Öz ellerinizle toprağınızı işleyerek ürettiğiniz sebze ve meyvenin tadı eminim ki hiçbir şeyde yoktur. Bu ürünleri satarak elde ettiğiniz kazanç ise en helal kazançtır.
Dünyanın en zevkli işidir topraktan üretmek, toprakla hemhal olmak ve toprakla yaşamak…
Çünkü aslınız O’dur ve toprak her dem çağırmaktadır sizi…
Şimdilerde ise dünyanın bu en zevkli mesleği bir zül telakki ediliyor. Çiftçi toprağa küsmüş, üretmekten zevk alamaz haldedir. Ceddimiz Osman Bey’in yüzyıllar evvelindeki “toprağa küsmeyin, toprağı küstürmeyin” çağrısı kulak ardı edilerek büyük sözü dinlenmez olmuştur. Büyük sözü dinlememenin ve toprağa küsmenin sonucu Türk çiftçisi bugün sefilleri oynamakta ve toprakta sürünme ezasındadır. Tarımda kendi kendine yeterlilik tarih kitaplarında acı bir hatıra olarak bizlere sırıtmaktadır. Ülkenin taşına dahi ekseniz bitecek olan buğdayını bile ülkemiz bugün ithal eder durumdadır. Dünyanın en pahalı ne idüğü belirsiz etini bugün tüketmektedir Türk insanı.
Her şeyden evvel tarımın özü ve çekirdeği olan “tohum” alındı köylünün elinden sevgili okurlar. Türkiye’de son on beş, yirmi yıla kadar tohum ticari bir meta değildi. Yapılan hasattan elde edilenin bir kısmı tohum olarak ayrılıyordu. Şimdi bu kaldırıldı. Şu anda çiftçi kendi ürettiği hasadından tohum alamaz. Türkiye’de çitçinin tabii tohumu satması yasaktır. Çiftçi hasadından tohum elde edemez oldu. İnsanlığın ortak mülkü tohum, küresel eşkıyalar tarafından sahiplenildi Tohum hibritleştirildi, kısırlaştırıldı ve patentlendi.
Yani insanlık Hz. Âdem’den bu yana tohumu nasıl üretiyorsa aynı yöntemleri sürdürmelidir. Tohum mülkiyet altında bulundurulacak bir şey değildir. Tohum insanlığın ortak mülküdür. Tohumunu kaybeden geleceğini kaybeder.
Türkiye de bu küresel oyunun içerisine girerek; tohum kanunu ve biyogüvenlik yasasını küresel güçlerin istediği yapıda yapılandırdı. Hükümetimiz çiftçinin ürettiği tohumun ekimine, dikimine, satışına izin vermezken; Amerikan, Alman, İsrail tohumlarının ekilmesi için çiftçiye devlet desteği vermekte…
Hibrit tohum bağımlılığının devlet eliyle teşviki var. Yani siz kendi tohumlarınızı ekerseniz devlet size tarım desteği vermiyor ama küresel şirketlerin tohumlarını alırsanız Tarım Bakanlığı çiftçiye destek veriyor.
Bugün Türkiye’de hibrit tohumla ekim yapılıyor olmasından dolayı doğal tohumla yetişen ürünleri bulmak neredeyse imkânsız sevgili okurlar. Tarım kimyasalı bulaştırılmış, hibritleştirilmiş ürünleri tükettiğimizde fiziki açlığımız gidiyor ama biyolojik açlığımızı gidermedikleri gibi farklı hastalıklara da neden oluyorlar. Neslimizin kısırlaştırıldığı ve ağır ağır zehirlendiğimiz artık bir vakıa.
Hibrit tohumlar aşırı derecede su ve gübre isterler. Kısırdırlar, her yıl yeniden satın alınması gerekir. Besin değerleri düşüktür, bağışıklık sistemini bozmaktadırlar. Fiziki açlığı giderip, biyolojik açlığı yeterince gideremedikleri gibi pestisit ve antibiyotik içerdiklerinden sağlıksızdırlar…
Dünyanın en zevkli işidir topraktan üretmek, toprakla hemhal olmak ve toprakla yaşamak…
Çünkü aslınız O’dur ve toprak her dem çağırmaktadır sizi…
Şimdilerde ise dünyanın bu en zevkli mesleği bir zül telakki ediliyor. Çiftçi toprağa küsmüş, üretmekten zevk alamaz haldedir. Ceddimiz Osman Bey’in yüzyıllar evvelindeki “toprağa küsmeyin, toprağı küstürmeyin” çağrısı kulak ardı edilerek büyük sözü dinlenmez olmuştur. Büyük sözü dinlememenin ve toprağa küsmenin sonucu Türk çiftçisi bugün sefilleri oynamakta ve toprakta sürünme ezasındadır. Tarımda kendi kendine yeterlilik tarih kitaplarında acı bir hatıra olarak bizlere sırıtmaktadır. Ülkenin taşına dahi ekseniz bitecek olan buğdayını bile ülkemiz bugün ithal eder durumdadır. Dünyanın en pahalı ne idüğü belirsiz etini bugün tüketmektedir Türk insanı.
