Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın, "Büyük İslam İlmihali: Namaz" eserinde, gusül abdestinin alınış şekli hakkında şu bilgileri veriyor:
"Suyun azlığı, soğukluğu, vaktin müsaadesizliği gibi hallerde, acele olarak sadece guslün farzları yerine getirilerek yapılan gusülde; Öncelikle ön ve arka taraftaki kirler giderilir. Sonra üç defa ağıza, üç defa buruna bol su çekilerek içlerinde kuru yer kalmaması temin edilir. Bundan sonra da baştan, sağ ve sol omuzlardan dökülen su ile bedenin tamamı iğne ucu kadar kuru bir yer kalmayacak şekilde yıkanıp ıslatılır. Kuru yer kalmadığı anda gusül yapılmış olur.
Müsait zaman ve mekânda Peygamber Efendimiz (s.a.a.)'in de gusül alışı şöyledir: Âişe (r.anha)'dan; "Peygamber (s.a.a.), cünüplükten yıkanmaya başladığında önce ellerini yıkardı, sonra sağ eliyle sol eline su koyar avret yerini yıkardı, sonra namaz abdesti gibi abdest alırdı. Sonra suyu alıp parmaklarını iyice saçlarının dibine sokarak yıkardı. İyice yıkadığı kanaatı hâsıl olunca, başına üç kere su dökerdi. Sonra bedeninin diğer kısımlarına su dökerdi. Daha sonra ayaklarını yıkardı." (Mâlik, Tahâret 67, s. 447, Ebû Dâvûd, I, 191; Buhârî, Gusl, 1, I, 67-68; Gusl 9/2, I 70; Gusl 15, I, 727, Müslim, Hayz, 35-6, s. 253-4; Ebû Dâvud, No. 242; Tirmizî, No. 104; Nesâî, Gusl 16, I, 205; 19, I, 206; İbn Huzeyme, No. 242; Dârekutnî I, 113; Beyhakî, I, 172, 173, 174, 175, 176;).
Edep yerleri yıkandıktan sonra, evvelâ, namaz abdesti gibi güzelce bir abdest alınır. Önce baştan, daha sonra ise sağ ve sol omuzlardan sıra ile üçer defa su dökülür. Her döküşte bedenin tamamı bir güzel ovalanır. Bu arada vücutta iğne ucu kadar kuru yer kalmamasına itina gösterilir. En sonunda da, kirli suların döküldüğü yere basan ayaklar, son olarak tekrar yıkanıp çıkılır. Ağıza ve buruna bolca su alınmalı. Bu işe abdestte yapılan ağız ve buruna su vermelerden daha çok özen gösterilmelidir. Yalnız oruçlu iken burna su çekmekte dikkatli olup, boğaza su kaçırmamaya çalışılmalıdır. - Vücut yıkanırken iğne ucu kadar bir yerin kuru kalmamasına dikkat edilerek, kulaklar ve göbek oyuğu yıkanmalı. Su saçların, sakalların, kaşların ve bıyıkların aralarına ve altlarındaki deriye kadar geçmelidir. Bunlar sık olsa bile, suyun ulaşması sağlanmalıdır. Bunların araları ve dipleri kuru kalırsa, gusül tamamlanmış olmaz.
Allah Resûlü (s.a.a.) şöyle buyurdu: "Her kılın dibinde cünüplük
vardır; onun için saç ve kılları iyi yıkayın, cildi temizleyin." (Ebû Dâvud, No. 248; Tirmizî, No. 106; İbn Mâce, No. 597; Beyhakî, I, 174, 179).
Ali (r.a.)'dan; Allah Resûlü (s.a.a.) şöyle buyurdu: "Kim bir kıl kadar yıkanmadık yer bırakırsa, ona cehennemde şöyle olur, böyle olur." Hz. Ali üç defa tekrar ederek dedi ki: "İşte ben de bu sebeple başımın saçına düşman oldum." Nitekim o, saçlarını bu yüzden keserdi. (Tayâlisî Müsned No. 175; Ahmed, I, 94, 101, 133; Ebû Dâvûd, I,192; Ebû Dâvud, No. 249; İbn Mâce, No. 599; Taberânî, Mu'cemu's-Sağîr II, 18; İbn Cerîr Tehzibu'l-âsâr, Müsned-u Ali No. 41-42; Beyhakî, I, 175, 227).
Ancak kadınların başlarından aşağıya sarkmış olan saçlarının yıkanması şart değildir. Önemli olan bunların diplerine suyun geçmesidir. Erkeklerde bir zorunluluk bulunmadığı için, böyle sarkmış olan saçlarının her tarafını yıkamak gerekir. Sevbân (r.a.)'dan; Peygamber (s.a.a.)'e yıkanmanın usûlünü sordular; şöyle buyurdu: "Erkek, saçlarını çözüp yıkasın ve suyu saçlarının dibine ulaştırsın. Kadının ise örgülerini çözmesi gerekmez; üç kere başına su dökmesi yeter." (Ebû Dâvud, No. 255).
