Hariciler'in 'Hüküm sadece Allah'a aittir' sloganı hakkında
Hz. Ali Hariciler'in "Hüküm sadece Allah'a aittir." sloganı hakkında şöyle buyurdu:
17.05.2025 00:10:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Hz. Ali Hariciler'in "Hüküm sadece Allah'a aittir." sloganı hakkında şöyle buyurdu:
"Hak-doğru bir söz, ancak onunla batıl irade edilmektedir. Evet, şüphesiz ki hüküm Sadece Allah'a aittir.
Ancak onlar (aslında) "Emretmek-emirlik Allah'a aittir." diyorlar. Oysa insanlara iyi veya kötü bir emir gerekir. Böylece mümin onun emri altında (iyilikle) amel eder ve kâfir onun emri altında faydalar bulur.
Allah onun emri-buyruğu altında (herkesi mukadder kıldığı) ecele ulaştırır. Vergiler onunla toplanır ve düşmanla onun emri altında savaşılır. Yollar onunla güvenli olur. Zayıfın hakkı güçlüden onunla alınır. Böylece iyi kişi huzura erer ve kötüden emin olur, zarar görmez.
Bir başka rivayette ise Hz. Ali bu sözlerini duyunca şöyle buyurmuştur: "İyi bir emirin emri altında takva sahipleri (iyi) amel eder, ama kötü bir emirin emri altında ise müddeti bitinceye veya ölümü gelip çatıncaya kadar sadece kötüler faydalanır."
Hz. Ali nefsin heva hevesine uymayı ve uzun emellere kapılmayı kınayarak şöyle buyuruyor:
"Ey insanlar sizin için korktuğum şeylerin en korkuncu iki şeydir: Heva-heveslere uymak ve uzun emellere-dileklere kapılmak. Heva heveslere uymak insanı haktan alıkoyar. Uzun emeller-dilekler ise insana ahireti unutturur.
Bilin şüphesiz hızla dünya ardını döndü, gitti. Ondan geriye kalan dökülmüş bir bardakta geriye kalan su damlacıklardır.
Bilin ki ahiret yönelmiştir-yakındır. Dünyanın da ahiretin de çocukları vardır. Siz ahiretin çocukları olun, dünyanın çocukları olmayın.
Şüphesiz her çocuk kıyamette annesine katılacaktır. Bugün amel günüdür, hesap değil. Yarın ise hesap günüdür, amel değil."
Hz. Ali Cerir b. Abdullah-i Beceli'yi biat almak için Şam'a Muaviye'nin yanına gönderdi. Hz. Ali Muaviye'nin biat etmeyeceğini bildiği için bir yandan da ashabına Şam ordusuyla savaşa hazırlanmasını söyleyerek şöyle buyurdu:
"Cerir daha (Şam'da) onların yanındayken, benim savaşa hazırlanmam, onların yüzüne kapıları kapatmak ve eğer irade etmişlerse (ki etmezler), Şam ehlini hayırdan (biat etmekten) vazgeçirtmek-yüz çevirtmek içindir. (Zira onların biatinin de hayrı yoktur.)
Üstelik ben Cerir için bir süre tayin etmişim ki o süreden sonra orada kalması ya (Muaviye'ye) aldandığı, ya da (bana) isyan ettiği içindir. Ben onlarla iyi geçinmek istiyorum, siz de iyi geçinin (Aynı zamanda) onlarla savaş hazırlanmayı da kötü görmüyorum.
Şüphesiz ki ben bu işin burnunu ve gözünü vurdum (bu konuyu defalarca inceledim), içini dışını alt-üst ettim. Kendim için (Muaviye'yle) savaş veya Muhammed'in (s.a.a) getirdiklerini inkâr etmekten başka bir çare göremedim. (Zira Kâfir ve münafıkların sapıklıklarına karşı lakayt olmak ve Allah ve Resulünün emrine itina göstermemek bir çeşit küfürdür.)
Bu ümmetin başında bir vali (Osman) vardı ki bir takım şeyler çıkardı. Bu işiyle de halkın söz söylemesine sebep oldu. Sonunda da onun hakkında söyleyeceklerini söylediler, intikam aldılar ve değiştirdiler."
Hz. Ali bu hutbesinde dünyayı ve fesatlarını kınayarak şöyle demektedir:
Hamdolsun Allah'a ki rahmetinden ümit kesilmez, nimeti her şeyi kuşatmıştır, mağfiretinden-bağışlamasından ümitsizliğe düşülmez, ibadetinden el çekilmez, rahmetini esirgemez ve O'ndan nimet kesilmez.
Dünya öyle bir yurttur ki fani-yok olması ve ehlinin de sonunda onu bırakıp gitmesi-ayrılması takdir edilmiştir. (Dünya, ehli nazarında) Pek tatlı, yemyeşildir. Dünya hemen-hızla kendini talep edene gelir ve kendine bakanın kalbine ( sevgi) katar-karıştırır
O halde dünyadan en güzel azıkla göçün-ayrılın. Dünyadan kendinize yeten şeyden fazlasını istemeyin ve size ulaşan-erişenden fazlasını talep etmeyin." Nehc'ul Belaga 40-45. Hutbe
"Hak-doğru bir söz, ancak onunla batıl irade edilmektedir. Evet, şüphesiz ki hüküm Sadece Allah'a aittir.