Her şeyden evvel tarımın özü ve çekirdeği olan “tohum” alındı köylünün elinden sevgili okurlar. Türkiye’de son on beş, yirmi yıla kadar tohum ticari bir meta değildi. Yapılan hasattan elde edilenin bir kısmı tohum olarak ayrılıyordu. Şimdi bu kaldırıldı. Şu anda çiftçi kendi ürettiği hasadından tohum alamaz. Türkiye’de çitçinin tabii tohumu satması yasaktır. Çiftçi hasadından tohum elde edemez oldu. İnsanlığın ortak mülkü tohum, küresel eşkıyalar tarafından sahiplenildi Tohum hibritleştirildi, kısırlaştırıldı ve patentlendi.
Yani insanlık Hz. Âdem’den bu yana tohumu nasıl üretiyorsa aynı yöntemleri sürdürmelidir. Tohum mülkiyet altında bulundurulacak bir şey değildir. Tohum insanlığın ortak mülküdür. Tohumunu kaybeden geleceğini kaybeder.
Türkiye de bu küresel oyunun içerisine girerek; tohum kanunu ve biyogüvenlik yasasını küresel güçlerin istediği yapıda yapılandırdı. Hükümetimiz çiftçinin ürettiği tohumun ekimine, dikimine, satışına izin vermezken; Amerikan, Alman, İsrail tohumlarının ekilmesi için çiftçiye devlet desteği vermekte…
Hibrit tohum bağımlılığının devlet eliyle teşviki var. Yani siz kendi tohumlarınızı ekerseniz devlet size tarım desteği vermiyor ama küresel şirketlerin tohumlarını alırsanız Tarım Bakanlığı çiftçiye destek veriyor.
Bugün Türkiye’de hibrit tohumla ekim yapılıyor olmasından dolayı doğal tohumla yetişen ürünleri bulmak neredeyse imkânsız sevgili okurlar. Tarım kimyasalı bulaştırılmış, hibritleştirilmiş ürünleri tükettiğimizde fiziki açlığımız gidiyor ama biyolojik açlığımızı gidermedikleri gibi farklı hastalıklara da neden oluyorlar. Neslimizin kısırlaştırıldığı ve ağır ağır zehirlendiğimiz artık bir vakıa.
Hibrit tohumlar aşırı derecede su ve gübre isterler. Kısırdırlar, her yıl yeniden satın alınması gerekir. Besin değerleri düşüktür, bağışıklık sistemini bozmaktadırlar. Fiziki açlığı giderip, biyolojik açlığı yeterince gideremedikleri gibi pestisit ve antibiyotik içerdiklerinden sağlıksızdırlar…
Adem Birinci / diğer yazıları
- Ali'nin Hendek’teki darbesi / 28.11.2023
- Kisa hadisi ve Ehl-i Aba / 25.11.2023
- Huzur hakkı ve çoklu maaş / 17.11.2023
- Zilzal Suresi / 26.10.2023
- Bu ülke insanı intihar edemez / 24.10.2023
- Taif ya da zulüm ve merhamet / 06.10.2023
- Boykot / 04.10.2023
- Hz. Fatıma anamızın nuru / 27.09.2023
- Âlemler nura gark oldu Muhammed doğduğu gece / 26.09.2023
- Ebu Leheb (Ateşin Babası) / 04.09.2023
- Kisa hadisi ve Ehl-i Aba / 25.11.2023
- Huzur hakkı ve çoklu maaş / 17.11.2023
- Zilzal Suresi / 26.10.2023
- Bu ülke insanı intihar edemez / 24.10.2023
- Taif ya da zulüm ve merhamet / 06.10.2023
- Boykot / 04.10.2023
- Hz. Fatıma anamızın nuru / 27.09.2023
- Âlemler nura gark oldu Muhammed doğduğu gece / 26.09.2023
- Ebu Leheb (Ateşin Babası) / 04.09.2023