Prof. dr. Haydar Baş'ın "Hac: Hac Arafat'tır" adlı eserİNde haccın hikmet ve sırlarına binaen şunlar anlatılmaktadır: Kâbe, kürre-i arzın kalbi hükmünde olan bir merkez noktadır. Arş-ı Âlâ'daki Beyt-i Mamur'un melekler tarafından tavafına benzer şekilde ilahi bir cazibe ile Kâbe'nin etrafında dönmeleri "Allah'ın yeryüzündeki sağ eli" olarak vasfedilen Hacer-i Esved'i selamlamaları, ona yüz sürüp öpmek istemeleri, taştan bir mekâna teveccüh etmekten ziyade o mekânda vukû bulan İlahi tecellilere mazhar olmak içindir. İşte bu mananın tahakkuku için, Allah'ın emriyle bir hidayet vasıtası, bir seyr-i süluk işareti olarak Kâbe inşa edilmiştir. Tevhid'i bilen, Allah'a mülaki olmayı seven, vuslat yolunda vesile ittihaz etmenin ve hidayet için gerçek rehberlere tâbi olmanın önemini kavrayan marifet erbabı için hac ibadetinde sayısız sırlar, hikmetler ve ibretler vardır. Bunların bir kısmının yüksek ufkuna erişilemez. Bir kısmı yaşanır fakat izah edilemez, bir kısmı da yaşanır ve anlatılır. Burada hac'da yaşanan ve anlatılabilen bazı hikmetlere işaret etmeğe çalışacağız. İhrama girmek:Vukuunda en küçük bir şüphe ihtimali olmayan ölümü düşünmek (tefekkür-ü mevt), günahların terki, emellerin kısaltılması ve ihtirasların azaltılmasında ve kalbin rikkate gelerek hüzünlenmesi ve Hakk'a meyletmesinde büyük tesir icra eder. Ölmeden evvel ölümü yaşamak, ölümden sonrasına hazırlık için şarttır. Ölümü tefekkür çoğu kez hayali zorlayarak olmaktadır. İşte hac esnasındaki ihrama girmek, ölümü hayalden de öte müşahhas bir vak'a olarak yaşatan bir ibadettir. Sanki herkes, bembeyaz kefenini giymiş, âlem-i bekanın kapısını çalmaktadır. Günahı ve sevabıyla bütün hayat, bir film şeridi gibi, göz önünden geçmektedir. Günahlarla üzülmek, sevaplarla sevinmek son derecesini bulmuştur. Artık geri dönerek sevap hanesini zenginleştirmek mümkün değildir. İşte bu hal ihramdayken yaşanır. Birden insan bu muhakeme ile hacda olduğunu, geri dönüşün mümkün olduğunu anlar. Artık hacdan sonra bir daha günahlara dönmeyeceğine kendi kendine söz verir. Bu sebeple ihram, bir nevi ölümden dönme olayıdır ki, tefekkür-ü mevti, müşahhas olarak yaşatır. Böylece, halis bir tevbe ile ihramdan çıkan insan, anasından doğmuş gibi günahsız hale gelir. Cenab-ı Hakk, hac ve ihramın adabına, önemine, Resûl-i Ekrem'de (s.a.a.) hac ve ihramın fazilet ve neticesine işaret eder. "Hac, bilinen aylardadır. Kim o aylarda hacca niyet ederse (ihramını giyerse), hac esnasında kadına yaklaşmak, günah sayılan davranışlara yönelmek, kavga etmek yoktur. Ne hayır işlerseniz Allah onu bilir. (Ey mü'minler! Ahiret için) azık edinin. Bilin ki azığın en hayırlısı takvâdır. Ey akıl sahipleri! Benden (emirlerime muhalefetten) sakının." (Bakara: 2/197).
Yeliz Yücel / diğer yazıları
- Üç aylar iklimi-4 / 20.03.2017
- Üç aylar iklimi-3 / 19.03.2017
- Üç aylar iklimi-2 / 18.03.2017
- Üç aylar iklimi-1 / 17.03.2017
- Muharrem'in onuncu günü: Aşura / 11.10.2016
- Bayram namazı ve kılınışı / 11.09.2016
- Haccın tamam olmasının şartları / 10.09.2016
- 'Hac Arafat'tır' / 09.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?III / 08.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?II / 07.09.2016
- Üç aylar iklimi-3 / 19.03.2017
- Üç aylar iklimi-2 / 18.03.2017
- Üç aylar iklimi-1 / 17.03.2017
- Muharrem'in onuncu günü: Aşura / 11.10.2016
- Bayram namazı ve kılınışı / 11.09.2016
- Haccın tamam olmasının şartları / 10.09.2016
- 'Hac Arafat'tır' / 09.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?III / 08.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?II / 07.09.2016