3 Aralık NATO Liderler Zirvesinden önce açıklama yapan Mevlüt Çavuşoğlu Baltık Ülkeleri'ne destek vermeyeceklerini açıkladı. "Baltık ülkeleri için istenen bizim için de istenmeli" diyen Sn. Çavuşoğlu "NATO tüm müttefiklerin endişelerini karşılayacak şekilde hareket etmeli, terör örgütü PKK'nın Suriyede'ki uzantısı YPG ile Suriye'nin kuzeyindeki mücadelesinde NATO Türkiye'ye daha fazla destek vermeli" dedi.
Sn. Çavuşoğlu'nun bu konuşmasının çıkış noktası aynı günlerde Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un The Economist dergisine verdiği röportajda (Barış Pınarı Harekatı'nı kastederek) "Türkiye Suriye'de oldu-bittiye getirip operasyon düzenlerken aynı zamanda NATO'dan destek bekleyemez" ifadeleri oldu.
Oysa NATO 4 Nisan 1949 yılında yani 2. Dünya Savaşından sonra kurulan ve üye devletlerin bağımsızlıklarını ve toprak bütünlüklerini korumak maksadıyla var edilen bir savunma teşkilatı değil miydi(!) Bu savunma teşkilatının amacı antlaşmanın 5. maddesi gereği 'üye devletlerin barış ve güvenliğini sağlamak' değil miydi(!)
Türkiye NATO'nun tek Müslüman üye ülkesi olmak ile beraber aynı zamanda NATO'nun 2. en büyük askeri gücü konumundadır.
Türkiye NATO'ya katkı maksadı ile 1992, 1996 ve 2004 yıllarında Bosna Hersek'e 1996'da Kosova'ya asker yolladı. Ama ne karşılığında?
Türkiye her seferinde eli boş döndüğü Batı kapısında maşa olmaktan öteye gidemiyor. Suriye sınırını koruma konusunda da Türkiye'yi yalnız bırakan NATO bunu bir kez daha göstermiştir.
Ayrıca röportajın devamında NATO, müttefiklerini savunmak için ABD'ye güvenmeyecekleri konusunda uyaran Macron "NATO'nun beyin ölümü gerçekleşti" ifadesini kullandı.
Hepimizin bildiği üzere Amerikan hegemonyasının en önemli yapıtaşı NATO'dur. NATO'nun beyni neresidir? Amerika'dır. NATO'nun beyin ölümünün gerçekleşmesi demek Amerika'nın beyin ölümünün gerçekleşmesi demektir. Beyin ölümü tıbben; beyin hücrelerinin ölüp vücut fonksiyonlarının yapay olarak sağlandığı durumdur. Amerika'nın beyni sahip olduğu dolar rezerviydi. Başta BRICS devletleri olmak üzere dünyada birçok ülkenin Prof. Dr. Haydar Baş'a ait Milli Ekonomi Modeli'nin milli paralar ile ticaret formülünü hayata geçirmesi ABD'nin dolar üzerine kurulu sömürü politikalarını allak bullak etti.
Özellikle BRICS devletleri içinde olan Çin, Hindistan gibi ABD dolarının en iyi müşterilerinin Milli Paralar konusunda uyanınca üstelik ellerindeki dolar stokunu da diğer ülkelerde yatırım yaparak eritmeye kalkınca ABD ekonomisinin dengesi yerle bir oldu. Beyin gücü olmadan sadece fonksiyonları yapay olarak sağlanmaya devam eden ABD'nin beyin ölümü gerçekleşti. ABD'nin beyin ölümünün gerçekleşmesinin sebebi dünyada yeni düzenin mimarı Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modelinde belirttiği 'Milli Paralar ile Ticaret Politikası'dır.
BRIC Ülkeleri İş Geliştirme Merkezi Başkanı Prof. Dr. Vladimir Gorbanovsky, "BRICS ülkeleri olarak kendi aramızda milli para ile ticaret yapıyoruz. Milli paranın mucidi olan Prof. Dr. Haydar Baş ile gurur duyuyoruz" diyerek ABD'nin beyin ölümünün Haydar Baş Bey'in Milli Ekonomi Modeli'nin eliyle olduğunun bir kez daha altını çizmiştir.
