Yukarıdaki fotoğraf 21. Yüzyılda Yunanistan’ın başkenti Atina’da çekildi. Atina’nın kalbinde Tarım Bakanlığı önünde açlıktan kıvranan Yunanlar 50 ton meyve-sebzeyi kapışıyor. Uğruna Türkiye Cumhuriyeti’nin 54 yılını tükettiği AB’nin tablosu budur. Yukarıdaki fotoğrafa ait haberin özeti şöyle:
“Ekonomik krizin pençesinde çırpınan Yunanistan’da isyan eden çiftçiler Tarım Bakanlığı önünde halka bedava ürün dağıtınca izdiham yaşandı. Çiftçiler traktörler ile bir yandan ülkenin ana karayollarını trafiğe kapatırken, bir yandan da şehirlerde protesto gösterileri düzenlediler. Traktörleriyle yol kapatma eylemlerini sürdüren çiftçiler, son olarak, Atina’da Tarım Bakanlığı önünde toplandı ve 50 ton sebze ile meyveyi halka dağıttı. Atinalılar da, bedava ürünleri kapmak için yarıştı.”
Batı medeniyetinin beşiği , Avrupa’nın şımarık çocuğu mağrur Yunan halkı 1 kg patates, marul veya bamya için bir birlerini eziyor.
Foto muhabirlerinin Afrika’dan veya Asya’nın yoksul ülkelerinden çektikleri enstantaneleri şimdi Yunanistan’da sıklıkla göreceğiz. Yıllarca Almanya başta olmak üzere diğer batılı devletlerin yolladıkları paralar suyunu çekti. Merkel’in geçen sene Papandureu ile olan fotoğrafı yukarıdaki resimlerin habercisiydi. Süklüm püklüm Merkel’in önünde hesap veremeyen bir muhasebeci edasıyla mahcup olan Papendreu’nun gitmesi elbette bir şey değiştirmeyecekti. Merkel hatırlarsanız ağır hakaretlerde bulunmuştu.
Bir ülkeye söylenebilecek en ağır sözleri sarfetmişti. Hanımefendi “Eğer borçlarınızı ödeyemezseniz. Taahhütlerinizi yerine getirmezseniz adalarınızı satınız” demişti. Hızını alamayan Merkel Alman halkının 67 yaşına kadar çalıştığını ama Yunan halkının tembelliğini de vurgulamış yılların siyasetçisi Papandreyu’yu “Yer yarılsa da içine girsem” moduna sokmuştu. Yunanistan’ın bu halini ve akıbetini yıllar önce Atatürk ne güzel özetlemiş:
“Çalışmadan öğrenmeden, yorulmadan,
Rahat yaşam yollarını alışkanlık haline getirmiş milletler;
önce onurlarını, sonra hürriyetlerini,
daha sonra da geleceklerini kaybetmeye mâhkumdurlar.”
Sözüm, Avrupa Birliği bir medeniyet projesidir diyen siyasetçilerimizedir. AB’yi her problemin çözüm mercii sanan ve siyasi ikbal projesi olarak sunanların sonu çok acı olacaktır. Atatürk’ün sözünü isterseniz sonuç bölümünden ele alarak analiz edelim.
Milli onur ve hürriyetimizi korumanın yolu; rahat yaşam yollarını alışkanlık etmemek, çalışmak, öğrenmek ve yorulmaktır. Bize çalışmayı ve vatan uğrunda yorulmayı teklif eden Hoca Atatürk Prof. Dr. Haydar Baş’ın peşinden gitmek bizlere millet olarak izzet ve şerefin kapılarını ardına kadar açacaktır. Bir ihtimal daha kaldı ondan da Allah’a sığınırız.
“Ekonomik krizin pençesinde çırpınan Yunanistan’da isyan eden çiftçiler Tarım Bakanlığı önünde halka bedava ürün dağıtınca izdiham yaşandı. Çiftçiler traktörler ile bir yandan ülkenin ana karayollarını trafiğe kapatırken, bir yandan da şehirlerde protesto gösterileri düzenlediler. Traktörleriyle yol kapatma eylemlerini sürdüren çiftçiler, son olarak, Atina’da Tarım Bakanlığı önünde toplandı ve 50 ton sebze ile meyveyi halka dağıttı. Atinalılar da, bedava ürünleri kapmak için yarıştı.”
