7 Haziran 2015 seçimlerinde Bağımsız Türkiye Partisi'nin sloganı "Hakkına sahip çık" olarak bizzat Prof. Dr. Haydar Baş tarafından belirlenmişti. O seçimlerin ana teması asgari ücretti. Bütün partiler asgari ücret rakamı açıklamak zorunda kaldılar. İktidar da seçimden sonra asgari ücrete önceki dönemlere göre hatırı sayılır bir zam yapmıştı.
Prof. Dr. Haydar Baş, 2015 seçimlerinde asgari ücretin ısrarla 5.000 TL olması gerektiğini anlatıyordu. Bunun popilist bir politika değil sistemin gereği olduğunun altını çiziyordu. Sayın Baş, sloganda da kullandığı gibi her konuşmasında bir haktan bahsediyordu. Bu hak nedir? Kaynağı nedir? İnsanların ekonomik haklarından haberleri var mıydı? Yok muydu ? Bütün bu sorular cevap bekliyordu.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın "Zekat" kitabında bir ayet-i kerime çokça yazılmıştır. "Mallarında yoksul (dilenci) ve mahrum için bir hak vardır." (Zariyat 19 ) Cenab-ı Hak, dikkat edilirse bir haktan söz ediyor. Mallarınızdan yoksullara bahşişi verin, ihsanda bulunun, onlara yedirin içirinden öte bir şeyden, bir "hak"tan bahsediyor. Ayette geçen "emval" yani mallar her çeşit malı tarif ediyor. Madenler, tarım ürünleri, sanayi malları, hayvansal ürünler başta olmak üzere paraya çevrilebilen her türlü malda yoksulun hakkı olduğunu bizzat Allah (c.c) beyan ediyor. Diğer taraftan "mahrum" ifadesi de olduğu halde mallardan kısıtlanan, malı elinden alınan, haklarından alıkonan kişiler kastediliyor.
Prof. Dr. Haydar Baş, mahrumları ve yoksulları "tüketim kabiliyetini yitirmiş kesimler" olarak tanımlamıştır. Yani kaynaklar mevcut olduğu halde o kaynaklara erişemeyen türlü engellerle kaynakları kullanamayan ve bu yüzden türlü çileler ve belalar içinde kıvranan insanlar tüketim kabiliyetini yitirmişlerdir.
Ayeti şu şekilde de anlayabiliriz, "Sınırsız olan kaynaklarda tüketim kabiliyetini yitirenlerin hakkı vardır." İşte Sayın Baş, tam da Kur'an'ın bir tefsiri olarak da anlayabileceğimiz tarzda meseleyi bir ekonomi modeline dönüştürmüştür. Bu model, Milli Ekonomi Modeli'nin temelini teşkil eden kaynak politikasıdır. Ekonomik modeller kaynaklara erişim ve kaynakları dağıtım şekline göre birbirlerinden kalın hatlarla ayrılırlar. Kaynakları tespit etmek ve adilane bir tarzda dağıtma konusunda Milli Ekonomi Modeli eşsizdir. Bu yönüyle rakip bile kabul etmez. Çünkü kıyaslanacak bir model halen yazılmış değildir.
Sayın Baş, MEM'i tüketim yanlı bir analiz olarak bütün dünyaya tanıttı. O, modelini bir cümlede rahatlıkla özetlemişti. "Ben milletimin karnını doyuracağım, sırtını giydireceğim, başını sokacak bir konut sahibi yapacağım. Eğitim ve sağlık hizmetlerini tamamen bedava yapacağım. Bunları yaparken de 5 kuruş borç almayacağım. Kaynaklara karşı "Milli Para"yı basarak hepsini temin edeceğim."
Sayın Baş, bu düşüncelerle "Hakkına Sahip Çık" diyordu. Çünkü herkesin bu kaynaklarda hakkı var. Bu hak 5 bin TL (2015 yılı için ) günümüzde 10 bin TL asgari ücrettir. Bu hak vatandaşlık maaşıdır. Bu hak kadın maaşıdır. Bu hak çocuk maaşıdır. Bu hak eğitim ve sağlık hizmetlerinin bedava olmasıdır. Bu bir haktır. Bir bahşiş, lütuf, ulufe veya bağış değildir. Bu gerçeği ülkenin kaderini dış borçlara endeksleyenler anlayamazlar. Bu gerçekleri yoksul kitleleri istismar edip oy deposu görenler hiç anlayamazlar. Eğer haklarımızın farkına varabilirsek yoksulluk asla bizim kaderimiz olamaz.
- İç cephe nasıl tahkim edilir? / 04.11.2024
- Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu / 03.11.2024
- Çözüm değil çözülme süreci / 25.10.2024
- Hazine üzerinde oturan dilenci olmayalım / 20.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor -2- / 13.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor / 06.10.2024
- Siper savaşları out Siber savaşları in / 23.09.2024
- Açlık sınırı = asgari ücret + 10.268 TL / 19.09.2024
- Lütfen herkes işini yapsın / 14.09.2024