Ayrıca geçtiğimiz günlerde bir tv programında konuşan ve yeni parti kurma hazırlığında olan Türkiye'nin eski ekonomi bakanı Ali Babacan tüketim yanlısı ekonomiyi benimsediğini belirtti. Hepimizin bildiği üzere tüketim yanlı analiz dünyada tek bir teze aittir. O da Milli Ekonomi Modeli'dir ve tezin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş bu tezi hukuki koruma altına almıştır. Bu sebeple tüketim yanlı analizden bahseden herkes tezin sahibinin Prof. Dr. Haydar Baş olduğunu açıkça söylemeli ve tüketim yanlı analizi ülkesinde uygulamak isteyen her siyasi de Sayın Baş'tan izin ve onay almalıdır.
Sayın Babacan'a gelirsek; Ali Babacan 13 yıl boyunca AKP'nin ekonomi politikalarını dizayn eden ve uygulayan isimdi. Ali Babacan AK Parti'den ayrıldığı zaman Uluslararası Medya "Türkiye ekonomisinin eski imparatoru partisinden ayrıldı" manşeti ile tüm dünyaya duyurdu. Çünkü Babacan 2002'den 2015'e kadar Türkiye'de tabiri caizse ekonominin imparatoruydu.
Programda Babacan şöyle konuştu: "Yeni ekonomi programlarının bir karşılığı yok, bunlara güvenmiyorum, ülke karanlık bir tünele girdi. Büyük bir ekonomik kriz ile karşı karşıyayız."
Oysa 14.11.2017'de Başbakan Yardımcısı iken Point Otel'de 'Türkiye'nin Yatırım İklimi ve Sürdürülebilirlik Vizyonu' konulu toplantıda Türkiye'nin ekonomisinin iyiye gittiğini ve net dış borcun sıfırlandığını ve Türkiye'nin 2023 yılında 25 bin dolarlık milli gelire ulaşacağını belirtmişti.
Her ne hikmet ise aradan 2 yıl geçmeden Ak Parti'den ayrılır ayrılmaz Türkiye karanlık bir tünele giriyor ve güya 25 bin dolarlık milli gelire ulaşacak olan Türkiye'nin ekonomi politikalarına güvenmemeye başlıyor.
Ayrıca Sayın Babacan'ın bittiğini duyurduğu dış borç Ak Parti'nin iktidara geldiği 2002 yılı sonunda 129,6 milyar Dolar iken 2006 yılında ikiye katlanarak 206,5 milyar Dolara yükseliyor ve 2019 yılı başında 453 milyar dolara ulaşıyor. Görüldüğü üzere AK Parti Hükümeti dönemi boyunca dış borç 4 kat artıyor
Ayrıca programda, "Sorumluluktan kaçamayız, sorumlu olduğumuz dönem günahıyla sevabıyla bizimdir, ülkenin halini gördükçe üzerimde vebal hissediyorum" diyen Sayın Babacan'a 2003 yılı Amerika'nın Irak İşgali dönemindeki, "ABD Başkanı Bush'un Irak'a vur emrini vermesi durumunda Türkiye'nin kasasına 8,5 milyar Dolar köprü kredisi gelecek" diyerek tezkere oylamasına destek istediği günleri hatırlatmak isteriz!
"ABD'den yardım alamazsak, enflasyon artar, döviz dalgalanır ve ekonomik değerler bozulur. Bu sebeple tezkere oylamasını kabul etmeliyiz" sözlerini hatırlatmak isteriz!
Irak'ın Müslüman coğrafyasının kan gölüne dönmesini ABD'den gelecek olan 8,5 milyar Dolara tercih eden, onca Müslümanın vebaline girmeye teşvik eden Sayın Babacan her ne hikmetse ülkenin gidişatında vebal hissediyor.
