ABD eski Dışişleri Bakanlarından Henry Kissenger 1970 yılında çok manidar bir tespitte bulunmuştu: "Birleşik Devletlerin yiyecek silahı, Arap petrol kartellerinin elindeki petrol silahı ile boy ölçüşecek durumdadır" demişti.
Gerçekten de "yiyecek silahı" günümüzde kullanılan çok önemli bir silahtır ve hayatın devamında, enerji kaynakları kadar değerli ve stratejiktir. 2004 yılında OECD ülkelerinin tarıma verdikleri destek 279 milyar dolar düzeyindedir. 2006 yılı AB bütçesi 111.9 milyar dolar iken, bunun 56.3 milyar Euro yanyüzde 50.3 'ü tarımın desteklenmesine ayrılmıştır. 2007 bütçesinde ise tarıma ayrılan destek 57.2 milyar Euro'dur. AB'de tarımda kişibaşına destek 1990 yılında 10.700 Euro iken, 2002 yılında bu rakam 17.200 Euroya çıkmıştır.ABD'de Tarım Bakanlığı üzerinden tarıma ayrılan bütçe 2004 yılında 72 milyar dolar iken, 2005 yılında bu rakam 85. 284 milyar dolara, 2006 yılında ise 95.712 milyar dolara çıkartılmıştır. Ayrıca 30 milyar doları aşan kredi desteği mevcuttur. Örneğin 2005 yılında ayrılan kredi rakamı toplamı 31.194 milyar dolardır. Sistemin nasıl işlediğini anlamak için, 1962 yılında oluşturulan AB Ortak Tarım politikalarına (OTP) ana hatları ile bir göz atalım? 1962 yılında Roma Antlaşması ile birlikte OTP ve FEOGA (Avrupa Tarımsal Yönlendirme ve Garanti Fonu) aynı zamanda hayata geçirilmiştir.
AB çiftçisi desteklenmektedirOTP ile temel yaklaşım, AB bölgesi ile dış dünya ikiye ayrılmaktadır. İçeride dünya fiyatlarının üzerinde ve AB çiftçisini memnun edecek bir hedef fiyat belirlenmekte; dışarıdan ithal olarak gelen ürünlere ise "prelevman vergiler" uygulanarak ithal ürünlerin fiyatı iç piyasa fiyatlarına çıkarılmaktadır. İç piyasada ürünün fiyatı, "hedef fiyat" seviyesinin altına düşmesine müsaade edilmemekte; talep fazlası ürünler, kamu kurumları tarafından alınarak stoklanmaktadır. İhraç ürünleri için ise içerideki fiyat, dış piyasa fiyatlarından pahalı olduğu için ihracat desteklenmesi (restitution) yapılarak tarım üreticisi desteklenmektedir. Bu sayede dış piyasa fiyatları da baskı altına alınarak düşürülmekte; böylece tarıma dayalı kalkınma yolunu seçen birçok gelişmekte olan ülkenin ticareti ağır darbeler almaktadır.SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET İÇİN NE DEDİLERProf. Dr. Metin TULGAR / Nöroteknoloji Merkezi BaşkanıHer cümlesini hayranlıkla okuyorum"Sosyal Devlet/Milli Devlet" kitabının her cümlesini dikkatle ve hayranlıkla okuyorum. Aslen bir sosyal bilimci olan Sayın Prof. Dr. Haydar BAŞ tarafından matematiksel bir düşünce tarzıyla bu değerli kitabın kaleme alınması beni gerçekten şaşırttı. Açlık, işsizlik ve can güvenliğinin gündemde olduğu dünyamızda sadece Türkiye ve Türk milletinin değil, tüm ülkelerin ve ulusların sorunlarına samimiyetle çözüm önerileri sunan "Sosyal Devlet/Milli Devlet" modelinin bir Türk bilim insanınca geliştirilmesi, tarih boyunca barışın, hoşgörünün ve adaletin simgesi olmuş ecdadımızın misyonunun devam ettirilmesi noktasında ayrı bir öneme sahiptir. Bu tezin, Müslüman Türk dünyasının tezi olmasından onur duyuyorum. İnsan hakları, demokrasi ve özgürlük gibi kutsal kavramların bilinçli şekilde çarpıtıldığı günümüzün karmaşık ortamında umutsuzluk değil umut mesajlarıyla insanlığa mutlu gelecek müjdesi veren bu eserin her cümlesi dikkatle ve özümsenerek okunmalı kanaatindeyim.