Kapanmış olan küpe deliklerinin içini de yıkamalıdır. Öyle ki, bu deliklerin ıslanmış olduğuna kanaat getirmelidir. Böyle bir kanaat yoksa onları el ile ovarak ıslatmalıdır. İçlerine zorla su geçebilecek bir halde olan küpe deliklerini de, içlerine su geçecek bir şekilde el ile ıslatıp yıkamalıdır.
Tırnaklar arasında kalan kurumuş çamurların ve göz çapakları gibi şeylerin altlarını da yıkamalıdır; bunu yapmak gereklidir. Fakat tırnaklar üzerindeki kirler, topraklar, kınalar gusüle engel olmazlar. Çünkü bunlar suyun geçmesine engel değildirler.
Bir özür sebebiyle sünnet olamamış kimsenin, organında toplanmış olan derinin içini de yıkaması lâzımdır. Ancak açılmasında bir zorluk olursa, o zaman içi yıkanmaz. Çünkü bu deri bedenin dışından sayılır. Buraya kadar gelen bir idrar ile abdest bozulur.
Suyun geçmesini engelleyecek şekilde dişlerin arasında nohut büyüklüğünde sert yemek parçası bulunmamalıdır. Vücudun hiç bir yerinde suyun geçmesini engelleyecek bir madde bulunmamalıdır. Çünkü bunların altlarına su geçmeyince; gusül sahih olmaz. İçi boş olan göbeğin içi de yıkanmalıdır. "Yıkanırken gözlerini açar, parmağını göbeğine sokardı." (Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr'de. Beyhakî, I, 177).
Ayaklarda bulunan çatlaklar üzerine merhem koyulunca, eğer altlarını yıkamak zarar vermeyecekse, altlarını yıkamak gerekir. Zarar verecekse üstleri yıkanır. Bu da zarar veriyorsa, üzerlerini meshetmekle yetinilir. Mesh de zararlı ise, meshedilmez.
Bir kimse guslettikten sonra ağzını veya burnunu yıkamadığını veya bedeninden bir yerin kuru kaldığını anlarsa, yeniden gusletmesi gerekmez; yalnız o yerleri yıkaması yeter. Bu arada farz bir namaz kılmışsa onu tekrar kılması gerekir. İbn Mes'ûd (r.a.)'dan; Peygamber (s.a.a.)'e cünüplükten yıkanan adamın vücudunda yanlışlıkla (unutkanlıkla) kuru bir yer bırakması hakkında sordular.Şöyle buyurdu: "Sadece (unuttuğu) o yeri yıkar, sonra namaz kılar." (Taberânî, Mu'cemu'l-Kebîr, No. 10561; Mu'cemu'l-Evsat II, 210a; Beyhakî, I, 184).
Bu şekilde alınan gusül abdesti ile tekrar namaz abdesti almadan namaz abdesti bozulana kadar istenildiği kadar ibadet edilebilir. "Peygamber (s.a.a.), boy abdesti aldıktan sonra abdest almazdı." (Tayâlisi Müsned No. 1390; Ahmed, VI, 68, 119, 154, 192, 253, 258; Ebû Dâvud, No. 250; Tirmizî, No. 107; Nesâî, Gusl 24, I, 209; VIII, 209; İbn Mâce, No. 579; Ebû Ya'lâ Şehit Ali 207 b, 220a; el-Hâkim, I, 153; Beyhakî, I, 179). Bu durumda namaz abdesti bozulunca sadece namaz abdesti almak gerekir. el-Hakem b. Amr (r.a.)'dan; Allah Resûlü (s.a.a.) şöyle buyurdu: "Biriniz boy abdesti aldıktan sonra uzvundan bir şey çıkarsa, (sadece) abdest alsın!" (Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr'de).
Gözlerin içini soğuk veya sıcak su ile yıkamak güç ve zararlı olduğu için, ne abdest alırken, ne de guslederken gözlerin içini yıkamak gerekmez. Körler için de böyledir. Temiz olmayan bir sürme ile gözler sürmelenmiş olsa bile, bunu yıkamak gerekmez. Gözlerin hafifçe kapatılması hem abdest için hem de gusül için bir engel teşkil etmez. Yeter ki su, kirpiklere ve pınarlara ulaştırılmış olsun. İbn Mes'ûd (r.a.)'dan: Peygamber (s.a.a.)'e cünüplükten yıkanan adamın vücudunda yanlışlıkla (unutkanlıkla) kuru bir yer bırakması hakkında sordular. Şöyle buyurdu: "Sadece (unuttuğu) o yeri yıkar, sonra namaz kılar." (Taberânî, Mu'cemu'l-Kebîr No. 10561; Mu'cemu'l-Evsat II, 210a; Beyhakî, I, 184)."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Gökhan Demir / diğer yazıları
- Büyük Ortadoğu Projesi'nin hedefi Türkiye / 26.06.2025
- ABD ve İsrail’i gölgede bıraktılar… / 28.10.2024
- Büyük Ortadoğu Projesi’nin Türkiye ayağı / 24.10.2024
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-II / 10.12.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- ABD ve İsrail’i gölgede bıraktılar… / 28.10.2024
- Büyük Ortadoğu Projesi’nin Türkiye ayağı / 24.10.2024
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-II / 10.12.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020