Yıllar boyunca kâr eden ve piyasayı regüle eden tarımsal KİT'lerimizi yok pahasına özelleştirdikten sonra tamamen dışa bağımlı hale gelerek ithalat cenneti bir Türkiye olduk.
Ve Sayın Tarım ve Orman Bakanımız Bekir Pakdemirli olaya son noktayı koydu: "Küçükbaş hayvan varlığına bakıyorum, tüm sığır varlığında Avrupa Birliği'nde birinci sıradayız. Büyükbaş hayvan varlığında da Fransa'dan sonra Avrupa'da ikinci sıradayız." Sayın bakanım bu kadar birincilik, ikincilik ve şampiyonluğumuz varken niçin adı sanı duyulmayan ülkelerden on yıllardan beri canlı hayvan ve karkas et ithal ediyoruz. Niçin milyarlarca dolar paramız elin çiftçisine, hayvan üreticisine gitti ve gidiyor? Bu haliyle Tarım ve Orman Bakanlığının adı "ithal ofisi"ne dönmüş durumda.
Yıllarca "Devlet kasaplık yapar mı, devlet ayakkabıcılık yapar mı, devlet şeker satar mı?" diye diye özelleştirmelerle tarımı, köylüyü bitirdik ve en nihayetinde de köküne kibrit suyu döktük. Tarım ve Orman Bakanlığının adeta bir "ithal ofisi" olarak çalıştığı bu son noktada da; tanzim satış mağazaları ile patates, biber ve patlıcan satmaya başladık.
Ne oldu da bir anda devletçi sosyal politikalara geçildi acaba?.. Demek akıl için yol birmiş. En önemli stratejik saha olan tarımda elbette devlet korumacı olmalı ve çiftçiyi her halükarda sonsuzcasına desteklemeli. Dünya bu gerçeği bugün bu şekilde yapıyor ve çiftçisini zarar etse de destekliyor.
Gıda bağımlılığı hiçbir şeye benzemez, benzemiyor. Açlık her şeyi bozar. Son yaşanan tanzim satışlar ve kuyruklar bizlere tarım ve hayvancılığa ne denli önem vermemizi bir kez daha hatırlattı. İthalat hiçbir zaman çözüm ve çare değildir. Yurt dışından gelen hiçbir zaman öğün olmaz, olsa da vaktinde bulunmaz.
Olayın garipliğine bakar mısınız!.. Daha önce patlıcan, biber, soğan ve patatesi bahçesinde üreten insanımız saatlerce sırada bekleyerek, şikâyetçi olmayarak yarışa giriyor ve en sonunda da, buna vesile olanlardan "Allah razı olsun" diyor.
Sorgulaması gereken halk, acaba ne zalimlik ettik de Allah bunları başımıza getirdi demesi gerekirken; zillete ve fakirliğe "Yarabbi Şükür" çeken anlamsız ve sıfırla çarpılmış, köleleştirilmiş bir halkımız var.
Tanzim satış uygulamasından çıkarılacak çok dersler var sevgili okurlar. Devlet tarımsal kalkınma kooperatifleri ile el ele bir şekilde örgütlenip üretimden tüketiciye kadar, Türkiye'nin her yerinde uygun fiyata yaş sebze ve meyve üretimi ve tüketimini sağlayabilir.
Bugünlerde ekranlarda, sosyal medyada ve hemen her yerde yaş sebze meyve fiyatlarını ve tanzim satış mağazalarını konuşmaktan ziyade bunları dünyaya ihraç eden bir ülke olmalıydık.
Tarımı yıllardan beri Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in söylediği şekliyle, dünyada stratejik bir sektör olarak ele almalı ve tarım önemsenmeli. İthalatın ülkeyi nasıl bir çaresizlik sarmalına soktuğu ortada… Seçim öncesi derme çatma tanzim satışlarla değil, Milli Ekonomi Modeli'nde de belirtildiği şekliyle bunun bir model olarak uygulanması şarttır ve zaruridir.
Milli Ekonomi Modeli'ni uygulayan Rusya'nın durumu ortadadır. "Rus lider Putin bizim Modeli uygulamaya başladıktan sonra 3 kez yılın lideri seçildi. Modelin başarısı hakkında bu örnek yeterlidir herhalde." (Prof. Dr. Haydar Baş)
Adem Birinci / diğer yazıları
- Ali'nin Hendek’teki darbesi / 28.11.2023
- Kisa hadisi ve Ehl-i Aba / 25.11.2023
- Huzur hakkı ve çoklu maaş / 17.11.2023
- Zilzal Suresi / 26.10.2023
- Bu ülke insanı intihar edemez / 24.10.2023
- Taif ya da zulüm ve merhamet / 06.10.2023
- Boykot / 04.10.2023
- Hz. Fatıma anamızın nuru / 27.09.2023
- Âlemler nura gark oldu Muhammed doğduğu gece / 26.09.2023
- Ebu Leheb (Ateşin Babası) / 04.09.2023
- Kisa hadisi ve Ehl-i Aba / 25.11.2023
- Huzur hakkı ve çoklu maaş / 17.11.2023
- Zilzal Suresi / 26.10.2023
- Bu ülke insanı intihar edemez / 24.10.2023
- Taif ya da zulüm ve merhamet / 06.10.2023
- Boykot / 04.10.2023
- Hz. Fatıma anamızın nuru / 27.09.2023
- Âlemler nura gark oldu Muhammed doğduğu gece / 26.09.2023
- Ebu Leheb (Ateşin Babası) / 04.09.2023