Gerçekten de "yiyecek silahı" günümüzde kullanılan çok önemli bir silahtır ve hayatın devamında, enerji kaynakları kadar değerli ve stratejiktir. 2004 yılında OECD ülkelerinin tarıma verdikleri destek 279 milyar dolar düzeyindedir. 2006 yılı AB bütçesi 111.9 milyar dolar iken, bunun 56.3 milyar Euro yanyüzde 50.3 'ü tarımın desteklenmesine ayrılmıştır. 2007 bütçesinde ise tarıma ayrılan destek 57.2 milyar Euro'dur. AB'de tarımda kişibaşına destek 1990 yılında 10.700 Euro iken, 2002 yılında bu rakam 17.200 Euroya çıkmıştır.ABD'de Tarım Bakanlığı üzerinden tarıma ayrılan bütçe 2004 yılında 72 milyar dolar iken, 2005 yılında bu rakam 85. 284 milyar dolara, 2006 yılında ise 95.712 milyar dolara çıkartılmıştır. Ayrıca 30 milyar doları aşan kredi desteği mevcuttur. Örneğin 2005 yılında ayrılan kredi rakamı toplamı 31.194 milyar dolardır. Sistemin nasıl işlediğini anlamak için, 1962 yılında oluşturulan AB Ortak Tarım politikalarına (OTP) ana hatları ile bir göz atalım? 1962 yılında Roma Antlaşması ile birlikte OTP ve FEOGA (Avrupa Tarımsal Yönlendirme ve Garanti Fonu) aynı zamanda hayata geçirilmiştir.
AB çiftçisi desteklenmektedirOTP ile temel yaklaşım, AB bölgesi ile dış dünya ikiye ayrılmaktadır. İçeride dünya fiyatlarının üzerinde ve AB çiftçisini memnun edecek bir hedef fiyat belirlenmekte; dışarıdan ithal olarak gelen ürünlere ise "prelevman vergiler" uygulanarak ithal ürünlerin fiyatı iç piyasa fiyatlarına çıkarılmaktadır. İç piyasada ürünün fiyatı, "hedef fiyat" seviyesinin altına düşmesine müsaade edilmemekte; talep fazlası ürünler, kamu kurumları tarafından alınarak stoklanmaktadır. İhraç ürünleri için ise içerideki fiyat, dış piyasa fiyatlarından pahalı olduğu için ihracat desteklenmesi (restitution) yapılarak tarım üreticisi desteklenmektedir. Bu sayede dış piyasa fiyatları da baskı altına alınarak düşürülmekte; böylece tarıma dayalı kalkınma yolunu seçen birçok gelişmekte olan ülkenin ticareti ağır darbeler almaktadır.SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET İÇİN NE DEDİLERProf. Dr. Metin TULGAR / Nöroteknoloji Merkezi BaşkanıHer cümlesini hayranlıkla okuyorum"Sosyal Devlet/Milli Devlet" kitabının her cümlesini dikkatle ve hayranlıkla okuyorum. Aslen bir sosyal bilimci olan Sayın Prof. Dr. Haydar BAŞ tarafından matematiksel bir düşünce tarzıyla bu değerli kitabın kaleme alınması beni gerçekten şaşırttı. Açlık, işsizlik ve can güvenliğinin gündemde olduğu dünyamızda sadece Türkiye ve Türk milletinin değil, tüm ülkelerin ve ulusların sorunlarına samimiyetle çözüm önerileri sunan "Sosyal Devlet/Milli Devlet" modelinin bir Türk bilim insanınca geliştirilmesi, tarih boyunca barışın, hoşgörünün ve adaletin simgesi olmuş ecdadımızın misyonunun devam ettirilmesi noktasında ayrı bir öneme sahiptir. Bu tezin, Müslüman Türk dünyasının tezi olmasından onur duyuyorum. İnsan hakları, demokrasi ve özgürlük gibi kutsal kavramların bilinçli şekilde çarpıtıldığı günümüzün karmaşık ortamında umutsuzluk değil umut mesajlarıyla insanlığa mutlu gelecek müjdesi veren bu eserin her cümlesi dikkatle ve özümsenerek okunmalı kanaatindeyim.