklerin tarihini karalamaya uğraşmışlardır. Diğer bir deyişle Batılılar, tarihimizi tahrif etmeyi amaç edinmişlerdir. Bunun nedeni milletimizi dünyaya kötü tanıtmak ve böylece kendi kötülüklerini örtmek, dahası milletimizi karşılarında ezik ve boynu bükük bir ruh haline sokmaktır.Bu nedeni çok iyi bilen Aliya İzzetbegoviç, Batılıların karşısında daima dik durmuş, gururla gerçekleri yüzlerine çarpmış ve aynı tavrı tüm Müslüman idarecilerin sergilemesini istemiştir. Gerçekten de böyle bir tavır onurlu ve izlenmesi gereken bir tavırdır. Tarihimizde utanılacak, sıkılacak ve yüz kızartacak bir olay mı yaşanmıştır? Şanla, şerefle dolu bir tarihin nesinden utanalım? Utanacak birileri varsa, onlar da Batılılardır.Batılıların milletimize karşı izlediği politikanın temelini Haçlı ideolojisi oluşturmaktadır. Avrupalılık fikrinin kökeni de bu ideolojidir, yani Müslüman Türkleri önce Avrupa'dan, sonra da Anadolu'dan atmaktır. Eski Başbakanlardan Şemsettin Günaltay 1915 yılında İsviçre'de öğrenci iken "Makedonya'da Türk Mezalimi" adlı bir panele katıldığını ve konuşmacılardan birinin şöyle dediğini nakleder: " Yeryüzünden hilâl kalkmadıkça, Hıristiyanlık bütün dünyayı yönetim altına almadıkça, insanlık mutlu olmaz. Hıristiyanlık Arabistan'ın barbar dinini ortadan kaldırmalı ve Türkler Altay dağlarının gerisine sürülmelidir." Bu zihniyet, bu dünya görüşü, hiçbir zaman değişmemiştir. Hal böyle iken içimizden bazı gaflet ehli kişiler, bunun değiştiğini zannediyor.Avrupa Birliği (AB) macerası, işte bu zannın eseridir. Türkiye'yi idare edenler, yıllarca Avrupa birliğine üye olmayı milletimize "stratejik hedef" ve "milli devlet politikası" olarak sunmuşlardır. Daha da ilginç olanı, medeniyetimizin savunuculuğuna soyunanların, Avrupa Birliği'ni "medeniyet projesi" olarak göstermesidir. Avrupa Birliği'ne bu gözle bakanlar, demek ki, tarihi gelişmelerin değişmez biriminin medeniyetler olduğunu bilmiyor. Hâlbuki devletler yıkılır ve yeniden kurulur, ama medeniyetler, değişmeden varlıklarını sürdürürler.Ezcümle, tarihi ve güncel gerçekler, Avrupa Birliği macerasını tarihin çöp sepetine atmayı gerekli kılmaktadır. Maalesef hükümetimiz, bütün bu gerçekleri görmezden geliyor. Fiilen dağılan ve şeklen ayakta duran Avrupa Birliği için bir bakan görevlendirme garabetinden dahi kurtulamıyor. Yapılanlar gaflet sınırını çoktan aşmış durumda, ama biz yine gaflet diyelim ve şöyle bitirelim: Böyle gaflet düşman başına.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018