ABD'den yardım alamazsa ekonomik dengelerin bozulacağına inanan Sayın Babacan her ne hikmetse Sayın Baş'ın Milli ekonomi Modelinden tabiri caiz ise çalıntılar ile ekonomiyi kurtaracağını anlatıyor.
Türkiye'de 13 yıl ekonomiye patronluk eden Sayın Babacan elindeki şansı kaybetmiştir. Değil 13 yıl 3 yıl daha aynı politikalar ile devam edilirse Türkiye ekonomisinin ayağa kalkma şansı olmayacaktır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün de dediği gibi Türkiye Cumhuriyeti'ni layık olduğu seviyeye yükseltmek için mutlaka ekonomimize birinci derece önem vermek mecburiyetindeyiz.
Türkiye'yi layık olduğu seviyeye yükseltecek olan tek isim; Amerika'nın beyin ölümünü gerçekleştiren, Rusya'yı tekrar ayağa kaldıran, BRICS ülkelerinin minnettar olduğu Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
Türkiye'nin son şansı Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
Sn. Çavuşoğlu'nun bu konuşmasının çıkış noktası aynı günlerde Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un The Economist dergisine verdiği röportajda (Barış Pınarı Harekatı'nı kastederek) "Türkiye Suriye'de oldu-bittiye getirip operasyon düzenlerken aynı zamanda NATO'dan destek bekleyemez" ifadeleri oldu.
Oysa NATO 4 Nisan 1949 yılında yani 2. Dünya Savaşından sonra kurulan ve üye devletlerin bağımsızlıklarını ve toprak bütünlüklerini korumak maksadıyla var edilen bir savunma teşkilatı değil miydi(!) Bu savunma teşkilatının amacı antlaşmanın 5. maddesi gereği 'üye devletlerin barış ve güvenliğini sağlamak' değil miydi(!)
Türkiye NATO'nun tek Müslüman üye ülkesi olmak ile beraber aynı zamanda NATO'nun 2. en büyük askeri gücü konumundadır.
Türkiye NATO'ya katkı maksadı ile 1992, 1996 ve 2004 yıllarında Bosna Hersek'e 1996'da Kosova'ya asker yolladı. Ama ne karşılığında?
Türkiye her seferinde eli boş döndüğü Batı kapısında maşa olmaktan öteye gidemiyor. Suriye sınırını koruma konusunda da Türkiye'yi yalnız bırakan NATO bunu bir kez daha göstermiştir.
Ayrıca röportajın devamında NATO, müttefiklerini savunmak için ABD'ye güvenmeyecekleri konusunda uyaran Macron "NATO'nun beyin ölümü gerçekleşti" ifadesini kullandı.
Hepimizin bildiği üzere Amerikan hegemonyasının en önemli yapıtaşı NATO'dur. NATO'nun beyni neresidir? Amerika'dır. NATO'nun beyin ölümünün gerçekleşmesi demek Amerika'nın beyin ölümünün gerçekleşmesi demektir. Beyin ölümü tıbben; beyin hücrelerinin ölüp vücut fonksiyonlarının yapay olarak sağlandığı durumdur. Amerika'nın beyni sahip olduğu dolar rezerviydi. Başta BRICS devletleri olmak üzere dünyada birçok ülkenin Prof. Dr. Haydar Baş'a ait Milli Ekonomi Modeli'nin milli paralar ile ticaret formülünü hayata geçirmesi ABD'nin dolar üzerine kurulu sömürü politikalarını allak bullak etti.
Özellikle BRICS devletleri içinde olan Çin, Hindistan gibi ABD dolarının en iyi müşterilerinin Milli Paralar konusunda uyanınca üstelik ellerindeki dolar stokunu da diğer ülkelerde yatırım yaparak eritmeye kalkınca ABD ekonomisinin dengesi yerle bir oldu. Beyin gücü olmadan sadece fonksiyonları yapay olarak sağlanmaya devam eden ABD'nin beyin ölümü gerçekleşti. ABD'nin beyin ölümünün gerçekleşmesinin sebebi dünyada yeni düzenin mimarı Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modelinde belirttiği 'Milli Paralar ile Ticaret Politikası'dır.
