Ligin bitimine 7 maç kala Fenerbahçe de hata yapmadan Sivas deplasmanından döndü.
90 dakika boyunca Livakoviç'in dört muazzam kurtarışı var. İşin açıkçası bu kurtarışlar bence fark yaratan kurtarışlar idi.
Bunlar olmasa Fenerbahçe'nin Sivas'tan galibiyet ile dönme şansı yoktu.
Daha maçın başında Manaj'ın bomboş kafa vuruşunu çizgi üzerinden çıkarmasaydı Fenerbahçe için maç 1-0 geriden başlayacaktı.
Öte yandan Fenerbahçe maçlarının daha zevkli geçtiğini ben rahatlıkla söyleyebilirim. Sivas maçında dahi her an her şey olabilirdi.
Fenerbahçe, Galatasaray'a nazaran şampiyonluğu daha çok isteyen bir görüntü veriyor.
Bu ne derece yarışı etkiler hep birlikte göreceğiz. Şunu rahatlıkla yazabilirim.
Fenerbahçe üzerinde stresi daha az hissediyor.
Bu takım bu sezon üç mucize geri dönüş yaptı ve her hâlde bu durum Fenerbahçeli futbolculara biz her maçı rahatlıkla kazanabiliriz duygusu ve özgüveni vermiş gibi gözüküyor.
Evet karşılaşma her zaman olduğu gibi düşük tempoda başladı ve Sivasspor savunmasında hata yapmadan ve alan bırakmadan sıkı bir duruş göstererek oyuna girdi.
Sivasspor'un sağ tarafının Allan St-Maximin'e oldukça dikkat ettiği gözüküyordu.
Fred ise ikinci bölgede bomboş vaziyette sıklıkla topla buluştu. Sivaslılar rakibine baskı yapmamayı tercih ediyordu.
Fred oldukça rahattı. Ne var ki üretimi yan paslardan başka türlü olmuyordu.
İleri doğru biri Dzeko'ya diğeri Maximin'e attığı paslarda ise arkadaşları yetersiz koşu yapınca hücumlar sönüverdi.
İlk yarı boyunca Sivas işin açıkçası oynama iradesi göstermedi ama 29. dakikada Bekir Böke'nin üç Fenerli'den söküp ileri sürdüğü ve bir şutla sonuçlandırdığı atak onlar adına olumlu anlardan biriydi.
Ne büyük bir çelişkidir ki şampiyonluğa oynayan Fenerbahçe'nin böyle güçlü şekilde oyunu forse ettiği bir hücum o ana kadar yoktu.
İşin açıkçası bu aksiyon insana Fenerbahçe'de neden bir Bekir Böke yok dedirtti.
En sonunda 42.dakikada barajın açılmasının da yardımıyla Talisca güzel bir frikik golü atınca Fenerbahçe öne geçti.
İlk yarıda uzatma ile birlikte son dört dakika olmasına rağmen Sivas canlandı ve gol atması gerektiğinin farkına vararak yüklendi.
Yani gol bu kısacık dört dakika için oyunun akışını değiştirdi ama yine de Sivas açısından olumlu bir sonuç çıkmadı.
İkinci yarı hâliyle oyun soğudu ve bir de üstüne üstlük Fenerbahçe ikinci golü bulunca bu maç burada biter izlenimi edinmemek mümkün değildi.
57'de Fred'in orta sahada Efkan Bekiroğlu'na ikili mücadelede üstün gelmemesi ile oluşan gol bir kez daha maça heyecan gelir mi ümidini yarattı.
Nitekim oyun biraz hızlandı. Fakat yine de maçın hakimi 70. dakikaya kadar Fenerbahçe idi.
Bu dakikadan sonra ise Sivas kıpırdanır gibi oldu. Fakat bu onların maça ortak olmalarına yetmedi.
Evet Fenerbahçe'den bazı notlar vermek lazım. Örneğin Milan Skriniar. Çok alkış alıyor ve de çok övgü topluyor.
Fakat 18'de Uğur Çiftçi'yi ve de 36'da Manaj'ı kaçırdı. 18'de hem yavaş kalıyor hem de Uğur nerede arayıp duruyor.
Üstelik 36'da rakibini faul ile durduruyor ve ben nasıl sarı kart görmediğini anlamadım.
Bir de 82'de Çağlar Söyüncü'nün günün adamı Dominik Livakoviç'i fırçalaması var. Efendim neden Livakoviç kornere gitmekte olan topu çıkıp almamış.
Çağlar kardeşim adam maçı kurtardı. Bu kadar acımasız olma doğrusu.
Evet şampiyonluk yarışı sürüyor. Heyecan sürüyor.
Bakalım üzerinde daha az baskı hissettiği belli olan Fenerbahçe bir futbol mucizesi gerçekleştirebilecek mi? Göreceğiz.
90 dakika boyunca Livakoviç'in dört muazzam kurtarışı var. İşin açıkçası bu kurtarışlar bence fark yaratan kurtarışlar idi.
Bunlar olmasa Fenerbahçe'nin Sivas'tan galibiyet ile dönme şansı yoktu.
Daha maçın başında Manaj'ın bomboş kafa vuruşunu çizgi üzerinden çıkarmasaydı Fenerbahçe için maç 1-0 geriden başlayacaktı.
Öte yandan Fenerbahçe maçlarının daha zevkli geçtiğini ben rahatlıkla söyleyebilirim. Sivas maçında dahi her an her şey olabilirdi.