Ancak onlar (aslında) "Emretmek-emirlik Allah'a aittir." diyorlar. Oysa insanlara iyi veya kötü bir emir gerekir. Böylece mümin onun emri altında (iyilikle) amel eder ve kâfir onun emri altında faydalar bulur.
Allah onun emri-buyruğu altında (herkesi mukadder kıldığı) ecele ulaştırır. Vergiler onunla toplanır ve düşmanla onun emri altında savaşılır. Yollar onunla güvenli olur. Zayıfın hakkı güçlüden onunla alınır. Böylece iyi kişi huzura erer ve kötüden emin olur, zarar görmez.
Bir başka rivayette ise Hz. Ali bu sözlerini duyunca şöyle buyurmuştur: "İyi bir emirin emri altında takva sahipleri (iyi) amel eder, ama kötü bir emirin emri altında ise müddeti bitinceye veya ölümü gelip çatıncaya kadar sadece kötüler faydalanır."
Hz. Ali nefsin heva hevesine uymayı ve uzun emellere kapılmayı kınayarak şöyle buyuruyor:
"Ey insanlar sizin için korktuğum şeylerin en korkuncu iki şeydir: Heva-heveslere uymak ve uzun emellere-dileklere kapılmak. Heva heveslere uymak insanı haktan alıkoyar. Uzun emeller-dilekler ise insana ahireti unutturur.
Bilin şüphesiz hızla dünya ardını döndü, gitti. Ondan geriye kalan dökülmüş bir bardakta geriye kalan su damlacıklardır.
Bilin ki ahiret yönelmiştir-yakındır. Dünyanın da ahiretin de çocukları vardır. Siz ahiretin çocukları olun, dünyanın çocukları olmayın.
Şüphesiz her çocuk kıyamette annesine katılacaktır. Bugün amel günüdür, hesap değil. Yarın ise hesap günüdür, amel değil."
Hz. Ali Cerir b. Abdullah-i Beceli'yi biat almak için Şam'a Muaviye'nin yanına gönderdi. Hz. Ali Muaviye'nin biat etmeyeceğini bildiği için bir yandan da ashabına Şam ordusuyla savaşa hazırlanmasını söyleyerek şöyle buyurdu:
"Cerir daha (Şam'da) onların yanındayken, benim savaşa hazırlanmam, onların yüzüne kapıları kapatmak ve eğer irade etmişlerse (ki etmezler), Şam ehlini hayırdan (biat etmekten) vazgeçirtmek-yüz çevirtmek içindir. (Zira onların biatinin de hayrı yoktur.)
Üstelik ben Cerir için bir süre tayin etmişim ki o süreden sonra orada kalması ya (Muaviye'ye) aldandığı, ya da (bana) isyan ettiği içindir. Ben onlarla iyi geçinmek istiyorum, siz de iyi geçinin (Aynı zamanda) onlarla savaş hazırlanmayı da kötü görmüyorum.
Şüphesiz ki ben bu işin burnunu ve gözünü vurdum (bu konuyu defalarca inceledim), içini dışını alt-üst ettim. Kendim için (Muaviye'yle) savaş veya Muhammed'in (s.a.a) getirdiklerini inkâr etmekten başka bir çare göremedim. (Zira Kâfir ve münafıkların sapıklıklarına karşı lakayt olmak ve Allah ve Resulünün emrine itina göstermemek bir çeşit küfürdür.)
Bu ümmetin başında bir vali (Osman) vardı ki bir takım şeyler çıkardı. Bu işiyle de halkın söz söylemesine sebep oldu. Sonunda da onun hakkında söyleyeceklerini söylediler, intikam aldılar ve değiştirdiler."
Hz. Ali bu hutbesinde dünyayı ve fesatlarını kınayarak şöyle demektedir:
Hamdolsun Allah'a ki rahmetinden ümit kesilmez, nimeti her şeyi kuşatmıştır, mağfiretinden-bağışlamasından ümitsizliğe düşülmez, ibadetinden el çekilmez, rahmetini esirgemez ve O'ndan nimet kesilmez.
Dünya öyle bir yurttur ki fani-yok olması ve ehlinin de sonunda onu bırakıp gitmesi-ayrılması takdir edilmiştir. (Dünya, ehli nazarında) Pek tatlı, yemyeşildir. Dünya hemen-hızla kendini talep edene gelir ve kendine bakanın kalbine ( sevgi) katar-karıştırır
O halde dünyadan en güzel azıkla göçün-ayrılın. Dünyadan kendinize yeten şeyden fazlasını istemeyin ve size ulaşan-erişenden fazlasını talep etmeyin." Nehc'ul Belaga 40-45. Hutbe
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.