BRIC Ülkeleri İş Geliştirme Merkezi Başkanı Prof. Dr. Vladimir Gorbanovsky, "BRICS ülkeleri olarak kendi aramızda milli para ile ticaret yapıyoruz. Milli paranın mucidi olan Prof. Dr. Haydar Baş ile gurur duyuyoruz" diyerek ABD'nin beyin ölümünün Haydar Baş Bey'in Milli Ekonomi Modeli'nin eliyle olduğunun bir kez daha altını çizmiştir.
Ayrıca geçtiğimiz günlerde bir tv programında konuşan ve yeni parti kurma hazırlığında olan Türkiye'nin eski ekonomi bakanı Ali Babacan tüketim yanlısı ekonomiyi benimsediğini belirtti. Hepimizin bildiği üzere tüketim yanlı analiz dünyada tek bir teze aittir. O da Milli Ekonomi Modeli'dir ve tezin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş bu tezi hukuki koruma altına almıştır. Bu sebeple tüketim yanlı analizden bahseden herkes tezin sahibinin Prof. Dr. Haydar Baş olduğunu açıkça söylemeli ve tüketim yanlı analizi ülkesinde uygulamak isteyen her siyasi de Sayın Baş'tan izin ve onay almalıdır.
Sayın Babacan'a gelirsek; Ali Babacan 13 yıl boyunca AKP'nin ekonomi politikalarını dizayn eden ve uygulayan isimdi. Ali Babacan AK Parti'den ayrıldığı zaman Uluslararası Medya "Türkiye ekonomisinin eski imparatoru partisinden ayrıldı" manşeti ile tüm dünyaya duyurdu. Çünkü Babacan 2002'den 2015'e kadar Türkiye'de tabiri caizse ekonominin imparatoruydu.
Programda Babacan şöyle konuştu: "Yeni ekonomi programlarının bir karşılığı yok, bunlara güvenmiyorum, ülke karanlık bir tünele girdi. Büyük bir ekonomik kriz ile karşı karşıyayız."
Oysa 14.11.2017'de Başbakan Yardımcısı iken Point Otel'de 'Türkiye'nin Yatırım İklimi ve Sürdürülebilirlik Vizyonu' konulu toplantıda Türkiye'nin ekonomisinin iyiye gittiğini ve net dış borcun sıfırlandığını ve Türkiye'nin 2023 yılında 25 bin dolarlık milli gelire ulaşacağını belirtmişti.
Her ne hikmet ise aradan 2 yıl geçmeden Ak Parti'den ayrılır ayrılmaz Türkiye karanlık bir tünele giriyor ve güya 25 bin dolarlık milli gelire ulaşacak olan Türkiye'nin ekonomi politikalarına güvenmemeye başlıyor.
Ayrıca Sayın Babacan'ın bittiğini duyurduğu dış borç Ak Parti'nin iktidara geldiği 2002 yılı sonunda 129,6 milyar Dolar iken 2006 yılında ikiye katlanarak 206,5 milyar Dolara yükseliyor ve 2019 yılı başında 453 milyar dolara ulaşıyor. Görüldüğü üzere AK Parti Hükümeti dönemi boyunca dış borç 4 kat artıyor
Ayrıca programda, "Sorumluluktan kaçamayız, sorumlu olduğumuz dönem günahıyla sevabıyla bizimdir, ülkenin halini gördükçe üzerimde vebal hissediyorum" diyen Sayın Babacan'a 2003 yılı Amerika'nın Irak İşgali dönemindeki, "ABD Başkanı Bush'un Irak'a vur emrini vermesi durumunda Türkiye'nin kasasına 8,5 milyar Dolar köprü kredisi gelecek" diyerek tezkere oylamasına destek istediği günleri hatırlatmak isteriz!
