İnsanoğlunun yaptıklarından dolayı yakında hayvan içine bile çıkamayacak duruma geleceğiz. Pınar Gültekin'in öldürülmesi infiale yol açtı. Bugün de bir hayvana yapılan sapıkça işkence haberleri ile sosyal medya çalkalanıyor. Bu sicildeki bir insan vahşi doğaya salınsa; eminim ki bütün hayvanlar; "kaçın insan geliyor" diyecek.
Yaratılmışların en üstünü olarak yaratılan insan bu hale nasıl geldi! Bugünlerde sosyal medya bir insanın yaptığı canice katliamlarla çalkalanıyor. Öyle ki, bu satırlar arasına yazılamayacak şekilde canavarca hisle yapılan öldürme eylemini vahşi doğada bile bulamazsınız. Çünkü vahşi doğa kendi doğa kanunları çerçevesinde işlemekte. İnsanın insana, insanın hayvana karşı bu kadar canice bir eyleme girmesi, demek ki sadece insanın doğasında var.
Bunun içindir ki Türk Ceza Kanunu'nun 82.maddesinde öldürme suçunun, canavarca hisle veya eziyet çektirerek işlenmesi nitelikli hâl olarak düzenlenmiştir. Bu tür suçların ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılması öngörülmüştür.
Oysa "Nitelikli hâl" vahşi doğada hayvanlar arasında yoktur. Bir aslan acıkır ve avlanır. Belki sırtlanların avlanmalarını bundan ayrı tutabiliriz. Belgesel izlerken dikkat edin sırtlanlar avlanırken "Nitelikli hâl" diyebileceğimiz işkence ile avlanmaktadır.
Neyse, sırtlanları başka bir yazıya bırakıp biz konumuza geri dönelim. İnsanın bu hale gelmesine şok olanlar, şaşırıp kalanlar insanın yaptıklarından dolayı insanlığından utananlar için Prof. Dr. Haydar Baş'ın "İman ve İnsan" kitabı tam bir başucu kitabı.
İnsanı tanır, insanın yaratılış gayesini bilirsek bugün yaşananları "şok" olmadan anlayabiliriz. Anladığımızda da; "bunları nasıl önleyebiliriz ? sorusunun cevabını bulabiliriz. Sayın Baş'ın "İman ve İnsan" kitabında, bugün yaşadıklarımızı anlamamızı sağlayacak ve bunlara çözüm getirecek bölümü sizlere aktarıyoruz:
"İnsan, suflî gayeler ile ulvî emeller arasında tercihle baş başa bırakılan, ulvî hedefleri seçmesi istenen ve bu uğurda büyük bir mücadele veren bir varlıktır.
Bu ömür boyu süren büyük bir imtihandır. İnsan, bir yönüyle çamur kalıbı yahut bir damla sudur: "İnsan neden yaratıldığına bir baksın. Atılan bir damla sudan yaratıldı. Bel ile kaburga kemikleri arasından çıkan (bir su)." (Tarık: 5-7).
Öbür yönüyle insan, eşref-i mahlukat olup en güzel surette yaratılmıştır: "Ölçtük, biçtik, ne güzel şekil vereniz biz" (Mürselat: 23). "Biz insanı en güzel biçimde yarattık. Sonra onu aşağıların aşağısına çevirdik" (Tin: 4,5).
Bu çatışma, ruh yahut kalp, selim akıl ve nakil tarafından desteklenir. Zira gaye Allah'a kulluktur. İnsanı yaratan Allah, kulunu yalnız ve desteksiz bırakmaz. Kulluk ise ifadesini Allah'a marifet kesbetmek ve O'na ibadet etmekle bulur.
Ruhların yaratılış safhasında ifade edilen, sonra çamur kalıbına nefha-î ilahinin üflenmesiyle teyit edilen bu kulluk gerçeği Kur'an'daki ifadesiyle, "Biz cinleri ve insanları ancak ibadet maksadıyla yarattık" (Zariyat: 56) şeklinde vurgulanmış ve ebedileşmiştir. İnsana benliğindeki zıt yönlülüğe paralel olarak iyilik ve iyiye giden yollar da gösterilmiştir, kötülük de... O, tercihle karşı karşıya bırakılmıştır. İster itaat eder, gerçek kul olur, saadete erer; isterse isyan eder, asi olur, bedbaht olur.
Nitekim ayet-i kerimede: "Biz ona yolu gösterdik, (o), ya şükredici veya nankör olur" (İnsan: 3) buyrulmaktadır. İnsan nefsi yaratılışı icabı daima kötülüğü emreder ve daima pişmanlık getirecek işleri ona yaptırır.
Kur'an-ı Kerim, bir peygamber olan Yusuf (a.s.)'ın itirafını çok açık olarak serdetmek suretiyle her nefis sahibini ciddi şekilde uyarmaktadır: "Ben nefsimi temize çıkarmak istemiyorum. Çünkü nefis, daima kötülüğü emredicidir. Meğer Rabbimin esirgediği bir kul ola..." (Yusuf: 53). "Daima kendini kınayan nefse and içerim" (Kıyamet: 2).
Bu noktada İslam'ın icra ettiği fonksiyon, insanın bu menfi yönünü terbiye ederek onu kulluk yoluna, ulvi gayeye, Allah'a yöneltmek ve iletmektir. Dolaysıyla İslam'ın hedefi de ferttir, insandır. Aslolan, hizmete layık olan, kendisi de Allah'a kulluk için yaratılan, bunun için kendi yararına Hak adına kazanılması gereken insandır." (Prof. Dr. Haydar Baş, İman ve İnsan, İcmal Yayınları)
İşte çözüm bütün açıklığı ile yukarıda ortaya konulmuş. Oysa bugün sonuçlarla boğuşuyoruz. İnsan; bir yandan çağın en ileri bilim öğretileri ile donatılmalı. Diğer yandan da onu nefsinin kölesi yapmayacak "Hak adına kazanılması gereken insan" şekline getirmeliyiz.
Bu insan modeli ancak insanca yaşanabilir bir toplumu oluşturabilir. Aksi takdirde; hayvandan aşağı düşmüş insanın yaptığı vahşi ve utanç verici eylemlerden dolayı hayvan içine bile çıkamayacak duruma geleceğiz.
- ABD’nin Afganistan aynası -2- / 10.07.2021
- ABD’nin Afganistan aynası -1- / 09.07.2021
- Aşı emperyalizmi savaşları / 11.06.2021
- Atatürk’ün harp sanatının sırrı / 25.05.2021
- Dijital Ramazan Bayramı / 13.05.2021
- İsrail’in saldırısına hangi dizi ile karşılık vereceğiz! / 09.05.2021
- Çin Ortadoğu’da ABD’ye ‘şah’ dedi / 02.04.2021
- İnsanın sayısallaşması / 25.03.2021
- ABD, Kuzey Kore’ye neden demokrasi getiremiyor? / 18.03.2021