(dünden devam…)
"Fahr-i Razi, "Tefsir-i Kebir"in dördüncü cildinde, söz konusu ayetin aşağısında beşinci meselede şöyle diyor: "Bu ayet Hasan ve Hüseyin'in Resulüllah'ın soyundan olmalarına delâlet etmektedir. Çünkü Allah-u Teâlâ bu ayette Hz. İsa'yı Hz. İbrahim'in zürriyetinden saymıştır. (Oysaki Hz. İsa'nın babası yoktu).
Bu intisap anne tarafındandı. Böylece Hasan ve Hüseyin (a.s.) da anne tarafından Hz. Resulüllah'ın zürriyeti idiler. Nitekim Hz. Bâkır'ul-Ulum (Beşinci İmam) Haccac'ın yanında aynı ayetle istidlal etmiştir. Daha sonra İmam Musa Kazım (a.s.) Harun'a, "Yine de sana delil getireyim mi?" diye buyurdu. Harun, "Evet getir" dediğinde, İmam Musa Kazım (a.s.) Âl-i İmran Sûresi'ndeki şu mübahale ayetini okudular: "Artık Sana gelen bunca ilimden sonra onun hakkında seninle çekişip tartışmalara girişirlerse de ki: Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım; sonra karşılıklı lanetleşelim de Allah'ın lanetini yalan söylemekte olanların üstüne kılalım." (Âl-i İmran, 61).
İmam (a.s) şöyle buyurdu: "Hiçbir kimse, Allah'ın emri gereği yapılan bu mübahale (karşılıklı lanetleşme) zamanı, Hz. Peygamber'in hıristiyanlar karşısında Ali b. Ebi Tâlib, Fatıma, Hasan ve Hüseyin'den (a.s.) başka Müslümanlardan bir kimseyi bile buna katmış olduğunu iddia etmemiştir. 'Enfüsena'dan (nefislerimiz) maksat ise Ali b. Ebi Tâlibdtir; 'Nisaena'dan (kadınlarımız) maksat Fatımatü'z-Zehra'dır. 'Ebnaena'dan (oğullarımız) maksat da Allah'ın kendilerine Resulüllah'ın oğulları buyurduğu Hasan ve Hüseyin'dir."
İmam Musa Kazım'ın (a.s.) Hasan ve Hüseyin'in (a.s.) Resulullah'ın oğulları olduğuna dair Harun için getirdiği delilden bütün Fatıma seyyidlerinin Hz. Resulullah'ın (s.a.v.) evlatları olduğu iddiası ispat edilmiş olur.
İbn Ebi'l Hadid el-Mutezili "Şerh-u Nehci'l Belaga" kitabında ve Ebubekir-i Razi kendi tefsirinde söz konusu ayetle ve "ebnaena" (oğullarımız) cümlesiyle Hasan ve Hüseyin'in anne tarafından Resulüllah'ın oğulları olduğuna dair istidlalde bulunmuşlardır. Nitekim Allah-u Teâlâ Kur'an-ı Mecid'de Hz. İsa'yı annesi Meryem tarafından İbrahim'in zürriyetinden saymıştır.
Muhammed b. Yusuf-i Genci-i Şafii "Kifayet'üt-Talib" kitabında ve İbn Hacer-i Mekki "es-Savaik'ul-Muhrika" kitabında Taberanî ve Câbir b. Abdullah-i Ensari'den ve Tatib-i Harezmî "Menakıb" kitabında İbn Abbas'tan Resul-i Ekrem'in (s.a.v.) şöyle buyurduğunu naklederler: "Allah-u Teâlâ her peygamberin zürriyetini (soyunu) kendi sulbünden kılmıştır; Benim zürriyetimi de Ali b. Ebi Tâlib'in soyundan kılmıştır."
Ebu Sâlih, Hâfız Abdülaziz b. Ahzar, Ebu Nuaym, İbn Hacer-i Mekkî, Muhemmed b. Yusuf Genci eş-Şafii ve Taberî'den ve onlar da ikinci Halife Ömer b. Hattab'dan şöyle dediğini nakletmişlerdir: Resulullah'tan (s.a.v.) şöyle buyurduğunu duydum: "Her haseb ve nesep kıyamet günü, Benim haseb ve nesebim hariç kesilecektir. Her kızın evlatlarının asabesi Fatıma'nın evlatları hariç baba tarafındandır. Çünkü Ben onların (Fatıma'nın evlatlarının) babası ve asabesiyim." (Asabe, baba tarafından olan akraba ve yakınlara denir). (Peşaver Geceleri, Seyyid Muhammed Musevi, s. 24-26)."
- ABD ve İsrail’i gölgede bıraktılar… / 28.10.2024
- Büyük Ortadoğu Projesi’nin Türkiye ayağı / 24.10.2024
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-II / 10.12.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020