"ABD'den yardım alamazsak, enflasyon artar, döviz dalgalanır ve ekonomik değerler bozulur. Bu sebeple tezkere oylamasını kabul etmeliyiz" sözlerini hatırlatmak isteriz!
Irak'ın Müslüman coğrafyasının kan gölüne dönmesini ABD'den gelecek olan 8,5 milyar Dolara tercih eden, onca Müslümanın vebaline girmeye teşvik eden Sayın Babacan her ne hikmetse ülkenin gidişatında vebal hissediyor.
ABD'den yardım alamazsa ekonomik dengelerin bozulacağına inanan Sayın Babacan her ne hikmetse Sayın Baş'ın Milli ekonomi Modelinden tabiri caiz ise çalıntılar ile ekonomiyi kurtaracağını anlatıyor.
Türkiye'de 13 yıl ekonomiye patronluk eden Sayın Babacan elindeki şansı kaybetmiştir. Değil 13 yıl 3 yıl daha aynı politikalar ile devam edilirse Türkiye ekonomisinin ayağa kalkma şansı olmayacaktır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün de dediği gibi Türkiye Cumhuriyeti'ni layık olduğu seviyeye yükseltmek için mutlaka ekonomimize birinci derece önem vermek mecburiyetindeyiz.
Türkiye'yi layık olduğu seviyeye yükseltecek olan tek isim; Amerika'nın beyin ölümünü gerçekleştiren, Rusya'yı tekrar ayağa kaldıran, BRICS ülkelerinin minnettar olduğu Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
Türkiye'nin son şansı Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
Misafir Kalem / diğer yazıları
- CEZMİ YURTSEVER: Ermeni soykırım yalanları -2- ‘Türklere yapılan soykrımı’ anlatan haritanın hikâyesidir / 24.04.2024
- CEZMİ YURTSEVER: Ermeni soykırım yalanları -1- ‘Zeytun’a Ağıt’ olayının gözyaşı hikâyesidir / 23.04.2024
- HİLMİ SALBAŞ: Neden Bağımsız Türkiye Partisi / 25.03.2024
- DİYETİSYEN FATMA ÖZDEMİR: Ramazanda tatlı krizlerine son / 20.03.2024
- FATMA ÖZDEMİR: Ramazanda beslenmeye dikkat! / 12.03.2024
- YASEMİN ÖZBEY: Muhalif basına açık mektup! Hâlâ mı? / 29.11.2023
- Fatıma Zehra Aydın: İnancımızı anlamadığımız için Atatürk’ü de anlamadık / 20.08.2023
- Rabia Sümeyye Aydın: Yolsuzluk konusunda da ‘NAS’ olduğunu biliyor muydunuz? / 13.08.2023
- JÜLİDE DOYURUM: ‘Allah dostları aynadır’ / 05.07.2023
- İlyas Güneştekin: Seçim analizi ve BTP lideri Hüseyin Baş / 03.06.2023
- CEZMİ YURTSEVER: Ermeni soykırım yalanları -1- ‘Zeytun’a Ağıt’ olayının gözyaşı hikâyesidir / 23.04.2024
- HİLMİ SALBAŞ: Neden Bağımsız Türkiye Partisi / 25.03.2024
- DİYETİSYEN FATMA ÖZDEMİR: Ramazanda tatlı krizlerine son / 20.03.2024
- FATMA ÖZDEMİR: Ramazanda beslenmeye dikkat! / 12.03.2024
- YASEMİN ÖZBEY: Muhalif basına açık mektup! Hâlâ mı? / 29.11.2023
- Fatıma Zehra Aydın: İnancımızı anlamadığımız için Atatürk’ü de anlamadık / 20.08.2023
- Rabia Sümeyye Aydın: Yolsuzluk konusunda da ‘NAS’ olduğunu biliyor muydunuz? / 13.08.2023
- JÜLİDE DOYURUM: ‘Allah dostları aynadır’ / 05.07.2023
- İlyas Güneştekin: Seçim analizi ve BTP lideri Hüseyin Baş / 03.06.2023