Yerel seçim sonuçları ülkemizin yön arayışlarını daha çok arttırdı. Ülkemiz insanının ana gündem konularından birisi olan mülteci problemi, tam bir Arapsaçı görünümünde.
Artık yaşanan sorunların gelecekte daha çok boyut kazanacağı ve içinden çıkılamayacağı bekleniyor.
Hükümet kaynakları bir taraftan Suriye sorununu, Ahmet Davutoğlu'na mal etmeye çalışırken; diğer yandan uyguladığı Suriye politikası stratejisini değiştirmemeyi tercih ediyor.
Gelinen nokta ürpertici!
Resmi rakamlara göre İstanbul'daki yabancı nüfusun oranı yüzde 10'larda. Oysa gerçek rakam çok daha fazla. Diğer illerimizde de azımsanmayacak sayıda mülteci nüfus bulunuyor.
Elbette can, mal, namus, din ve vicdan emniyeti tehlike altında olan insanlara yardımcı olalım, ancak bu belli bir kural ve kaide içinde olmalıdır.
Avrupa devletlerinde uzun yıllardan beri yabancılar yaşıyor. Bunlar hayatlarından da memnunlar, ancak vatandaşlık hakları, sosyal hak ve sorumlulukları belli bir hukuki statüde devam ediyor.
Bizim ülkemizdeki mültecilerin statüsü ise pozitif ayrımcılık üzerine kurulu. Kendi vatandaşlarımıza tanınmayan haklar, mültecilere tanınıyor. Vatandaşımızı rahatsız eden bir husus da budur.
ABD'nin hedefi açık ve net
ABD Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey başkanlığındaki heyet, Türkiye'de görüşmeler yapıyor. Basına yansıyan kadarıyla ana konusu güvenli bölge görüşmeleri.
Ancak her iki ülke farklı tellerden çalıyor.
Neden mi?
ABD'nin hedefi açık ve nettir. Yahudi lobisinin etkisi ile coğrafyamızda Büyük Ortadoğu Projesini tamamlamak istemektedir. Bunun için her türlü yolu denemektedir.
Bugüne kadar sözü farklı, icraatları hep farklı olmuştur.
ABD'nin güvenli bölge anlayışı içerisinde kendi emellerini gerçekleştirmek için Suriye'ye karşı ve ittifak içinde olduğu güçlere karşı bizi kullanmak istemektedir. Bundan da geri adım atacak değildir. Hükümetin, Suriye mülteci konusundaki sıkışmışlığını değerlendirmek istemektedir. Türkiye'den henüz vazgeçme seviyesine gelemeyen ABD, S-400 hava savunma sisteminin alınmasından sonra yeni oyun kurma hazırlıkları içindedir.
Havanda su dövülüyor
Artık yolun sonu görülmüştür. Tribünlere oynamak yerine çözüm üzerine odaklanmalıdır.
Kamuoyuna verilmek istenen mesaj, güya mülteci politikasında değişiklik yapılacak, Suriyeliler güvenli bölgeye taşınacak.
Suriye meselesi çözüme kavuşturulmak isteniyorsa, yapılacak olan doğrudan Suriye hükümeti ile Esad ile anlaşmaktır.
Bu olmadan yapılanlar havanda su dövmenin ötesine geçemeyecektir.
- Haydar Baş ve Türkiye'nin dönüşüm yolculuğu / 20.04.2024
- Seçmen eğilimi niçin değişti? / 08.04.2024
- 41 maddede 'BTP'ye Evet' demenin gerekçeleri / 30.03.2024
- Yine ikilem yine istismar / 18.03.2024
- Ekonomik gerçekler ve beklentiler / 11.03.2024
- Partilerin mesajı ve seçmenin sınavı / 10.03.2024
- Vatandaşın çığlığına kim cevap verecek / 09.03.2024
- Yerel seçimlerde emeklilerin tercihi ne olacak? / 29.02.2024
- BTP, güçlü bir alternatif / 23.02.2024