Fenerbahçe, Galatasaray'a nazaran şampiyonluğu daha çok isteyen bir görüntü veriyor.
Bu ne derece yarışı etkiler hep birlikte göreceğiz. Şunu rahatlıkla yazabilirim.
Fenerbahçe üzerinde stresi daha az hissediyor.
Bu takım bu sezon üç mucize geri dönüş yaptı ve her hâlde bu durum Fenerbahçeli futbolculara biz her maçı rahatlıkla kazanabiliriz duygusu ve özgüveni vermiş gibi gözüküyor.
Evet karşılaşma her zaman olduğu gibi düşük tempoda başladı ve Sivasspor savunmasında hata yapmadan ve alan bırakmadan sıkı bir duruş göstererek oyuna girdi.
Sivasspor'un sağ tarafının Allan St-Maximin'e oldukça dikkat ettiği gözüküyordu.
Fred ise ikinci bölgede bomboş vaziyette sıklıkla topla buluştu. Sivaslılar rakibine baskı yapmamayı tercih ediyordu.
Fred oldukça rahattı. Ne var ki üretimi yan paslardan başka türlü olmuyordu.
İleri doğru biri Dzeko'ya diğeri Maximin'e attığı paslarda ise arkadaşları yetersiz koşu yapınca hücumlar sönüverdi.
İlk yarı boyunca Sivas işin açıkçası oynama iradesi göstermedi ama 29. dakikada Bekir Böke'nin üç Fenerli'den söküp ileri sürdüğü ve bir şutla sonuçlandırdığı atak onlar adına olumlu anlardan biriydi.
Ne büyük bir çelişkidir ki şampiyonluğa oynayan Fenerbahçe'nin böyle güçlü şekilde oyunu forse ettiği bir hücum o ana kadar yoktu.
İşin açıkçası bu aksiyon insana Fenerbahçe'de neden bir Bekir Böke yok dedirtti.
En sonunda 42.dakikada barajın açılmasının da yardımıyla Talisca güzel bir frikik golü atınca Fenerbahçe öne geçti.
İlk yarıda uzatma ile birlikte son dört dakika olmasına rağmen Sivas canlandı ve gol atması gerektiğinin farkına vararak yüklendi.
Yani gol bu kısacık dört dakika için oyunun akışını değiştirdi ama yine de Sivas açısından olumlu bir sonuç çıkmadı.
İkinci yarı hâliyle oyun soğudu ve bir de üstüne üstlük Fenerbahçe ikinci golü bulunca bu maç burada biter izlenimi edinmemek mümkün değildi.
57'de Fred'in orta sahada Efkan Bekiroğlu'na ikili mücadelede üstün gelmemesi ile oluşan gol bir kez daha maça heyecan gelir mi ümidini yarattı.
Nitekim oyun biraz hızlandı. Fakat yine de maçın hakimi 70. dakikaya kadar Fenerbahçe idi.
Bu dakikadan sonra ise Sivas kıpırdanır gibi oldu. Fakat bu onların maça ortak olmalarına yetmedi.
Evet Fenerbahçe'den bazı notlar vermek lazım. Örneğin Milan Skriniar. Çok alkış alıyor ve de çok övgü topluyor.
Fakat 18'de Uğur Çiftçi'yi ve de 36'da Manaj'ı kaçırdı. 18'de hem yavaş kalıyor hem de Uğur nerede arayıp duruyor.
Üstelik 36'da rakibini faul ile durduruyor ve ben nasıl sarı kart görmediğini anlamadım.
Bir de 82'de Çağlar Söyüncü'nün günün adamı Dominik Livakoviç'i fırçalaması var. Efendim neden Livakoviç kornere gitmekte olan topu çıkıp almamış.
Çağlar kardeşim adam maçı kurtardı. Bu kadar acımasız olma doğrusu.
Evet şampiyonluk yarışı sürüyor. Heyecan sürüyor.
Bakalım üzerinde daha az baskı hissettiği belli olan Fenerbahçe bir futbol mucizesi gerçekleştirebilecek mi? Göreceğiz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Göksu / diğer yazıları
- Hepsi iki kişilik oynadı / 28.04.2025
- Bir ihtimal daha var / 27.04.2025
- Bir varmış bir yokmuş / 21.04.2025
- Galatasaray Muslera'sız oynayabilirdi / 19.04.2025
- Günün adamı Livakoviç / 14.04.2025
- Bu nasıl üçüncü, bu nasıl lider? / 12.04.2025
- Mustafa'dan Fener'e hayat öpücüğü / 07.04.2025
- Fenerbahçe için hazin son / 03.04.2025
- Artık namağlup değil / 30.03.2025
- Bodrumspor beklendiği gibi çıkmadı / 29.03.2025
- Bir ihtimal daha var / 27.04.2025
- Bir varmış bir yokmuş / 21.04.2025
- Galatasaray Muslera'sız oynayabilirdi / 19.04.2025
- Günün adamı Livakoviç / 14.04.2025
- Bu nasıl üçüncü, bu nasıl lider? / 12.04.2025
- Mustafa'dan Fener'e hayat öpücüğü / 07.04.2025
- Fenerbahçe için hazin son / 03.04.2025
- Artık namağlup değil / 30.03.2025
- Bodrumspor beklendiği gibi çıkmadı / 29.03.2025