Bizler, 'Müslüman'ın ölçülü insan olduğunu' öğrendik. Bu ölçünün Kuran ve Hz. Peygamber olduğunu öğrendik.
Müslüman'ın hayat dediğimiz sahnede karşılaştığı bütün fiiliyatı, bu terazide tartması gerektiğini öğrendik.
Hele iletişim çağında, bir haber, bir bilgi geldiğinde, duyduğunda, haberi, bilgiyi mutlaka araştırması gerektiğini öğrendik.
Hatalarımız çok ama temel irademiz, öğrendiklerimizi fiiliyata geçirmek ve ona göre bir duruş göstermektir.
80 milyonluk Türkiye'de yalnız kalışımız da bu ölçüleri hayata geçirdiğimizin ispatı olsa gerek. Çünkü yalnız kaldık.
İnkar edilemez bir gerçektir ki, bugün iman ettim, iddiasındaki insanımız Hz. Peygamberin, 'sapıklığa düşmemek için sımsıkı sarılın' diye bizlere emanet ettiği Kuranı evde en üst noktaya asar, Ehl-i Beyt isimleri geçince saygı duyar. (Buda güzel bir şey)
Gerçek şu ki, O iki emanetten ne dilimizden, ne elimizden ve ne de kalbimizden hayatımıza bir yansıma olmadı, olmuyor.
Bir olay ile karşılaştığımızda, bir seçim yapmamız gerektiğinde, bir kişi veya güruhu övmemiz veya yermemiz lazım geldiğinde, bir kişiye veya güruha taraf olmamız gerektiğinde ne yapıyoruz?
Aklımızla değerlendirme yapıyoruz. Nefsimizle, zevklerimizle değerlendiriyoruz. İnsanların sözlerine göre kıyaslamalar yapıyoruz. Google'ye bile soruyoruz.
Amma! Bizzat Hz. Muhammed (s.a.a.v) tarafından emanet olarak bırakılan Kuran, bu konuda ne diyor, Hz. Muhammed ve Ehl-i Beyt'i böyle bir konuda nasıl duruş göstermiş hiç aklımıza bile getirmiyoruz.
Durum bu olunca sonuç ne oluyor, biliyor musunuz?
Gelin Hadisi Şerifler etrafında düşünelim;
"Müslümanlar, sabah, evlerinden mü'min olarak çıkacak, akşam ise kafir olarak dönecekler. Dinlerini beş paraya satacaklar" (Müslim, İman, 186).
Düşünelim; Bir Müslüman ne yapmış, nasıl bir karar vermiş, tercih yapmış, fiil gerçekleştirmiş ki, iman ehli olarak çıktığı eve kafir olarak dönüyor?
'Ya filan hoca şöyle dedi. Üstelik çok bilgili adam. Sarığı, cübbesi, şalvarı her şeyiyle İslam'ı yaşıyor. Ona inanmayayım da kime inanayım' sözleri şahsen çok duydum.
Bakın! Hz. Peygamber ne diyor; "Ahir zamanın ulema taslakları, gök kubbenin altındaki insanların en şerlileri olacaktır. Fitne onlardan baş gösterecek, yine onlara dönecektir." (Gümüşhanevî, Ramuz, 2/3741).
"Bunların lafları güzel, Kur'an okumaları mükemmel olacak; lakin Kur'anın ölçüleri hançerelerinden aşağı inmeyecek; onlar, okun yaydan çıktığı gibi İslam'dan çıkacaklar. Bunlar, insanların en şerlileridir" (Ebu Davud, 31/4765; Müslim, Zekat, 143-148).
'Menfaat dünyası kardeşim. Benim o malı, o krediyi almam lazımdı. Zaman onu gerektiriyor. Onların yanında olmazsam işimden olurum, evimden olurum, dükkanıma baskın yaparlar, tehdit ederler. Ne yapayım yani, aç mı kalalım' nefsi teskin eden sözlerini de çok işitmişliğim var.
Peki, Hz. Peygamber ne diyor?
"Şiddetli bir şekilde yaklaşan fitne sebebiyle vay insanların hâline. İnsanlar mümin olarak sabahlar da akşam, kâfir oluverirler. İnsanlar dinlerini küçük dünya
menfaati karşılığı değiştiriverirler. İşte öyle zamanda dinlerinde sabit kalabilenler ellerinde kor ateşi tutanlar gibidirler." (Ahmed İbn Hanbel, Müsned, II, 390; Ayrıca bkz. Müslim, İman 186; Tirmizi, Fiten 30, (2196)
menfaati karşılığı değiştiriverirler. İşte öyle zamanda dinlerinde sabit kalabilenler ellerinde kor ateşi tutanlar gibidirler." (Ahmed İbn Hanbel, Müsned, II, 390; Ayrıca bkz. Müslim, İman 186; Tirmizi, Fiten 30, (2196)
Ne yapmamız lazım?
O iki emanete sımsıkı sarılacağız, sarılma gayretinde olacağız, sarılanlara sarılma gayretinde olacağız. Ve tövbe.
"Kul, hiçbir şart ve hiçbir halde Rabbinin mağfiret eşiğinden ayrılmamalıdır. Ne affedilmişliğin getireceği şımarıklık ve gevşeklik ne de bağışlanma ümidinin yokluğuyla gelecek olan küskünlük ve Hakk'a (c.c) dargınlık, çıkış yolu değildir, çıkmaz sokaktır.
Bu sebeple kul tövbeye sarılmalı ve her dem Rabbinin rahmet kapısını güzel amellerle, rahmeti celb edecek samimi ve ihlâslı gayretlerle çalmalıdır. Asla ümidini yitirmemelidir. Zira ancak kâfir olan Hak'tan ümidini keser…" (Prof. Dr. Haydar Baş İslam ve Hz. Mevlana sh:275)
Akın Aydın / diğer yazıları
- Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam / 19.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -2- / 18.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -1- / 17.04.2024
- İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı / 15.04.2024
- ‘Artık demir almak günü gelmişse zamandan’ / 14.04.2024
- İktidarın İsrail laubaliliği / 13.04.2024
- Abanın altındaki 5 kişi / 12.04.2024
- Nasıl bir ayı geride bıraktık? / 11.04.2024
- İlahi emri yerine getirdiğimiz için bayram yapıyoruz / 10.04.2024
- Milli Görüşçülerin İsrail ve dinlerarası diyalog gömleği -2- / 08.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -2- / 18.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -1- / 17.04.2024
- İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı / 15.04.2024
- ‘Artık demir almak günü gelmişse zamandan’ / 14.04.2024
- İktidarın İsrail laubaliliği / 13.04.2024
- Abanın altındaki 5 kişi / 12.04.2024
- Nasıl bir ayı geride bıraktık? / 11.04.2024
- İlahi emri yerine getirdiğimiz için bayram yapıyoruz / 10.04.2024
- Milli Görüşçülerin İsrail ve dinlerarası diyalog gömleği -2- / 08.04.2024