İzlediğimiz filmlerden okuduğumuz romanlara, en derin ve dolu görülen fikir eserlerinden en boş görülen ağızlardan çıkanlara dek maalesef birçok yerde "kaynaklar sınırlı" izahsız kabulünün izlerini görüyoruz.
Öyle akıl almaz bir şey ki…
Kimse sormuyor, "neden böyle?" yahut "bu ne?" diye.
Herkes, "birçok bilimsel görünümlü yerde bu kabul ediliyor böyleyse doğrudur" gibi hem bilimsel olmayan hem de sonuçlarını seyredince anlayacağımız üzere insanî olmayan bir hâlde.
Henüz izlediğim bir filmde de bu fikrin üzerine bina edilmiş bir zihniyetle bir "kötü adam" çıkıyor ve "insanlığın kurtuluşu için, insanlığın çoğunu yok edecek bir salgın yaymaya" çalışıyor. Filmde enteresan sahneler geçiyor. Bir sahnede, buna engel olmaya çalışan bilim adamı, "insanlık için insanlığın yarısını katletmek, bu katillerin bahanesidir" benzerinde bir şey söylüyor. Hâlbuki "kaynaklar sınırlı" yanlış iddiasını bir kanunca kabul eden zihniyetin bu "kötü adamla" farkı ancak bunu daha yumuşak söylemlerle yapmak veya daha yavaş gerçekleştirmek olur.
Dünyayı seyredelim! "Kaynaklar sınırlı" diyerek açgözlülük ve bencilliğin verdiği sarhoşluktan bakan anlayış, "dünya benim olsun" diyen anlayış dünyanın her yerinde kanın, açlığın müsebbibi değil mi?
Ülkelere bu yüzden ayrılık tohumları ekiliyor, bu yüzden suni ayrımlarla kardeşi kardeşe öldürtme teşvikleri yapılmıyor mu?
Bu yüzden, dünyada açlar yok mu? Açlar ki, bir kişi iki kişi değil! Endüstri 4.0 konuşulurken, yapay zeka konuşulurken yani minimum emekle git gide çok büyük üretimler doğurabilecek teknolojiler konuşulurken milyonlar aç!
Kaynaklar sınırlı değil, zihinler sınırlı!
Dünyada bilimin gelişmesinin tarih boyu önündeki en büyük engel, bilimsel görünen kabullere bilim adamlarının "acaba?" demeden bağlanmasıdır. Yüzyıllar boyu kabul gören saçmalıklar; önde diye, kabul gören fikirleri var diye bilim adamlarının dediklerini bilimsel olmayan bir yaklaşımla direkt doğru kabul etmekten yahut en azından bu düşünceleri ölçüp tartmaya üşenmekten dolayı yüzyıllar boyu kabul gördü.
Bugüne kadar yanıldık, kabul edelim: Kaynaklar sınırlı falan değil. Her fert tüketebileceğinden çok daha fazlasını üretebilme kabiliyetine sahiptir. Artan teknolojiler sayesinde git gide bu yükseliyor: İnsan artık tükettiğin o kadar kat fazlasını üretebiliyor ve yarın daha da çoğunu üretecek ki… Bu neyi gösterir beyler? Bu neyi gösterir ağabeyler, ablalar? Kaynaklar sınırlı falan değil. Prof. Baş'ın ifade ettiği gibi, ihtiraslar sınırsız.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey, 2005 yılında otuz yıllık bir sancının ardından dünyaya deklare ettiği Millî Ekonomi Modeli'nin kaynaklara bakışını hiçbir iktisadî tezin bakmadığı bir açıdan bakarak oluşturdu. Bu, "kaynakların sınırsız, ihtiyaçların sınırlı" olduğu bakışıdır. Bu bakışı dünya oradan gördü. Bu yaklaşımı başta şahsım olmak üzere hepimiz oradan öğrenebildiğimiz nispette öğrendik. Bu yaklaşımın detaylı ve akademik izahı için, müellifin Millî Ekonomi Modeli isimli tezi incelenmelidir.
Benim burada tekraren işaret etmek istediğim bir şey var.
Bugüne kadar savaş, vahşet, bencillik gözümüzü o kadar bürüdü ki yalın gerçeğe bu pencerelerden baktık. Bu yüzden nüfusu problem gördük, bu yüzden "birileri ölmeli ki diğerleri yaşasın" gibi sapık ve alçak fikirleri doğrudan benimsemesek bile bunları doğuran ana fikri kabul etmekle bunların yoluna taş olduk.
Kaynakların sınırsız olduğu yalın bir gerçektir. Bunu görmek, adalet gözüyle bakmanın neticesidir.
Bu yalın gerçek, bu örtülen hakikat; dünyayı görülmemiş bolluğa ve huzura getirecek bakıştır.
Sonsuz bir kaynak olan Millî Ekonomi Modeli'nin birçok başka başlığındaki birçok başka formülü, bu bakışı kuru kuru bırakmadığının, iddia edilen şeyi de sağlayacağının delilidir.
Hüseyin Taşkın / diğer yazıları
- Ölenden borç var doğana borç kalıyor / 08.06.2019
- Eğer başarı aranıyorsa / 10.04.2019
- Enflasyonu da bilmiyorsunuz ki! / 15.03.2019
- Büyük devrim / 14.03.2019
- Çözüm sahibi olmak / 05.03.2019
- Taklit edilmeye çalışılan parti BTP / 26.02.2019
- Hepimiz orada olmak durumundayız / 20.01.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a kim tuzak kurar? / 15.01.2019
- Yarın değil, bugün / 25.12.2018
- Ata’ya vefa borcumuz var / 23.10.2018
- Eğer başarı aranıyorsa / 10.04.2019
- Enflasyonu da bilmiyorsunuz ki! / 15.03.2019
- Büyük devrim / 14.03.2019
- Çözüm sahibi olmak / 05.03.2019
- Taklit edilmeye çalışılan parti BTP / 26.02.2019
- Hepimiz orada olmak durumundayız / 20.01.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a kim tuzak kurar? / 15.01.2019
- Yarın değil, bugün / 25.12.2018
- Ata’ya vefa borcumuz var / 23.10.2018