Batı medeniyetinin beşiği , Avrupa’nın şımarık çocuğu mağrur Yunan halkı 1 kg patates, marul veya bamya için bir birlerini eziyor.
Foto muhabirlerinin Afrika’dan veya Asya’nın yoksul ülkelerinden çektikleri enstantaneleri şimdi Yunanistan’da sıklıkla göreceğiz. Yıllarca Almanya başta olmak üzere diğer batılı devletlerin yolladıkları paralar suyunu çekti. Merkel’in geçen sene Papandureu ile olan fotoğrafı yukarıdaki resimlerin habercisiydi. Süklüm püklüm Merkel’in önünde hesap veremeyen bir muhasebeci edasıyla mahcup olan Papendreu’nun gitmesi elbette bir şey değiştirmeyecekti. Merkel hatırlarsanız ağır hakaretlerde bulunmuştu.
Bir ülkeye söylenebilecek en ağır sözleri sarfetmişti. Hanımefendi “Eğer borçlarınızı ödeyemezseniz. Taahhütlerinizi yerine getirmezseniz adalarınızı satınız” demişti. Hızını alamayan Merkel Alman halkının 67 yaşına kadar çalıştığını ama Yunan halkının tembelliğini de vurgulamış yılların siyasetçisi Papandreyu’yu “Yer yarılsa da içine girsem” moduna sokmuştu. Yunanistan’ın bu halini ve akıbetini yıllar önce Atatürk ne güzel özetlemiş:
“Çalışmadan öğrenmeden, yorulmadan,
Rahat yaşam yollarını alışkanlık haline getirmiş milletler;
önce onurlarını, sonra hürriyetlerini,
daha sonra da geleceklerini kaybetmeye mâhkumdurlar.”
Sözüm, Avrupa Birliği bir medeniyet projesidir diyen siyasetçilerimizedir. AB’yi her problemin çözüm mercii sanan ve siyasi ikbal projesi olarak sunanların sonu çok acı olacaktır. Atatürk’ün sözünü isterseniz sonuç bölümünden ele alarak analiz edelim.
Milli onur ve hürriyetimizi korumanın yolu; rahat yaşam yollarını alışkanlık etmemek, çalışmak, öğrenmek ve yorulmaktır. Bize çalışmayı ve vatan uğrunda yorulmayı teklif eden Hoca Atatürk Prof. Dr. Haydar Baş’ın peşinden gitmek bizlere millet olarak izzet ve şerefin kapılarını ardına kadar açacaktır. Bir ihtimal daha kaldı ondan da Allah’a sığınırız.
Cihat Tekin / diğer yazıları
- ‘Ücret - fiyat sarmalı’ saçmalığı / 06.05.2024
- Enflasyonun sorumlusu sabit gelirli değil / 02.05.2024
- Taksim takıntısını bırakın işçinin hakkını savunun / 01.05.2024
- Kime kızalım? / 27.04.2024
- Enişte inişte / 26.04.2024
- İran vekil güçlerini ateşe attı / 16.04.2024
- Kamçılı IMF dönemi başladı / 15.04.2024
- Mahkeme kadıya mülk değildir / 09.04.2024
- Türkiye sadece İstanbul'dan ibaret değildir / 08.04.2024
- Erken seçim çağrısı yapılmalı / 05.04.2024
- Enflasyonun sorumlusu sabit gelirli değil / 02.05.2024
- Taksim takıntısını bırakın işçinin hakkını savunun / 01.05.2024
- Kime kızalım? / 27.04.2024
- Enişte inişte / 26.04.2024
- İran vekil güçlerini ateşe attı / 16.04.2024
- Kamçılı IMF dönemi başladı / 15.04.2024
- Mahkeme kadıya mülk değildir / 09.04.2024
- Türkiye sadece İstanbul'dan ibaret değildir / 08.04.2024
- Erken seçim çağrısı yapılmalı / 05.04.2024