İnsanın yaratılış gayesi sadece Allah'a kulluktur. Bu kulluk yolunda Allah'ı tanımak ve verdiği nimetlerden istifade ederek O'nun rızası doğrultusunda, muradı istikametinde bir hayat sürdürmektir.
Allah'ın razı olduğu konuların başında yaşanan olayları, bilinen gerçekleri, eğip bükmeden, gizlemeden ve taraf tutmadan ortaya koymaktır.
İnsan bildiği doğruları kendisi, anne ve babası, akrabaları aleyhinde dahi olsa hiçbir şeyi gizlemeden anlatmak zorundadır. Anlatırsam birileri darılır, kırılır düşüncesi doğru bir düşünce değildir. Muhtemeldir ki, şahitlik yaptığımız kişilerden biri darılacak ya da memnun kalmayacaktır. Darılacaksa haksız olan darılsın. Haklı olanı ve Allah'ı darıltmayalım ki, görevimizi yapmış olalım.
Hakikatleri örtmek, gizlemek, anlatmamak ve görmezlikten gelmek "zalim" olmayı gerektirir. Zalimlerin üzerinde hem Allah'ın laneti hem de insanların düşmanlığı vardır. Birinin yanlış yaptığını, haksızlık yaptığını, kamu malını yediğini biliyor da; tanıdığımız, akrabamız, hemşerimiz, partilimiz ya da zararı dokunur düşüncesinden dolayı gizliyorsak bu zalimliğin ta kendisidir.
Allah'ın lanetlediği ve insanların onu düşman belleme hakkına sahip olduğu ve "zalim" olmamak için Allah'ın Kur'an'da indirdiği; yalan konuşmamak, hırsızlık yapmamak, zina yapmamak, haksız kazanç elde etmemek, hak olmayan hiçbir şeyi almamak, kamu malını ve yetimin hakkını gözetmek, gıybet etmemek, insanları hafife almamak, gururlanmamak, kibirlenmemek, insanın suçlarını araştırmamak gibi bütün emir ve yasakları hem kabul etmek hem de onlara gönülden razı olmaktır. Hulasa kişi kendi için istediğini kardeşi için de isteyecek, istemediğini kardeşi için de istemeyecektir.
Kur'an'da var olan ve Hz. Peygamber (s.a.a.) tarafından açıklanan hiçbir hükmü gizlemeyecek, örtmeyecek, görmezlikten gelmeyecek, hafife almayacak ve beğenmezlik yapmayacaktır. Yapacak olursa Allah'ın, meleklerin ve tüm insanların laneti üzerinde olur. Ayrıca Allah kıyamet gününde onunla konuşmayacak, ona bakmayacak, onu arındırmayacak ve ona elem dolu bir azap verecektir. Bu şekilde davrananların amellerini Allah boşa çıkaracaktır.
İnananlar için tevbe kapıları elbette ki açıktır. Ancak tevbelerin kabul olması için; yapılan yanlıştan vazgeçmek, pişman olmak, bir daha yapmamak üzere karar almak ve gizlenen, örtülen hakikatleri de açıklamak şarttır ve de zaruridir.
Şayet gizlenen, örtülen ve söylenmeyen bir bilgiden dolayı birilerinin hakkı yenmiş, haksızlığa uğratılmış ise hakkı yenen insanın hakkı ödenmeden, hak yiyen insanlara tövbe kapıları kapalıdır. Buna kul hakkı denir. Zulmün, şirkin en büyüğü ve affedilmeyenidir. Allah kul hakkını hem affetmez hem de peşini bırakmaz, dünyada intikamını alır.
Münafık ve kâfirin vasfı olan Allah'ı ve müminleri aldatma hastalığını kalbinde taşıyan kişi, yaptığı haksızlıkları gidermek, haksız elde ettiği malları ve yediği kul haklarını meşrulaştırmak için; cami veya Kur'an Kursu yaptırıyor, hacca, umreye gidiyor. Kendince Allah'ı ve Müminleri aldatıyor. Hâlbuki aldanan kendisidir.
2019 yılının bitip 2020 yılının başladığı bu günlerde Allah'tan temennim; gizlenen hakikatlerin, insanların kalbinde taşıdıklarının ortaya çıktığı, hakkı yenen insanların haklarının verildiği, merdin ve namerdin, alimin ve zalimin, kahramanın ve sahtekarın, müminin ve münafığın tanındığı bir yıl olsun.
- Sadece namaz Cennet’e götürür mü? / 06.10.2023
- Ücreti alınanın ecri olur mu? / 30.09.2023
- ‘Ne mutlu Türk’üm diyene’ ırkçılık mı? / 28.09.2023
- Peygamberimiz kavmini Allah'a şikâyet etti mi? / 22.09.2023
- Cami yaptırmak israf olur mu? / 18.09.2023
- Şikâyet yerine şükretmek / 15.09.2023
- Çoğunluk hak değildir / 11.09.2023
- İslâm'ın ilk emri oku! / 07.09.2023
- Cahillerden olma! / 04.09.2023